3. Hukuk Dairesi 2020/2897 E. , 2020/5520 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının muhtelif su abonelikleri nedeniyle, 1.150.951 TL ödenmemiş fatura bedeli, 7.437.908 TL gecikme cezası, 1.315.024 TL gecikme cezası KDV"si olmak üzere toplam 9.903.884 TL borçlu olduğunu belirterek, 9.903.884 TL alacağın, asıl alacağa 17.09.2003 tarihinden itibaren gecikme cezası ve KDV"si ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 977.879,30 TL asıl alacak, 2.190.000,21 TL gecikme zammı, 391.770,36 TL gecikme zammı KDV’si, 1.471.701,70 TL yasal faiz, 264.906,31 TL yasal faiz KDV’si olmak üzere toplam 5.296.257,88 TL’nin asıl alacak üzerinden ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine, Dairemizin 10.09.2013 tarih ve 2013/9003 E., 2013/12358 K. sayılı ilamı ile özetle; davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, davalı üniversite KDV"den muaf olduğundan, davalı aleyhine gecikme zammına KDV uygulanması ve yine kanuna aykırı biçimde yasal faize KDV uygulanması suretiyle fazla tahsile karar verilmesinin doğru görülmediği, ayrıca, davalı kurumun 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince her türlü harçtan muaf olmasına rağmen hükümde davalı aleyhine harca hükmedilmesinin hatalı olduğu, kabule göre taraflara verilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranlarına göre yanlış hesaplanmasının da doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, tarafların karar düzeltme istemi Dairemizin 11.02.2014 tarih ve 2013/21303 E., 2014/1908 K.sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm tesisine yer olmadığına, önceki kararda belirlenen kabul/red oranına göre taraflar yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine, Dairemizin 06/02/2017 tarih ve 2016/2993 E., 2017/831 K. sayılı ilamı ile özetle; dava konusu borcun 6552 sayılı Yasa kapsamında yapılandırılması için başvurulduğu ve davacı kurum tarafından bu başvurunun kabul edilerek, borcun taksitler halinde ödenmek üzere yapılandırıldığı, uzlaşma nedeniyle davanın konusuz kaldığı, gerekirse taraflar arasındaki uzlaşma tutanağı celbedilerek vekalet ücreti ve yargılama giderleri konusunda da uzlaşma olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, tarafların kararın düzeltilmesi istemi Dairemizin 11.12.2017 tarih ve 2017/15555 E., 2017/17416 K. sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; uzlaşma tutanağının ibraz edilemediği, bilirkişi raporuna göre ise vekalet ücreti ve yargılama giderinin uzlaşmaya dahil olmadığı gerekçesiyle, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ilk kararda belirlenen kabul/red oranına göre taraflar yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda; mahkemece alınan 24.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yapılandırma kapsamında olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafın rapora itirazı üzerine bu kez farklı kişilerden oluşan iki kişilik bilirkişi heyetine dosya tevdi edilmiş, 25.06.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; davalı tarafından ödenen bedelin davaya konu aboneliklerle ilgili borç miktarı olduğu, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin bu bedele dahil olmadığı belirtilmiş olup, Mahkemece 25.06.2019 havale tarihli rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur .
Buna göre, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmakta olup, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin, hüküm kurulmuştur.
Hâl böyle olunca, mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, raporlar arasındaki çelişkileri giderecek şekilde, somut verilere dayalı, gerekçeli, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.