Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/21397
Karar No: 2019/7347
Karar Tarihi: 02.04.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/21397 Esas 2019/7347 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/21397 E.  ,  2019/7347 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ: ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının, davalıya ait işyerinde 1998 yılında çalışmaya başladığını, askerlik sebebiyle 1999 yılında işten ayrıldığını, 2001 yılında tekrar işbaşı yaptığını, net maaşının 840 TL olduğunu, hizmet sözleşmesinin 28.11.2008 tarihinde davalı tarafından ihbar öneline uyulmaksızın fesh edildiğini, ancak hak ettiği işçilik alacaklarının ödenemediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı, ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada dava dilekçesinde özetle; davalılar arasında muvazaalı asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olduğunu, bu nedenle davalı Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu beyanla 7.474,00 TL tutarında kıdem tazminatı alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
    Davacı Cevabının Özeti:
    Davalı ...-... Madencilik Nak. Mot. Ar. ve İş Mak. San. Tic. Ltd. vekili asıl davada ve birleşen davada cevap dilekçesinde özetle; davacının ...Taşkömürü Kurumu’nda işe başlaması nedeni ile hizmet sözleşmesini kendisinin fesh ettiğini ve bu nedenle tazminat alacağı talebinin yerinde olmadığını, ücretlerinin tam olarak ödendiğini, tatil ve bayram günlerinde çalışmadığı için bu konuda da alacağının olmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu kabul edilerek, dava konusu alacakların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar, yasal süresi içerisinde davacı vekili ve davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre,
    taraflaların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davalılar ... Madencilik Ltd. Şti. ile ... Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü arasındaki ilişkinin niteliği ve davalı Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü’nün dava konusu işçilik alacaklarından sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındadır. Rödövans, maden ruhsat alanlarının maden arama ve işletme ruhsat sahibi tarafından sözleşme ile gerçek veya tüzel bir kişiye bir süre bırakılması, maden ocağının işletilmesini üstlenen gerçek veya tüzel kişinin ise, ruhsat sahibine ürettiği her bir ton maden için bir miktar ücret ödemeyi taahhüt ettiği bir sözleşmedir. Rödövans sözleşmesi, maden ruhsatının devrini değil, bu hakkın bir başkasına belirli bir süreyle kullandırılmasını amaçlar. Bu sözleşmenin yapılması kanunda herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Maden Kanunu’nda, maden haklarının bölünmezliği ilkesi kabul edilmiştir (m.5/1). Bu düzenlemenin amacı, işletilmesinde kamusal yarar olan madenlerin rasyonel ve ekonomik olarak değerlendirilmelerini sağlamaktadır. Ancak, aynı madde uyarınca maden arama ve işletme haklarının devri mümkündür. Maden Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “Maden ruhsatları ve buluculuk hakkı devredilebilir. Devir yapılmadan önce arama ve işletme ruhsatlarının devredildiği tarihteki ruhsat bedelinin iki katı tutarında devir bedeli alınır. Devir Bakanlık onayı ile gerçekleşir.”
    Bakanlık izni alınmadan yapılan rödövans sözleşmesi ile ilgili yaptırım Kanunda özel olarak düzenlenmiştir. Maden Kanunu"nun Ek 7. maddesinin birinci fıkrasına göre “Ruhsat sahipleri ile üçüncü kişiler arasında rödövans sözleşmeleri Bakanlığın iznine tâbidir. İzin alınmaksızın yapılan rödövans sözleşmesi ile yürütülen madencilik faaliyetleri durdurulur”.
    24/06/2010 tarihinde yürürlüğe giren 5995 sayılı Kanun ile Maden Kanunu’na eklenen Ek Madde 7"de “Maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödövans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödövansçıya aittir. Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre ruhsat sahibinin Maden Kanunu"ndan doğan sorumlulukları nedeniyle sözleşmede denetim yetkisine ilişkin bir takım hükümlere yer verilmesi rödövans sözleşmesinin geçerliliğine halel getirmez.Daha önce maden sahasını işletmeye açmış olan ruhsat sahibi, sonradan işletme ruhsatını üçüncü kişiye rödövans sözleşmesi ile devredebilir. İşletme hakkını devrederken işletmede bulunan alet ve makineleri de sözleşmenin diğer tarafının kullanması için verebilir. Bu durumda ruhsat sahibi, sadece karşılığında rödövans bedeli aldığı ürünü denetlemek, teslim almak ve maden kanununun ruhsat sahibine yüklediği yükümlülükler nedeniyle üretime yönelik olmayan işçi bulundurmak yetkilerine sahiptir.
    Rödövans sözleşmesinin tarafları arasında çıkan uyuşmazlıklar açısından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 357. maddesinde düzenlenen ürün kirasına ilişkin hükümler kıyasen uygulanmaktadır. Ürün kirası sözleşmesine göre, kiraya veren, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üstlenmektedir.Rödövans sözleşmesinde, mülkiyeti devlete ait olan madenlerin arama ve işletme hakkını alan gerçek veya tüzel kişilerin bu haklarını üçüncü kişilere devretmesi söz konusudur. Bu nedenle, rödövans sözleşmesinde alt işveren sözleşmesinde olduğu gibi biri asıl işveren, diğeri alt işveren olan iki işveren bulunmamaktadır. Ruhsat sahibi, yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde iş alan başka bir işverenle alt işverenlik sözleşmesi düzenlememektedir. Diğer bir deyişle, maden kanununa uygun olarak akdedilen rödövans sözleşmesi yukarıda ifade edilen alt işverenlik sözleşmesinin unsurlarını taşımamaktadır
    Maden sahasında işletme hakkının kiraya verilmesinde (rödövans sözleşmesi) rödövansçı, madeni, sözleşmede belirtilen şartlar çerçevesinde kendi adına işletir. Rödövansçı, madeni kendi adına işletemiyorsa, üretim, çalışma ve organizasyon açısından ruhsat sahibine tam olarak bağlı ise bu durumda rödövanstan değil, alt işverenlik ya da ihaleden söz edilir. Dolayısıyla rödövans sözleşmesi rödövansçının bağımsızlığını ve inisiyatifini tamamen ortadan kaldıracak şekilde düzenlenemez. Rödövans sözleşmesinde, asgari üretim miktarı ile ton başına verilecek ücretin belirlenmesi hukuki ilişkiyi rödövans olmaktan çıkarmaz. Rödövans sözleşmesinde rödövansçı istediği kadar işçi alıp çıkartabilir, kanunlara aykırı olmamak şartıyla üretim sürecini istediği gibi yönetebilir, vardiyalar oluşturabilir, çalışma şartlarını belirleyebilir. Rödövansta önemli olan belirli nitelikte ve miktardaki madenin belirli zaman dilimleri içinde çıkartılarak istenilen yerlere sevkini yapmaktır.
    Şu hususun da üzerinde durulmalıdır ki; 5995 sayılı Kanun ile Maden Kanunu’na eklenen Ek Madde 7"de yer alan “Maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödövans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödövansçıya aittir. Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.” hükmünün 24.06.2010 tarihinde yürürlüğe girmiş olması, 24.06.2010 tarihinden önceki dönem için rödövansçı işçilerinin o işyeri ile ilgili doğan işçilik alacaklarından ruhsat sahibinin de sorumlu olduğu şeklinde bir yoruma imkan vermez. Çünkü, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi geçerli bir rödövans sözleşmesinin varlığı durumunda, ruhsat sahibi ile rödövansçı arasındaki ilişkinin niteliği başından itibaren aynıdır. Bu ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde düzenlenen asıl işveren-alt işveren ilişkisi tanımlamasına uygun olmadığı açıktır. Dolayısıyla, geçerli bir rödövans sözleşmesinin varlığı durumunda, 24.06.2010 tarihi öncesi ve sonrası şeklinde bir ayrım yapılmaksızın, ruhsat sahibinin, rödövansçı işçilerinin işçilik alacaklarından sorumlu olmadığı kabul edilmelidir.
    Somut olayda, Mahkemece, davalılar ...Madencilik şirketi ile TTK arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu ve dolayısıyla davalıların uyuşmazlık konusu işçilik alacaklarının tamamından müştereken müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının davalı işyerinde 2 dönem çalışmasının bulunduğu, 1.dönem çalışma süresinin 10.07.1998-01.02.1999 tarihleri arasında olduğu ve askerlik sebebi ile kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sonlandığı, 2.dönem çalışmasının ise kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde 15.10.2001-28.11.2008 tarihleri arasında sürdüğü, her iki dönemimin 14. madde gereğince birleştirilerek kıdem tazminatına esas hizmet süresinin belirlenerek hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamı ile davacının, davalı ... Madencilik Ltd. Şti.’ye ait işyerinde çalıştığı sabittir. Dairemiz incelemesinden geçen 2017/17212 esas sayılı dosyada da, aynı mahiyetteki uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak, taraflar arasında rödövans sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir. Mahkemece davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu kabul edilse de emsal dosya ve dosya içeriğindeki sözleşmede nazara alındığında bu kabulün dosya kapsamına ve yukarıda yer alan açıklamalara uygun düşmediği anlaşılmaktadır. Açıklanan sebeplerle, davalı ... Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğünün dava konusu işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmadığından hakkında açılan davanın, taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde kabul ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır.
    3-Davacı, dava dilekçesinde, davasını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 107. maddesinde düzenlemesini bulan “belirsiz alacak davası” olarak açtığını belirtmemiş, yargılama aşamasında vermiş olduğu ıslah dilekçesinde ise, bilirkişi raporu doğrultusunda davasını ıslah ederek miktar arttırımı talebinde bulunmuş, ayrıca davanın türünü de değiştirerek belirsiz alacak davasına dönüştürmek istemiştir. Davacı, bu şekilde kısmi ıslah yolu ile davanın türünü değiştiremez. Mahkemenin bu yöndeki kabulü isabetli olmakla birlikte, ıslah dilekçesinin “kısmi ıslah talebi” olarak değerlendirilip, arttırılan alacak talep miktarlarının, ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    4-Davacı dava dilekçesinde, ödenmeyen ücret alacağı konusunda da talepte bulunmuş, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, talep konusu ücret alacağının hangi döneme ait olduğunun somut olarak belli olmaması karşısında ücret hesabı yapılamamış, raporda; “davacı ücret alacağı hususunda somut bir beyanda bulunursa tekrardan ek rapor ile bu husus değerlendirilebilir” şeklinde açıklamaya yer verilmiştir. Bunun üzerine davacı, 02.04.2015 havale tarihli beyan dilekçesinde “2008 yılı Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım aylarına ait hak kazandığı toplam 1.450,00 TL ücret alacağı bulunduğunu” belirterek bu konudaki talebini somutlaştırmıştır. Bilirkişi ek raporunda ise, davacının ücret alacağının zamanaşımına uğramadığı tespit edilmiş, ancak alacağın miktarı konusunda herhangi bir hesaplama yapılmadığı gibi bunun nedeni de açıklanmamıştır. Davacı beyan dilekçesi ile ücret alacağı konusundaki talebini somutlaştırmış olmasına rağmen bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmayarak, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalı olup ayrı bir bozma sebebidir.
    5-Kabule göre, davacının ıslah talebine konu alacak miktarının bir kısmı reddedilmiş olduğundan davalı ... Madencilik Ltd. Şti. vekili lehine reddedilen miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dava dilekçesinde yer alan talep miktarı üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi doğru olmamıştır.Sonuç : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 02.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi