
Esas No: 2015/20475
Karar No: 2015/22308
Karar Tarihi: 15.12.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/20475 Esas 2015/22308 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Mersin 6. İş Mahkemesi
Tarihi :07.07.2015
No :2014/202-2015/201
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki Kurum işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda açıklanan sebeplerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 25.10.1991 tarihinde kesinleşen davacıya, yaşamını yitiren ve 506 sayılı Kanunun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca kesilerek, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında somut olayda; davalı ve eşinin 25.10.1991 kesinleşme tarihli ilamla anlaşmalı olarak boşandıkları, davacının kendisi ve müşterek çocuk lehine maddi talepte bulunmadığı; 25.03.2013 tarihli ve 462 sayılı Sosyal Güvenlik Denetmeninin hazırlamış olduğu rapor kapsamında davacının, boşandıklarını sadece ailelerinin bildiğine, boşandıktan sonra eşinin evine yerleştiğine ancak odalarının ayrı olduğuna ilişkin ikrarı içerir imzalı beyanı, davacı ve eşinin 08.05.2008 - 13.07.2011 tarihleri arasında beş kez aynı gün ve aynı branşa başvurduklarına ilişkin Medula kayıtları, davacı ve boşandığı eşinin Mersin Devlet Hastanesine farklı tarihlerde yaptıkları başvurularda aynı adres ve telefon numarasını verdiklerine ilişkin kayıtlar; davacı ve eşinin uzun süredir birlikte kaldıkları tespitini içerir 25.06.2014 tarihli kolluk araştırma tutanağı; davacı ve boşanılan eşin sadece kapı noları farklı olmak üzere aynı adreste kayıtlı olduklarını gösterir Adres Geri İzleme Raporu ve yine davacı ve eşinin aynı binanın farklı dairelerinde oturduklarına ilişkin davacı tanıklarının huzurda alınan beyanları ile davacının ve boşanılan eşin 2007 yılında yapılan halk oylamasında aynı sandıkta oy kullandıklarına, diğer kayıtlı seçimlerde ise aynı sandık alanında kayıtlı olduklarını gösterir seçmen bilgi kayıtları nazara alındığında, davalı Kurum tarafından tanzim edilen raporun aksinin ispat edilemediği, 5510 sayılı Yasanın 56 ve 96. maddelerine göre ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin yerinde olduğu, davanın reddi gerektiği gözetilmeksizin yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Kabule göre de, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 15.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi