11. Hukuk Dairesi 2018/1803 E. , 2019/7317 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/12/2016 tarih ve 2016/647 E. - 2016/872 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 11/01/2018 tarih ve 2017/1163 E. - 2018/22 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 19.11.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ...ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Batman Dörtyol Boru Hattının geçtiği güzergahta gerçekleşen petrol sızıntısı nedeniyle müvekkilince uğranılan zararın tazmini amacıyla Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi"nde tazminat davası açıldığını, mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verildiğini, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/451 esasına kaydedildiğini ve 1.450.607,42 TL olan zararın davalı BOTAŞ."tan tahsiline hükmedildiğini, kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi"nin yetkisizlik kararı verdiği tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK."nın 193/3 maddesi gereği tarafların yetkili mahkemeye dosyanın gönderilmesi için tahrik dilekçesi vermediğinden veya yetkili mahkemece çağrı kağıdının yetkisizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 10 günlük süre içerisinde tebliğe çıkartmadığından davanın açılmamış sayılması gerekirken esasa girip kabul edilmesinin hatalı bulunarak kararın bozulduğunu, yerel mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, zayi olan ham petrol neticesinde uğranılan zararın tazmini amacıyla işbu davayı yeniden açmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek, 1.450.607,42 TL tazminatın olay tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 14/04/2005 tarihinde ham petrolünün zayi olduğu iddiasına dayalı dava konusu olayın sözleşmeden kaynaklı sorumluluğa yol açtığı varsayımı altında dahi tabi olduğu 10 yıllık zamanaşımı süresinin, 19/07/2016 dava tarihi öncesinde dolduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak da davanın haksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; tazminat isteminin, zarar ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı, dava konusu olayda 14/04/2005 tarihinde petrol boru hattı üzerinde akıntının tespit edildiği ve davacıya ait ham petrol emtiasının zarar gördüğü, olay tarihinden dava tarihine kadar davanın niteliği gereği 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, her ne kadar davacı tarafından TBK."nın 158 (BK 137.) maddesi uyarınca ek sürenin işbu olayda uygulanması gerektiği, açılmamış sayılma kararının 15/07/2016 tarihinde kesinleştiği ve kesinleşme tarihinden itibaren 60 günlük ek süre içerisinde işbu davanın açıldığı, zamanaşımının dolmadığı savunulmuşsa da, başlangıçta yetkisizlik kararı verildiği dönemde zamanaşımının dolmadığı gibi bu aşamada 60 günlük ek süreden yararlanmayı gerektirir bir hususun da bulunmadığı, 60 günlük ek süreye esas tutulan kararın Ankara Asliye 13 Hukuk Mahkemesi"nin davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararı olduğu, bu kararın içeriği itibariyle TBK"nın 158. maddesi kapsamında bir ret kararı olmadığı, zamanaşımını kesici veya durdurucu nitelikte sayılamayacağı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolduğu, 60 günlük ek sürenin uygulanamayacağı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19/11/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.