11. Hukuk Dairesi 2019/396 E. , 2019/7325 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.11.2018 tarih ve 2015/177 E.- 2017/629 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 30/11/2018 tarih ve 2018/243 E.- 2018/1333 K. sayılı ek kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanunun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalı ile müvekkili şirket arasında akdedilen 05/12/2012 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesine binaen davalının müvekkili şirkette satış temsilcisi olarak bir süre çalıştıktan sonra 08/08/2014 tarihinde emeklilik sebebiyle iş akdini feshettiğini, ancak fesihten 5 gün sonra müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren Mondi Tire Kutsan Kağıt Ambalaj Sanayi A.Ş"de çalışmaya başladığını, bu davranışının taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinin 6. maddesinde kararlaştırılan rekabet yasağına açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davalının müvekkili şirkette satış temsilcisi olarak çalıştığını, müvekkili şirketin bütün müşteri çevresini çok iyi tanıdığını, fiyat politikaları ve üretim maliyetlerine ilişkin olarak da çok geniş bilgiye sahip olduğunu, davalının rekabet yasağını ihlal etmesinden dolayı sözleşmede kararlaştırılan 50.000,00 TL cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek, davalının müvekkili şirkete 50.000,00 TL ödemeye mahkum edilmesine, ancak mahkemece yapılması olası indirim de göz önünde tutarak talep sonucunu belirlemelerinin davanın bu aşamasında mümkün olmadığından, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL"nin davalıdan alınarak müvekkili şirkete verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı talebinin belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini, davacının ibraz etmiş olduğu iş sözleşmesindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağına ilişkin düzenlemelerin geçersiz olduğunu, rekabet yasağının işçinin hayatını kazanmasını engelleyecek derecede ekonomik geleceğini haksız şekilde kısıtlamaması ve Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyetine aykırı olmaması gerektiğini, davacının sunduğu bordrolardan da görüleceği üzere müvekkilinin ayda 2.066,25 TL brüt ücret aldığını, müvekkiline ödenen ücretin miktarı dahi müvekkilinin davacı şirketin müşteri çevresi, üretim sırları ve yaptığı işler hakkında bilgi edinmesini mümkün kılacak
pozisyonda çalışmadığını teyit ettiğini, müvekkilinin davalı şirkette çalıştığı pozisyon dikkate alındığında sözleşmede yer alan rekabet yasağının yasaya aykırı şekilde düzenlendiğini, müvekkilinin rekabet yasağına aykırı bir eylemi olmadığını ve bu nedenle davacının bir zararının doğmadığını, TBK 420. maddesi gereğince sadece işçi aleyhine konulan cezai şartın geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu iş sözleşmesinde sadece davalı işçi aleyhine cezai şarta yer verildiği, davacı işveren aleyhine hiçbir cezai şarta yer verilmediği, bu nedenle, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinde yer alan haksız rekabete ilişkin düzenleme sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK"nın 420. maddesine açıkça aykırı olarak düzenlendiğinden geçersiz olduğu, davalı işçinin açıkça kabul etmediği taraflar arasında imzalanan iş akdinde yer alan haksız rekabete ilişkin cezai şart koşulunun, TBK"nın 20 vd. maddelerine de aykırılık teşkil ettiği, davaya konu edilen cezai şartın karşılıklı veya geçerli olduğu düşünülse bile, davalı işçinin hangi eylem ve işlemi sebebiyle rekabet yasağına aykırı davrandığı davacı tarafından kanıtlanamadığı, salt işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra aynı sektörde başka bir işyerinde çalışmaya başlaması davacı bakımından rekabet yasağına aykırı davranış olarak değerlendirilemeyeceği, davacı şirketin müşteri çevresi veya üretim sırlarının rakip firmaya taşındığına ilişkin bir iddia ve delilin dosyaya sunulmadığı gerekçeleriyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olduğu, rekabet yasağı sözleşmesinin sadece işçi aleyhine cezai şart hükmü içermesinin sözleşmeyi geçersiz kılmadığı, işçinin rakip bir firmada çalışıp işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunmasının yeterli olduğu, davalı işçinin işten ayrıldıktan beş gün sonra başka bir işyerinde çalıştığı, işten ayrıldıktan yedi ay sonraki dönemde davacı şirketin yurtiçi satış cirolarının ortalama %20,26 oranınında düştüğü, yedi aylık dönemde net kâr kaybının 146.037,49 TL olduğu, davalının işten ayrılıp aynı sektörde başka bir işyerinde çalışmasının rekabet yasağının ihlali niteliğinde olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, davalı işçinin çalışma süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak taktiren 7.500,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, verilen kararın 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a ve 346/1 hükümleri gereği kesin olduğu gerekçesiyle davalı temyizinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, ek kararın dayandığı gerektirici sebeblere temyiz olunan miktarın 6100 sayılı HMK 362/1 – a maddesinde öngörülen kesinlik sınırları içerisinde bulunmasına göre ek karara yönelik temyiz isteminin reddi ile ek kararın onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin reddi ile HMK 370/1 maddesi gereğince ek kararın ONANMASINA, HMK 372 maddesi gereğince dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 213,60 TL harcın temyiz eden davalıya iadesine, 19/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.