8. Hukuk Dairesi 2016/8217 E. , 2017/2419 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemiz"in 18.01.2016 gün ve 2015/22507 Esas, 2016/274 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nun “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
(1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK.nun 297. maddesindeki unsurlardır. Buna göre; mahkeme, tahkikatın tamamlanmasından sonra, tarafların son beyanlarını almalı ve yargılamanın sona erdiğini bildirdikten sonra hükmü tefhim etmelidir. Kural olarak, mahkemece kararın tefhiminde hükme ilişkin tüm hususlar açıklanmalıdır.
HMK.nun 322. maddesi atfı ile uygulanmakta olan HMK.nun 297. maddesinde hükmün kapsamı açık bir şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; mahkeme, gerekçesi ile birlikte tefhim ettiği hüküm de taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi gereklidir. Bu kanunun getirdiği bir zorunluluktur. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli karar en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılmalıdır. Bir diğer deyişle, HMK.nun 321. maddesinde belirtilen şekilde hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilemediği hallerde gerekçeli kararın mutlaka taraflara tebliğ edilmesi gereklidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21.01.2015 tarih 2014/9-1438 E- 2015/580K. kararı).
-//-
09/06/1932 tarih ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 02/03/2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunla değişmeden önceki 363. maddesine göre icra mahkemesinin nihai kararları tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz edilebilir. Maddedeki “tefhim” kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması zorunludur. Bu nedenle, yukarıda açıklanan nitelikte bir tefhim varsa temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren, aksi halde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacaktır.
Temyize konu İstanbul Anadolu 10. İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2014/868 Esas sayılı dosyasında hükmün tefhim edildiği 12.02.2015 tarihli duruşmada belirtilen yasa maddelerine uygun karar verilmediğinden ve yasa yolu süresinin tefhimle işlemeye başlayacağından söz edilemeyeceğinden, davacının temyiz dilekçesinin süresinde kabulu gerekir. Bu nedenle mahkemenin temyizin süresinde bulunmadığından temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine dair verdiği kararın onanmasına dair Dairemiz"in 18.01.2016 tarih 2015/22507E-2016/274K. sayılı ilamının oybirliği ile kaldırılmasına karar verildi. Şikayet eden alacaklı vekilinin temyiz dilekçesi süresinde kabul edilerek temyiz itirazlarının incelemesine geçildi.
Alacaklı, İcra Müdürlüğü"nce yapılan dosya hesabında faizin yanlış olduğunu belirterek, dosya hesabının yeniden yapılması arada fark oluşması halinde borçluya muhtıra gönderilmesi yönündeki taleplerinin reddine dair kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, alacaklı tarafa bilirkişi ücretini yatırması için verilen kesin sürede ücretin yatırılmaması nedeniyle hesap yapılamayacağından şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 12.02.2015 tarihli ön inceleme ve tahkikat tutanağının 4. maddesinde ""hesap döküm ve işlemiş faiz yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, 250 TL bilirkişi ücretinin 2 haftalık kesin sürede mahkeme veznesine yatırılmasına, yatırılmadığı takdirde bu delilden vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına"" karar verilmiş olup, anılan bu ön inceleme tutanağı şikayet eden alacaklı vekiline tebliğ edilmemiştir. Şikayetçi vekiline tebligat zarfında ""içinde dava dilekçesi vardır"" şerhli duruşma gün ve saatini bildirir tebligat yapılmıştır. Söz konusu tebligatta ön inceleme ve tahkikat tutanağının 4. maddesinde verilen kesin süreyi içeren ihtaratın da bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda şikayet eden alacaklı vekiline kesin süreyi içerir ön inceleme ve tahkikat tutanağı usulüne uygun tebliği ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekirken, temyiz isteğinin süresinde olmadığına dair Mahkemece verilen ek kararın onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteğinin kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin ve karar düzeltme harcının istek halinde temyiz edene iadesine 23.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.