15. Hukuk Dairesi 2016/5466 E. , 2017/1822 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki asıl ve birleşen dosya davalısı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde asıl ve birleşen dosya davacısı vekili Avukat Y...y ile asıl ve birleşen dosya davalısı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan teminat mektubunun iptâli, birleşen dava, iş bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptâline ilişkin olup, mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekilince temyiz olunmuştur.
Davacı taşeron vekili, dava dışı iş sahibinin proje sahibi olduğu G...n çelik kontstrüksiyon işinin yapımına dair davalı ile 07.02.2008 tarihinde taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 2. maddesine göre 19 adet kolon montajını ve tüm edimlerini yerine getirdiklerini, hakedişlerini düzenleyerek faturaları vermelerine rağmen davalının şifahen ve hakedişte yazılı onayladığı çelik işlerinde bazı eksik/hata olduğu iddiasıyla hakedişlerden çıkartmaya çalıştığını, monte ettiği kısımları asıl iş sahibi...n kabul etmediği iddiasıyla borcu ödemediğini, sözleşme konusu işleri tamamladığı ve hatanın kendilerinden kaynaklanmadığı ve yükümlülüğü kendilerine ait olmayan proje hatasından kaynaklandığının ... 13.10.2008 tarihli teknik raporu ve ... Mahkemesi"nin 2008/169 D. iş sayılı dosyadan alınan tespit raporundan anlaşıldığını, 200.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iptâline, ayrıca, birleşen dava ile de iş bedelinin tahsili için davalı aleyhine başlatmış olduğu takibe de itiraz ettiğini, takibe vaki itirazın iptâline karar verilmesini istemiştir.
Davalı yüklenici vekili ise, dava konusu edilen teminat mektubunun tarafları banka ve muhatabı olup, banka dava konusu teminat mektubunu BK"nın 110. maddesi uyarınca davacının fiilini taahhüt için düzenleyip teslim ettiğini, mektubun alacaklısının kendileri olduğunu, 3. kişinin fiilini taahhüt niteliğindeki teminat mektubunu iptâlini davacının isteyemeyeceğini, öte yandan dava dışı iş sahibiyle aralarında imzalanan 28.11.2007 tarihli sözleşmeyi iş sahibinin feshettiğini, dava dışı iş sahibinden alacaklarının tahsili için Milletlerarası Tahkim Divanı"nda Nisan 2009 tarihinde dava açtıklarını ve bu davanın bekletici mesele yapılmasını, kaldı ki, davacıya gönderilen ihtarnamede de, teminat mektubunu irad kaydedeceklerini, süresi 30.07.2009 tarihinde dolan teminat mektubunun geçerlilik süresinin uzatılmasını istediklerini, davacının 07.02.2008 ve 10.03.2008 tarihli iki ayrı sözleşmeyle inşaat işinin taşeronluğunu üstlendiğini, ancak sözleşme ve şartnameye uygun olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ...den onay alamadığından sözleşmenin 2/11. maddesi uyarınca davacının muaccel bir alacağının doğmadığını, iş sahibinin geçici kabulü yapmadığını, ve kendilerine de hakedişlerinin önemli bir kısmını ödemediğini, öte yandan davacının yapmış olduğu imalâtlarda ciddi ve gizli ayıplar bulunduğunu, ayrıca gecikmeler de olduğunu, gecikme cezasından dolayı kesilen faturalar nedeniyle davacının borçlu olduğunu, sözleşmeyi 07.02.2008 tarihinde feshettiklerini, gecikme cezası olan 235.533,80 TL bedelli faturayı davacıya tebliğ ettiklerini, davacının yaptırmış olduğu tespitlerin kendilerine tebliğ edilmediğini, defterlerinin kesin delil mahiyetinde olduğunu, teminat mektubunun iadesi koşullarının oluşmadığını, davaların reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüyle 200.000,00 TL bedelli teminat mektubundan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, birleşen davanın da kabulü ile, takibin 600.218,64 TL üzerinden iptâline ve takibin devamına dair karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma yeterli olmadığı gibi, alınan bilirkişi raporları da yetersiz olup eksik soruşturmaya dayalı karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece asıl dava ile ilgili olarak teminat mektubunun iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı, fesihte hangi tarafın kusurlu olduğu tartışılmadığı gibi, birleşen dava yönünden de mahallinde keşif yapılmadığı ve uzman bilirkişi raporu alınmadan karar verilmiştir. Hak edilen iş bedeli yönünden kusur incelemesine gerek bulunmamaktadır. Ne var ki, teminat bedelinin iadesi için sözleşme ilişkisi mevcut olduğuna göre, taraflar arasındaki sözleşmenin bağlayıcılığı gözetilerek araştırma yapılmalı, teminat mektubunun iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı ve aralarında makine ve inşaat mühendisinin bulunduğu bilirkişi kurulu oluşturularak mahallinde keşif yapılmak suretiyle denetime elverişli rapor alınmalı ve davalı ile dava dışı iş sahibi arasında Hakemde görülen dava dosyasının 5718 sayılı Kanun"un 63. maddesi delaletiyle aynı Yasa"nın 58 ve 59. maddeleri gözetilerek kesinleşip kesinleşmediği araştırılmak suretiyle eldeki bu davaya etkisi tartışılıp hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 1.480,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen dosya davalısına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 27.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.