17. Hukuk Dairesi 2016/3751 E. , 2019/86 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş, davalılar vekili tarafından da duruşma talep edilmiş ise de duruşma gideri yatırılmadığından duruşma istemi reddedilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili bankanın davalı şirketten alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için icra takipleri başlatıldığını, davalı borçlu şirketin gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile hak sahibi olduğu taşınmazlarını, alacaklılarına zarar verme kastı ile bu borcun müşterek borçlusu ve müteselsil kefili olan dava dışı ..."ın kayınbiraderi ve kayınvalidesi olan diğer davalılara devrettiğini, borçlu şirketin borcunu karşılayacak malvarlığı bulunmadığını belirterek, taraflar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalılar vekili, muvazaalı işlem yapılmadığını, inşaatların diğer davalılara inşa ettirildiğini, dava konusu taşınmazların şirketin malı olmadığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığı sırada şirketin muaccel borcu bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... Sokak, No: 15 adresindeki 334 ada, 3 parsel nolu taşınmazda bulunan binanın 1, 2, 4, 6 ve 8 nolu mesken niteliğindeki bağımsız bölümlerin davalılara satışı suretiyle yapılan tasarrufun iptali ile ... .İcra Dairesinin 2012/589 ve 2012/591 nolu dosyalarındaki alacakların tahsiline izin verilmesine, dava konusu bu taşınmazların değerlerinin karşılığı olarak
verilmiş bulunan Teminat Mektubu üzerinden alacağın tahsiline, 10 numaralı bağımsız bölüm yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece davacı bankanın müşterek borçlusu ve müteselsil kefili ..."ın (davalı borçlunun ... İnş. ...Ltd.Şti. olduğu ve tasarrufların şirket tarafından gerçekleştirildiği gözetilmeksizin) kredi borcunu davacı bankaya ödemediği, bu alacağın tahsili için yeterli mal varlığının bulunmadığı, dava konusu taşınmazları mal kaçırmak düşüncesiyle davalılara devretmiş olduğu beyan edilerek davanın kabulüne karar verilmiş, ancak davanın kabulüne dair gerekçe karar yerinde tartışılmamıştır.
HUMK’nun 388. maddesinin 3-5 bentleri (HMK’nın 297/1-c) hükümlerine göre mahkeme kararlarının asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini mahkemece incelenen maddi ve hukuki olay ve meselelerin özüne mahkemeyi sonuca götüren gerçeklerin ne olduğu hususlarını içermesi zorunludur. Yine Anayasanın 141/3 maddesi hükmü de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gereğini
düzenlemektedir. Kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığı anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK’nun 428. (HMK’nın 369.) maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanır. Diğer bir ifadeyle Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Somut olayda Mahkeme hükmünde tasarrufun iptaline ilişkin gerekçe yazılmamıştır. Böyle bir karar, davanın tasarrufun iptalini hangi nedene dayalı olarak karara bağlandığı hususunu da içermediğinden Anayasa’nın 141/3, 388/3-5 (HMK’nın 297/1-c) maddelerine aykırı olduğu gibi HUMK’nun 428. (HMK’nın 369.) maddesi gereğince Yargıtay denetimi olanağını da ortadan kaldırmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş davacının tasarrufun iptali isteminin, tasarrufun iptali koşullarının oluşup oluşmadığının İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince iptale tabi olup olmadığının ayrı ayrı irdelenmesi, ortaya çıkacak duruma göre gerekçeli olarak bir karar vermek iken yazılı olduğu gibi gerekçesiz olarak hüküm tesisi doğru değildir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalılar ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kabule göre; İİK.’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Dava konusu 10 numaralı bağımsız bölüm yönünden davalı borçlu ya da diğer davalılar adına tapuda kayıtlı olmadığı belirtilerek red kararı verilmiş ise de, İİK 283/II maddesi gözetilerek bir değerlendirme yapılmaması da uygun bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılara geri verilmesine 14/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.