11. Hukuk Dairesi 2018/1672 E. , 2019/7319 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 19/10/2017 tarih ve 2016/374-2017/356 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, 14.02.2018 tarihli ek kararın ise davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 19.11.2019 günü hazır bulunan davacı asıl ... ve vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka nezdinde 3 ayrı mevduat hesabı bulunduğunu, davalı bankadan para çekme yetkisi sadece müvekkile ait olup bu konuda kimseye yetki vermediğini, davalı banka kanalı ile yaptığı bir kısım ödemelerin yapılmadığını öğrenmesi üzerine bankaya müracat ettiğinde bilgisi dışında para çekildiğini farkettiğini, ödeme dekont ve talimatlardaki imzaların müvekkile ait olmadığının anlaşıldığını, ödemelerin müvekkilin çalışanı ... veya başkasına yapılmış olduğunu farkettiğini, 2007, 2008 ve 2009 yılı içinde müvekkilinin hesaplarından müvekkilin rızası dışında ödeme ve çıkışlar yapıldığını, davanın konusu 01.01.2007 tarihinden hesapların son hareket tarihine kadarki dönem olup bu dönemdeki dekont, talimat eklerinin incelenmesi gerektiğini ileri sürerek, şimdilik 250.000,00 TL’nin, ıslahla 332.663,60 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının hesabından davacının talimatı ile muhasebecisinin işlemler yaptığını, davacının muhasebecisi ...’ya yapılan ödeme ve işlemlerden davacının haberdar olduğunu, davacının imzası ile yapılmayan işlemlerden sonra davacının bizzat bankaya gelerek işlemler yaptığını, bu sırada hesabında yapılan işlemlerden haberdar olduğunu, daha önce yapılan işlemlere icazet niteliğinde bulunduğunu, davacının 2-3 yıl boyunca dava konusu işlemlerden haberdar olmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı düştüğünü, 2-3 yıl boyunca hiçbir denetim ve kontrol mekanizması işletmemesinin yapılan işlemlere icazet niteliği taşıdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre, davacının muhasebecisi ... tarafından hesaplarda pek çok işlem yapıldığı, yapılan işlemlere ait dekontların bir kısmında davacı ve onun muhasebecisine ait olmayan imzalar ve hiç imzasız işlemler de tespit edildiği, 2007-2009 yılları arası üç yıl gibi uzunca bir süreçte miktar itibariyle de küçümsenmeyecek kadar yüksek meblağlı işlemlerden sonra davacının da pek çok kez bizzat bankaya giderek işlemler yaptığı, davacının mevduat hesabındaki işlemleri ortalama üç yıl f ark etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu itibarla tek başına bankaya sorumluluk yüklenemeyeceği ve davacının müterafık kusurunun takdiren %25, davalının ise %75 oranında kusurlu olduğu, zararın 332.663,60 TL olduğunun anlaşıldığı, kusur oranına göre davalı bankanın sorumluluğunun 249.497,70 TL olduğu kanaatiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiş, davacı vekili de temyiz isteminin reddine dair ek karar ile birlikte mahkeme kararını temyiz etmiştir.
1-Nispi karar ve ilam harcına bağlı davaların reddine ilişkin kararların temyizi halinde temyiz harcının temyiz tarihindeki tarifeye göre maktu ve peşin olarak alınacağı nazara alındığında mahkemenin 14.02.2018 tarihli ek kararı usul ve yasaya aykırı olmakla davacı vekilinin anılan ek karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile ek karar bozulup kaldırılarak davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Dava, davacının davalı banka nezdinde bulunan hesaplarından kendi imzasını içermeyen talimat ve ödeme dekontlarına dayalı olarak paranın çekildiği iddiasıyla tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan değerlendirme sonucunda davacının da müterafık kusuru bulunduğu, üç yıl süreyle hesabındaki hareketleri farketmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı, banka hesaplarında muhasebecisi ... tarafından usulsüz işlemler yapılarak para çekildiğini iddia etmiş ise de, Silifke Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2010/213esas 2012/93karar sayılı ilamında müşteki Turgut Şahutoğlu"nun sanık ..."yu fiilen zımni mümessil olarak kullandığı kabul edilerek sanık hakkında beraat kararı verilmiş ve söz konusu karar Yargıtay 23. Ceza Dairesi"nin 20.06.2016 tarih 2015/7209esas 2016/7955karar sayılı ilamıyla onanmıştır. Bu durumda, ceza dosyasının sonucu da gözetildiğinde yapılan işlemlerde davacının muhasebecisini mümessili olarak kullandığı ve yapılan işlemlerde davalı bankanın ihmal yada kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle işbu davanın da reddi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle mahkemenin 14.02.2018 tarihli ek kararın bozularak kaldırılmasına; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine; (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.