5. Hukuk Dairesi 2013/8626 E. , 2013/16404 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan ve sonradan açılan ek davada Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi uyarınca reddedilen bölümün bedelinin 5999. sayılı Yasa uyarınca tahsili davasının kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçelerle istenilmiş, davacılar vekili de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunulmuş olmakla, duruşma için belirlenen 01.10.2013 günü temyiz eden davacılar vekili ile davalı idare vekili Av. ..."ın yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak, taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan ve sonradan açılan ek davada Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi uyarınca reddedilen bölümün bedelinin 5999. sayılı Yasa uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 5999 sayılı Yasa ile Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6. maddenin 6. ve 8. fıkra hükümleri ile geçici bu maddeyi değiştiren ve 11.06.2013 günü yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesinin 6. ve 9. fıkra hükümlerine göre, geçici 6. maddenin bedele ilişkin hükümleri vuku bulduğu tarih itibari ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düştüğü gerekçesiyle reddedilmiş olanlar hakkında da uygulanır ve dava açılması halinde, fiilen el konulan taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerekir.
Bu durumda; mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak, daha önce açılan davada ödenen miktarın taşınmazın kaç metrekaresinin bedeline tekabül ettiği hesaplanıp bakiye kısmın dava tarihindeki değerinin belirlenmesi yönünden bilirkişi kurulu raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2) 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile "kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir" hükmü getirilmiş olduğundan ilam harcı ve vekalet ücretinin maktu olarak takdir edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflara karşılıklı olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 990,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, 990,00-TL vekalet ücretinin de davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 01.10.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava, kök muristen intikal eden 740 parsel sayılı taşınmaza (1977 yılında) kamulaştırmasız olarak fiilen el atıldığı, bu nedenle idare aleyhine açılan kısmi davanın kabulle sonuçlanıp kesinleştiği, bakiye kısım için sonradan açılan ek davaların 2942 sayılı yasanın 38. maddesi gereğince hak düşürücü süre yönünden reddedildiği, 5999 sayılı yasanın 6. maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle davaları reddedilen şahıslara, idare ile uzlaşma yapması, uzlaşma gerçekleşmezse dava hakkı tanındığı, bu hakka dayalı olarak önceki kısmi davada tespit edilen 49.669.647.300-TL değerden ödenmeyen bakiye 24.669.647.000-TL kaldığı bunun da davacılar hissesi bazında 3011 m2 yere karşılık geldiği belirtilerek öncelikle bu miktar yer için dava tarihindeki değerinin (şimdilik 24.669-TL) olmazsa, ek davada hak düşürücü süre nedeniyle reddedilen 24.699-TL"nin ilk kısmi dava açma tarihi olan 24.09.1996 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile tahsili istenilmiştir.
Mahkemece, aynı taşınmazın farklı paydaşlarınca açılan ek davadaki uygulama esas alınarak (önceki -kısmi- davada tüm taşınmaz için tespit edilen toplam bedel baz alınıp buna göre (bakiye) kalan kısma ilk dava tarihinden faiz işletilerek hüküm kurulmuştur.) AİHM"den davacılar lehine hükmedilen tazminatların mahsubu ile bakiye (kalan) 24.669,00-TL"nin ilk kısmi dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk (kısmi) davada saklı tutulan bakiye alacağın 5999 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca tahsiline ilişkindir.
Kural olarak, kamulaştırmasız el atma nedeniyle bedel tazmini istemlerinde taşınmazın değeri, el atma tarihindeki nitelikleri gözetilip dava tarihindeki güncel fiyatlandırma ile saptanmaktadır.
Ne var ki uyuşmazlık konusu olayda açılan ek dava; öncesinde kısmen el atılan ve bu nedenle bedeli tahsil edilen taşınmazın arta kalan kısmının kamulaştırılmaksızın el atılması nedeniyle bu yer bedelinin tahsili istemine ilişkin değildir. Önceki kısmi davada, 740 parsel sayılı taşınmazın tamamı dava konusudur. Dolayısı ile şimdi ek davadaki istem, esas davada tüm taşınmazın bedeli olarak tespit edilen (49.669,00-TL"den) idarece ödenmeyen bakiye para alacağına ilişkindir.
Kısmi davada taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığı ve davalı idarenin sorumluluğu kesinleşen hükümle tespit edilmiştir. Bu kararın tespite ilişkin bölümünün, ek dava için kesin hüküm oluşturacağında kuşku bulunmamaktadır.
İlk davada hükme esas alınan ve tüm taşınmazın değerini belirleyen bilirkişi raporu ise, ek dava yönünden kuvvetli delil mahiyetinde olup tarafları bağlayıcıdır.
Zira kısmi davada alınan rapora davalı taraf itiraz etmiş, itirazlar yargısal denetimler sırasında değerlendirilmiş, sonradan açılan davada halledilecek bir yön bırakılmadan alacağın tamamı rapor doğrultusunda benimsenmiş, ancak taleple bağlı kalınarak verilen hüküm onanarak kesinleşmiştir.
Yerel mahkemece de kısmi davada kesinleşen bu rapor doğrultusunda hükme varılmıştır.
Bakiye alacağın ne şekilde güncelleneceği ise tartışma konusudur. Bu hususta davacı tarafın terditli isteminde yer alan, ilk dava tarihinden yasal faiz uygulanması talebi ile, bununla örtüşen ve mahkeme gerekçesine de yansıyan aynı taşınmazın farklı paydaşlarınca açılıp kabul edilen ve “taraflar arasında görülüp kesinleşen önceki (kısmi) davada tespit edilen bedel esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.” gerekçesiyle onanıp kesinleşen aynı mahkemenin 08.03.2012 gün ve 2011/257 esas, 2012/170 sayılı ilamı da gözetildiğinde; bakiye para alacağına ilk dava tarihinden itibaren paranın enflasyon karşısındaki değer kaybının da üzerinde gerçekleşen yasal faiz uygulanarak ek dava tarihindeki rayiç değerin tespit ve kabulü doğrudur. Kabul edilen bu bedelin AİHM"nin (...) kararlarında vurgulanan “orantılılık” ve “hakkaniyet” ilkelerine de uygun olduğu kanaatiyle, taşınmaz değerinin açılan ek dava tarihine göre belirlenmesi yönündeki Dairemiz çoğunluk görüşüne katılmamaktayız.