14. Hukuk Dairesi 2016/8067 E. , 2019/2299 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.07.2014 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili; davalı ile davadışı ... arasında 27.06.2012 tarihinde imzalanan protokol kapsamında tesis edildiğini, bu protokol ile davalının 34 BG 8835 plaka sayılı aracı ... adına devretmesi karşılığında ..."a ait 90.000,00TL tutarlı alacağın davalıya temlik edildiğini, temlik sonucunda tahsilat yapılmaması halinde müvekkiline ait 31642 ada 2 parsel 10 No"lu bağımsız bölüm üzerine davalı lehine teminaten ipotek tesis edildiğini, davalının borcu doğuran araç devir işlemini gerçekleştirmediğini, ipoteğin karşılıksız kaldığını, bu sebeplerle davalı yan lehine tesis edilen ipoteğin fekkini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; öncelikle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, ipoteğin karşılıksız kaldığına ilişkin iddiaların gerçeklikten uzak olduğunu, davacının kendi isteği ile müvekkilinden para istediğini, davacının ısrarlı tutumu karşısında bu parayı verebileceğini ancak karşılığında ipotek tesis edilmesini talep ettiğini, temliknamenin karşılıksız çıkması neticesinde davacının borcunu vadesinde ödeyemediğini, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
İpotek, halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla birlikte doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak için kurulabilir. (TMK.m.881). Mevcut alacakları teminat altına almak için kurulan ipotek, anapara ipoteğidir. İlerde doğacak veya doğması muhtemel alacaklar için kurulacak ipotek ise üst sınır (azami meblağ) ipoteğidir. Eğer mevcut bir alacak için ipotek kurulmuşsa, alacağın geçerli olması gerekir. Zira, ipotekle alacak arasında çok sıkı bir birliktelik vardır. Alacak varsa ipotek kabul edilir. Ancak alacak doğmamışsa, hukuki nedeni dolayısıyla batılsa (BK.m.19/2, 20/1), ipotek tescil edilse bile hüküm ifade etmez ve rehinli alacaklıya icra takibi yoluyla alacağını elde etme yetkisi vermez. Vurgulanması gereken diğer bir husus, ipoteğin tescilinin tarafları bağlayacağıdır. Fakat söylendiği üzere ipotek, rehnin temin ettiği alacağın varlığı yönünden bir karine ya da delil oluşturmaz. Bununla birlikte ipotek, eğer mevcut bir alacak için kurulmuşsa, bunun tutarının ipotek sözleşmesinde gösterilmesi yeterlidir. Bu durumda ipotek sözleşmesi, aynı zamanda bir borç ikrarı görevi de görebilir (BK.m.17). Rehin sözleşmesinin kayıtsız ve şartsız bir borç ikrarını kapsadığı durumlarda, alacaklı sanki bir mahkeme kararına dayanıyormuşcasına ilamlı takiplere özgü yoldan yararlanabilir.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; incelenen ve ipotek akdinin çerçevesini tayin eden 28.06.2012 tarihli resmi akit tablosu içeriğine göre ipotek, kesin borç (karz) ipoteğidir. Ne var ki dosya içerisinde ipotek senedine rastlanılamamıştır. Mahkemece ipotek resmi senedi getirtilmeli ipoteğin karz ipoteği olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmalıdır.
Mahkemece ipoteğin karşılıksız konulduğu gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiş ise de; ipoteğin karz ipoteği olduğuna ilişkin resmi senedin aksi aynı nitelikte bir belge ile ispat edilebileceğinden, resmi senedin aksinin tanık beyanıyla da ispatının mümkün bulunmadığı değerlendirilerek davalı vekilinin 05.01.2017 tarihli ek temyiz dilekçesinde belirtilen ipotek miktarına ilişkin beyanı da dikkate alınarak ipotek bedelinin ödenip ödenmediği araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.