11. Hukuk Dairesi 2018/1814 E. , 2019/7318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 23/05/2017 tarih ve 2012/249 E. - 2017/292 K. sayılı kararın davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 11/01/2018 tarih ve 2017/1695 E. - 2018/8 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 19/11/2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av. ...ile davalılardan Metro Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş. vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılardan Metro Turizm Seyahat Organizasyon ve Ticaret A.Ş."ye ait olup davalılardan ..."ın sevk ve idaresindeki otobüste yolcu olarak seyahat etmekte olan müvekkillerinin murisi Selahattin Dereli"nin, direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi ve aracın şarampole düşmesi sonucu hayatını kaybettiğini, kazanın oluşumunda araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, kazaya karışan aracın 03/02/2011 tarihli kira sözleşmesi ile davalılardan ..."e kiralandığını ve kiracının işveren/işleten durumunda olduğunu, tüm davalıların müteselsilen ve müştereken sorumlu bulunduğunu, müvekkillerine, ihbar olunan .... tarafından 66.871.00 TL ödeme yapıldığını ancak müvekkillerinin destekten yoksun kalma nedeniyle tüm maddi zararlarının karşılanmadığını, dava konusu olay nedeniyle manen de zarara uğradıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkillerinden murisin eşi ... için 50.000,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatı ile 60.000,00 TL manevi tazminatın, murisin kızı ... için 40.000,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatı ile 50.000,00 TL manevi tazminatın, murisin oğlu ... için 50.000,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatı ile 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 260.000,00 TL maddi ve manevi tazminat alacağının 05/07/2011 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...vekili, müvekkili şirketin konu ile ilgili hiçbir ilgisinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, kazanın oluşumunda müvekkilinin kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacılar murisinin kusurunun bulunmadığı, sürücünün kazada %100 kusurlu olduğu, davacıların maddi tazminat taleplerinin Zurıch Sigorta tarafından karşılandığı, Tahsin’in ise yaş itibariyle artık babasının maddi desteğine ihtiyaç duymayacağı gerekçesiyle maddi tazminat taleplerinin reddine, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı ... için 17.500,00 TL, ... için 12.500,00 TL, ... için 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili ve davalı ... vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; davacılardan ..."nin davaya konu trafik kazası sırasında kaybolduğu iddia edilen kulaklık bedeli yönünden herhangi bir istemde bulunulmadığı, davacıların maddi zararlarının ihbar olunan .... tarafından 30/09/2011 tarihinde yapılan ödeme ile karşılandığı, davalı ..."in aracı Metro Turizm Seyahat Organizasyon ve Ticaret A.Ş."den kiraladığı ve işleten sayılması gerektiği, meydana gelen trafik kazasında haksız fiil faili olan şoför ile birlikte işleten olarak kusursuz sorumluluğunun doğduğu gerekçesiyle davacılar vekili ile davalılardan ... vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın aşağıda belirtilen hususlar dışında usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacılardan ... yönünden, 22 yaşına kadar murisin desteğine ihtiyaç duyacağı, evlenmesine engel olacak bir rahatsızlığının bulunmadığı dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeden başka bakiye maddi tazminat alacağının bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, dosya kapsamındaki beyanlarında ve bilirkişi raporuna itirazında, müvekkili ..."nin sürekli özürü bulunduğunu ve işitme cihazı kullandığını, bu haliyle ömür boyu bakım ve desteğe ihtiyaç duyacağını, evlenme imkanının olmadığını ifade etmiştir. Yine dosya kapsamında bulunan 09.08.2012 tarihli sosyo-ekonomik durum araştırma formunda mümeyyiz davacının yüzde seksen oranında özürlü olduğunun yazılı olduğu görülmüştür. Ayrıca 19.12.2017 tarihli vekaletname ekinde yer alan Karadeniz Ereğli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2016/835e. 2016/1271k. sayılı kararında ..."nin mental retardasyon rahatsızlığı içerisinde bulunduğu, sürekli yardıma muhtaç olup kısıtlanması gerektiğinden davanın kabulü ile ..."nin kısıtlanmasına ve ..."nin velayeti altında bırakılmasına karar verildiği görülmüş ancak, söz konusu vesayet dosyasının ve içerisinde bulunan sağlık kurulu raporunun tümüyle celb edilmediği anlaşılmıştır. O halde, mahkemece, davacı ..."nin ilgili vesayet dosyası da getirtilip, gerekirse tam teşekküllü bir hastaneden sağlık kurulu raporu da alınarak özür durumunun, ömür boyu bakım ve desteğe muhtaç bulunup bulunmadığının, evlenmeye engel teşkil edecek derecede rahatsızlığının olup olmadığının tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespiti ile sonucuna göre maddi tazminat alacağının bulunup bulunmadığının hesaplanması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak bu davacı yönünden maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu yönüyle davacı ... yararına bozulması gerekmiştir.
3- Davacılar vekili ayrıca her davacı için ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Manevi tazminat, 22.06.1966 tarih ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da etraflıca açıklandığı üzere, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayanın manevi ızdırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır. Manevi tazminatın kapsamını takdir hakkı, kural olarak yargıca aittir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, hak ve adalete uygun davranmalı, hukuk biliminden yararlanmalı, toplumun sosyal, ekonomik ve moral yapısını ve özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Takdir edilecek tutar, bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır. Mahkemece, davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuşsa da, hükmedilen tazminat tutarları somut olayın özelliklerine, davacıların olaylardan etkileniş derecesine ve paranın alım gücüne uygun düşmeyecek şekilde az olup, davacılar yararına daha tatminkar ve adalete uygun, makul bir manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinden kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralaı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2.048,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı ..."den alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 19/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd).
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99).
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastdan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
...