10. Hukuk Dairesi 2015/17564 E. , 2015/22249 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Ankara 11. İş Mahkemesi
Tarihi : 28.05.2015
No : 2012/417-2015/606
Dava hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesinin “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Dava konusu somut olay incelendiğinde; davacının 21.06.1994-30.04.2011 tarihleri arasındaki dönem içerisinde T.....e sanat müziği sanatçısı olarak çalıştığı ,davalı işveren tarafından davalı Kuruma bildirilmeyen bu sürelerin tespitine karar verilmesinin istenilmiştir.
Mahkemece davacı adına ............sicil sayılı işyerinden 19.08.1996 - 30.11.1997, 23.11.1998 - 16.09.1998 tarihleri arasında davalı SGK ya hizmet bildiriminde bulunulduğu, bu nedenle davacının davalı T...." de yaptığı çalışmanın bu süreler itibariyle kesintiye uğradığı, 16.09.1998 öncesi dönemin hak düşürücü süre yönünden ayrıca değerlendirilmesi gerektiği, 16.09.1998 tarihini takip eden yıl sonu olan 31.12.1998 den itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığından davacının 16.09.1998 tarihinden önceki çalışmalarının hak düşürücü sürenin gerçekleşmiş olması nedeni ile talep edilemeyeceği, davacının 26.02.1999 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olduğu, ancak davacının Bağ-Kur sigortalısı olduğu dönemlerin davalı işyerinde çalıştığı dönemler ile çakışması halinde fiili çalışmaya dayalı zorunlu sigortalılığın öne geçeceğinden hizmet tesbitine engel teşkil etmeyeceği, davacının davalı T... ile yapmış olduğu sözleşmeler uyarınca çalışmış olduğu günler baz alınarak ve davacının davalı T... Genel Müdürlüğünde 14.07.1999 - 17.11.2009 tarihleri arasında toplam 393 gün süre ile hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine karar verildiği görülmüştür.
Eldeki dava dosyasına konu olayda, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece, davacı ile davalı işveren arasında sanat müziği sanatçısı olarak götürü bedelli hizmet alım sözleşmeleri imzalandığı, sözleşmeler de belirtilen gün sayısı kadar çalışma süresinin tespit edilse de bildirilen sürelerin hangi kritere göre belirlendiği belirsizdir. Hal böyle olunca, Mahkemece, öncelikle, işverenin Kurum nezdindeki ihtilaf konusu döneme ait dönem bordroları getirtilerek, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler saptanarak, çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davacının katılmış olduğu programlar gözetilerek hazırlık dönemi, prova dahil ortalama kaç saat çalışmayı gerektirdiği, davacının yapmış olduğu iş nazara alınarak her program başına kaç saat işverenin emir ve komutası altında kaldığı belirlenmeli ve davalı işverenin bir kamu kuruluşu olup kamu kuruluşlarındaki, çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılmasının asıl olduğu göz önünde bulundurulmalı, sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince tespit edilerek, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ile işin ve işyerinin niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, davacının çalışma süreleri net olarak belirlenmeli, Kurumdan, davacının ihtilaf konusu dönemdeki farklı iş yerlerinde çalışması bulunup bulunmadığı irdelenmeli ve varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
3-Kabule göre de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 297. maddesinin 2. fıkrasındaki “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt
uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” yönündeki amir hükme aykırı olarak, kabul edilen çalışmaların hangi tarihlerde gerçekleştiği ayrıntılı olarak hükümde gösterilmeksizin infazda tereddüt oluşturacak şekilde, davacının “14.07.1999 - 17.11.2009 tarihleri arasında 393 gün” davalı işveren yanında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalı T....."ne iadesine, 15.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.