Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1016
Karar No: 2020/2379
Karar Tarihi: 30.06.2020

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2020/1016 Esas 2020/2379 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2020/1016 E.  ,  2020/2379 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ
    DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
    KANUN YOLU : KARAR DÜZELTME



    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın bozulmasına ilişkin yukarda belirtilen ilamın karar düzeltme yolu ile incelenmesi ... ve Hazine tarafından süresinde istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Yargıtay bozma ilamında özetle; "eksik inceleme sonucu hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek; taşınmaz başında yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişinin katılımı ile keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan, 3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4. maddesi uyarınca çekişmeli taşınmazın tespit günü itibariyle fiilen kim veya kimler tarafından, ne zamandan beri, ne şekilde kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı bilgi alınması, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde çelişkinin giderilmeye çalışılması, tarafların dayandıkları mahkeme kararlarının uygulanması, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; davacı vekili tarafından temyiz edilen hüküm, Dairemizin 28.11.2019 tarih 2019/2467 Esas, 2019/7839 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş olup, bu kez davalı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
    Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, sair karar düzeltme nedenleri yerinde değildir. Ancak; Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tespit tarihinden çok öncesinden beri davalının kullanımında bulunduğu, her ne kadar daha öncesinde başka şahıslardan satış ve devir yoluyla davacıya geçtiği yönünde beyan ve kayıtlar var ise de, ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin kesinleşen ilamına konu 2006/1006 Esas sayılı dosyasında da taşınmazın davalının kullanımında olduğunun belirlendiği, davacının taşınmaza hiç gelmediği, belki de davalıya terk ettiği, taraflar arasında sonuçlanan boşanma davası nedeniyle davacının bu yola başvurduğu, ancak 2/B parsellerinde kullanım olup bu durumun 2006 tarihinden itibaren sürekli olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş, hüküm Dairemizin 28.11.2019 tarih 2019/2467 Esas, 2019/7839 Karar sayılı ilamı ile; “3402 sayılı Kadastro Kanunu"na 15.01.2009 tarih 5831 sayılı Kanun"un 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesinde, 6831 sayılı Orman Kanunu"nun 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2"nci maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2"nci maddesinin (B) bendinde, Orman Kadastro Komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun"un 11"inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceğinin düzenlendiği, dosya kapsamına sunulan satış senetleri ve dinlenen tanıkların olaylara dayalı anlatımlarına göre, çekişmeli taşınmazın öncesinde arsa niteliğiyle ... isimli kişinin kullanımında iken ... tarafından satın alındığı, satın alan tarafından üzerine iki katlı binanın yapıldığı ve 3-4 yıl kadar kullanıldıktan sonra Salih Özekinci’ye devredildiği; bilahare 18.09.2000 tarihli senet ile davacı ...’un taşınmazı Salih Özekinci’den satın aldığı, üzerinde bulunan büfenin de davacı tarafından yapıldığı, davacı ve davalının satın alma tarihinde evli oldukları ve müşterek çocuklarıyla birlikte bu taşınmazda birlikte yaşadıkları, ancak taraflar arasında açılan boşanma davasından sonra davacının bu taşınmazdan ayrıldığı ve taşınmazın tespit tarihine kadar davalı tarafından kullanıldığı, davalının üzerindeki evde oturduğu, büfeyi işlettiğinin tartışmasız olduğu, somut olayda belirlenmesi gereken hususun davalının bu kullanımının asli mi yoksa fer"i nitelikte mi olduğu noktasında toplandığı, dosya arasında bulunan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/699 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde, davalı Havva Karakoç (boşanmakla Macit) tarafından, eşi olan davacı ...’a karşı şiddetli geçimsizliğe dayalı olarak boşanma davasının açıldığı, boşanma davasının davacısı Hava tarafından verilen 11.03.2004 tarihli dilekçe ile, “müşterek evin yarısı üzerinde adına mülkiyet hakkının tanınması” isteminde bulunulduğu, mahkemece boşanma davasının reddine dair verilen kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesince bozulması üzerine yargılamaya devam edildiği, davacı ... vekili tarafından verilen 05.11.2008 tarihli dilekçede, müşterek olarak edinilen ev ve büfenin yarısının Hava’ya verilmesine dair talebin (katkı payı talebi) tefrik edilmesinin istenildiği ve mahkemece katkı payı hakkındaki talep tefrik edilerek 2008/921 Esasına kaydolunduğu ve takip edilmediği için 28.04.2010 tarihinde işlemden kaldırılarak 13.09.2010 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği ve bu kararın temyiz edilmeksizin 17.06.2011 tarihinde kesinleştiği, boşanma davası neticesinde Beykoz Aile Mahkemesi"nin 2008/362 Esas sayılı dosyası ile tarafların boşanmasına karar verildiği ve hükmün Yargıtay denetiminden geçerek 20.12.2012 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, mahkemenin gerekçesinde belirtilen ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/1006 Esas sayılı dava dosyasında ise; davanın ... tarafından, davalı olarak gösterilen ... ve Hava Karakoç’a karşı zilyetliğin tespiti ve kendisine teslimi istemiyle açıldığı, mahkemece, zilyetliğin Hava’da bulunduğu, son 2 yıldır davalı ...’in zilyet olmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiği, hükmün tebliğe çıkartılmadığı ve kesinleşmediğinin görüldüğü, üst paragrafta da belirtildiği üzere boşanma davası ile birlikte davacının evden ayrıldığı ve davalının çocuklarla birlikte taşınmazı kullanmaya devam ettiği hususu zaten tartışmasız olup, asli kullanımın davalı ...’da olduğu sonucuna ulaşılmasının mümkün bulunmadığı, davalı ..."nın, taşınmazın 3. kişiden kendisi tarafından satın alındığı yönünde bir savunması bulunmadığı gibi, 18.09.2000 tarihli senet ile davacı ... tarafından satın alındığı ve davacıya ait iken davacı ... tarafından bu asli kullanımın davalıya devredildiğine dair yazılı bir belge ya da beyan da bulunmadığı; aksine yukarıda anlatılan boşanma davasında Hava tarafından ev ve büfenin yarısının kendisine verilmesi bakımından katkı payı istemli talebi olduğunun anlaşıldığı, bir kimsenin, mülkiyeti, kullanım hakkı ya da zilyetliğinin tamamı kendisine olan bir taşınmaz hakkında yarısının kendisine verilmesi istemli olarak (yani kendi aleyhine olacak şekilde) dava açmasının hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu göz önüne alındığında, taşınmazın davacıya ait olduğu, asli zilyetliğin davacıda bulunduğu ve davalının kullanımının davacının eşi olmasından kaynaklanan fer"i zilyetlik olarak değerlendirilmesinin zorunlu olduğu ve buna göre davanın kabulü ile taşınmazın davacının kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu” belirtilerek bozulmuş, davalı Hazine, davanın reddine karar verilerek kendileri aleyhine vekalet ücretine hükmemedilmemesi gerektiğini, davalı ... vekili ise önceki bozmanın fiili kullanıcının tespitine yönelik olduğunu, fiili kullanımın da kendisinde bulunduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
    Her ne kadar Dairemizce karar düzeltme incelemesine konu bozma ilamında, davacı ...’un davası kabul edilerek çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesine davacının kullanımında olduğuna yönelik şerh verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de; çekişmeli 101 ada 3187 parsel sayılı 428,53 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 15 yıldan beri Hava Karakoç"un fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş, davacı ...’un, taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak açtığı dava neticesinde Mahkemece önceki tarihli ilk hükümle davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 101 ada 3187 nolu parselin beyanlar hanesinde davalı adına olan şerhin iptali ile taşınmazın beyanlar hanesine, "İş bu taşınmaz bahçe ve üzerindeki 2 ve 1 katlı kargir bina Baki evladı ... oğlu ..."un fiili kullanımındadır" şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hükmün davalı ... ...vekili ve Hazine vekili tarafından temyizi üzerine, hüküm, Dairemizin önceki tarihli bozma ilamı ile çekişmeli taşınmazın tespit günü itibariyle fiilen kim tarafından kullanıldığının araştırılmasına yönelik bozulmuş olup, bozma sonrası kurulan temyize konu hükümle davacı ...’un davasının reddine karar verilmiş, bu red kararı Dairemizin karar düzeltmeye konu ilamıyla yukarıda ayrıntısı verilen gerekçelerle bozulmuştur. Dairemizin, davalı ...’in zilyetliğinin asli olmadığı yönündeki tespitinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, Mahkemenin önceki tarihli, davacı ...’un davasının kısmen kabul edilerek çekişmeli taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine davacı ve davalı lehine şerh verilmesine yönelik hükmünün davacı ... tarafından temyiz edilmediği, bu kapsamda çekişmeli taşınmazın ilk hükümle davalı ... zilyetliğinde olduğu kabul edilen 1/2 payı yönünden davalı ... lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, her ne kadar aynı hükmü Hazine’nin de temyiz ettiği ileri sürülebilir ise de, Hazine tarafından şerh sahibi Havva’ya yönelen bir dava bulunmadığı gibi esasen böyle bir dava açılmış olsaydı bile 6292 sayılı Kanun’un 9/2. maddesiyle yapılan "Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur" düzenlemesi gereğince böyle bir davanın yasal mevzuat uyarınca görülmesinin mümkün bulunmadığı, öte yandan davalı Hazine’nin temyiz dilekçesinde de davacı ...’in açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kısmen kabule yönelik hükmü temyiz ettiği, bu kapsamda Dairemizin önceki tarihli bozma ilamının, davacı ...’in davası kısmen kabul edilerek onun adına zilyetlik şerhi verilen 1/2 paya ilişkin olduğunun kabulünün zorunlu olduğu ve aynı hükümle davalı ... üzerinde bırakılan 1/2 pay için davalı lehine usuli kazanılmış hakkın oluştuğu anlaşılmakla, oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek davanın kısmen kabulü ile çekişmeli taşınmazın 1/2 payının davacı ..., 1/2 payının ... zilyetliğinde olduğunun tapu kaydının beyanlar hanesine şerhine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, sehven hataya düşülerek usuli kazanılmış hakkı bertaraf edecek şekilde çekişmeli taşınmazın tamamı üzerinde davacı lehine zilyetlik şerhine karar verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiş olması nedeniyle Dairemizin yerinde olmayan 28.11.2019 tarih 2019/2467 Esas, 2019/7839 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteminde bulunana iadesine, 30.06.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.

















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi