Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8897
Karar No: 2019/7369
Karar Tarihi: 02.04.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/8897 Esas 2019/7369 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2016/8897 E.  ,  2019/7369 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ: ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti
    Davacı vekili, davacının davalı Belediyeye ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından bir kısım işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle İş Kanunu’nun 24/2-e bendi çerçevesinde haklı sebeple feshedildiğini, fesih tarihinden sonra davacıya bir miktar ödeme yapılmış ise de davacının yararlandığı yürürlükteki toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümlerine uygun olarak ödeme yapılmadığını, davacının sulama yapılan aylarda beş ay süre ile bir başka arkadaşı ile dönüşümlü olarak su bekçiliği yaptığını, bu dönemde günde on iki saat çalıştığını, hafta sonu ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığını, ancak bu çalışmalara ait ücretlerin ödenmediğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı ... vekili, davacının bildirdiği fesih sebebinin doğru olmadığını, davacının hak kazandığı alacakların ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar, yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Davacı işçinin fazla çalışma ve hafta tatili ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
    Öte yandan, yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, hafta tatili günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.
    Somut uyuşmazlıkta davacı, sulama dönemlerinde bir başka arkadaşı ile dönüşümlü olarak çalışmak suretiyle günde on iki saat çalıştığını ileri sürmüş, davalı ise davacının resmi çalışma saatleri dışında başka bir çalışmasının bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanıklarının anlatımlarına itibar edilerek davacının her yıl 15 Mayıs- 15 Ekim tarihleri arasında su bekçiliği işinde iki vardiya halinde, haftada altı gün ve günde on iki saat çalıştığı, böylece haftada on sekiz saat fazla çalışma yaptığı, ayrıca bu dönemde her hafta tatilinde çalıştığı sonucuna varılmıştır. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir. Ne var ki, beyanına itibar edilen davacı tanıkları davacının komşusu veya arkadaşı olup, davacının çalışma düzenini bilebilecek kişiler değildir. Kaldı ki, davacı tanıkları davacının haftada kaç gün çalıştığını net olarak belirtmediği gibi, hafta tatilinde çalışıp çalışmadığı konusunda da net bir beyanları bulunmamaktadır. Davalı tanıkları ise, davacının üç vardiya şeklinde çalıştığını ve işyerinde hafta sonu çalışma yapılmadığını ifade etmiştir. Ancak davalı tanıklarının davacının çalışma düzenine ilişkin anlatımı yeterli açıklıkta değildir. Bu itibarla davacı tanıklarının davacının çalışma düzenini bilebilecek kişiler olmadığı dikkate alınarak, davalı tanıkları yeniden dinlenmek suretiyle davacının işyerinde hangi işi yaptığı, yılın hangi döneminde sulama yapıldığı, sulama işinin kaç işçi tarafından yapıldığı, davacının haftada kaç gün hangi vardiya düzeninde çalıştığı yönlerinden gerekli araştırma yapıldıktan sonra, bu araştırmanın sonucuna göre davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatili günlerinde çalışıp çalışmadığı noktasında bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir,.
    3-Taraflar arasında hükmedilen alacaklara uygulanacak faizin başlangıcı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Somut uyuşmazlıkta, mahkemece dava dilekçesi ile talep edilen miktarlar yönünden temerrüt tarihi 01/04/2014 olarak belirlenmiş ise de, anılan tarih ihtar tarihi olup, ihtarnamenin muhataba 02/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve ödeme için yedi günlük süre tanındığı dikkate alındığında temerrüt tarihinin 10/04/2014 tarihi olarak kabulü gerekir. Ayrıca davacı ihtarnamede açıkça ilave tediye alacağı talep etmediğinden, bu alacak yönünden temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de yerinde değildir.
    4-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücretinin hesaplanması noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Bu ücret işçinin çıplak ücretidir.
    Somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının yıllık izin ücretinin hesabında giydirilmiş ücret miktarı olan 2.604,29 TL nin dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yıllık izin ücretinin davacının son çıplak ücreti üzerinden hesaplanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.Ayrıca, brüt olarak hesaplanan yıllık izin ücretinin nete çevrilmesi sırasında, sigorta primlerinin de düşülmesi gerektiği dikkate alınmalıdır. Brüt olarak hesaplanan izin ücretinden sadece gelir vergisi ve damga vergisinin mahsubu suretiyle sonuca gidilmesi hatalıdır.Temyiz edilen kararın yukarıda belirtilen sebeplerden bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi