Esas No: 2020/3976
Karar No: 2021/8906
Karar Tarihi: 28.06.2021
Danıştay 6. Daire 2020/3976 Esas 2021/8906 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/3976
Karar No : 2021/8906
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) :
1- …
2- …
3- …
…
…
45- …
46- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1-… Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2-… Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN ÖZETİ : ... İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, …, …, … ve … Mahallelerini kapsayan alanda yapılan 09.04.2005 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile bu plana yapılan itirazlar üzerine kabul edilen 30.07.2015 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, Danıştay Altıncı Dairesince verilen 30/05/2018 tarihli, E:2016/10696, K:2018/5318 sayılı bozma kararına uyularak hangi işleme yönelik dava açıldığı açıkça ortaya konulamadığından dilekçe ret kararı verildiği, ancak bu kararda belirtilen hususların yerine getirilmediği ve aynı yanlışların yapıldığı gerekçesiyle 2577 sayılı Kanunun 15/5. maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde; Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde de: "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." üst hukuk normlarına yer verilmiştir.
Öte yandan; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesinde: "Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir." kuralı yer almıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 36533/04 başvuru numaralı ve 14.10.2008 tarihli Mesutoğlu-Türkiye kararında özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığını, bazı sınırlamalara tabi olabildiğini, bununla birlikte getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiğini, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması halinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceğini, bu ilkelerden, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları mevcut olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir.
Mahkeme kararının hukuki gerekçesi olan 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 5. fıkrasında: "1 inci fıkranın (d) bendine göre dilekçenin reddedilmesi üzerine, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde dava reddedilir." hükmü yer almaktadır.
Dosyadaki bilgilere göre yargılama sürecinin aşağıda aktarılan şekilde olduğu tespit edilmiştir:
- Davacılar tarafından Istanbul İli, Gaziosmanpaşa İlçesi, …, …, … ve … Mahallelerini kapsayan alanda yapılan 09.04.2005 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile bu plana yapılan itirazlar üzerine kabul edilen 30.07.2015 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle davanın açıldığı,
- … İdare Mahkemesinin … tarihli, E: …, K: … sayılı kararıyla dava konusu nazım imar planlarının dayanağı olan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşütürülmesi Hakkında Kanun kapsamında 24.12.2012 tarihli, 2012/4099 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilen riski alan kararının Karayolları Mahallesi yönünden Danıştay 14. Dairesinin E:2015/5079, E:2015/5053, E:2015/5170, E:2015/5082 sayılı dosyasında açılan davalar sonucunda iptaline karar verildiğinden dava konusu planların hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği,
- Danıştay Altıncı Dairesinin 30/05/2018 tarihli, E:2016/10696, K:2018/5318 sayılı kararı ile davacıların bir kısmının dava konusu planla ilgilerinin bulunduğuna dair tapu senedi örneklerinin bulunmadığı, yalnızca kimlik fotokopilerinin, zilyetliğin devri sözleşmesinin ve emlak vergisi beyannamesinin bulunduğu, dava konusu taşınmazların birbirinden farklı mahallelerde olduğu, riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda inceleme ve değerlendirmenin mahalle bazında yapıldığı, taşınmazların konumu ve davacıların dava konusu nazım imar planının iptalinde menfaatlerinin olduğunun tespit edilmesi amacıyla dava dilekçesinin reddedilmesi ve yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilmesinden sonra İdare Mahkemesince yeniden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle … İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E: …, K: … sayılı kararın bozulduğu,
- Davacıların karar düzeltme isteminin Danıştay Altıncı Dairesinin 14/12/2018 tarihli, E:2018/7235, K:2018/10311 sayılı kararı ile reddedildiği,
- … İdare Mahkemesinin … tarihli, E: … , K: … sayılı kararıyla, Danıştay Altıncı Dairesinin 30/05/2018 tarihli, E:2016/10696, K:2018/5318 sayılı bozma kararına uyularak dosyada davacıların bir kısmının dava konusu planlarla ilgilerinin bulunduğuna yönelik tapu senedi örneklerinin bulunmadığı, yalnızca kimlik fotokopilerinin, zilyetliğin devri sözleşmesinin ve emlak vergisi beyannamesinin bulunduğu, yine davacılardan bir kısmının davanın açılmasından sonra vefat ettiğinin UYAP kayıtlarından yapılan incelemeler sonucunda ortaya çıktığı, dava konusu taşınmazların birbirinden farklı mahallelerde olduğu, riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda inceleme ve değerlendirmenin mahalle bazında yapıldığı görüldüğünden taşınmazların konumu ve davacıların dava konusu nazım imar planlarının iptali istemiyle ilgili olarak menfaatlerinin ne şekilde etkilendiği hususunun ortaya konularak bu konuda açıklama yapılmasını teminen dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanunun 15.maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi ile 3.fıkrası uyarınca reddine karar verildiği,
- … İdare Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüğüne 29.04.2019 tarihinde davanın yenilenmesine ilişkin dilekçenin sunulduğu,
- … İdare Mahkemesinin … tarihli, E: … , K: … sayılı kararıyla, yenilenen 29.04.2019 havale tarihli dava dilekçesinde de önceki dava dilekçesinin reddine ilişkin kararda yer alan açıklamalara uygun bir dilekçe içeriğine yer verilmediği, davacıların mülkiyet durumunu tevsik edici nitelikte(tapu senedi, tapu belgesi vb.) belgelerin eklenmediği görülmekle, dava dilekçesinin bu haliyle 2577 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmüne uygun olmadığı sonucuna varılarak 2577 sayılı Kanunun 15.maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca aynı Kanunun 15.maddesinin 3.fıkrası uyarınca dava dilekçesinin reddine karar verildiği,
- ...İdare Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüğüne 21.06.2019 tarihinde davanın yenilenmesine ilişkin dilekçenin sunulduğu,
- ...İdare Mahkemesinin ... tarihli, E:..., K:… sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazların birbirinden farklı mahallelerde olduğu, riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda inceleme ve değerlendirmenin mahalle bazında yapıldığı görülmekle, bakılmakta olan davada da hukuka uygunluk denetiminin sağlıklı ve elverişli bir şekilde yapılabilmesi açısından, …, …, … ve … mahallelerinin her biri yönünden davanın mahalle bazında ayrı ayrı açılması gerektiği, dava dosyası ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, … Mahallesi ile ilgili menfaat ilişkisinin tespit edildiği davacılar …, …, …, …, …, …, … Mahallesi ile ilgili menfaat ilişkisinin tespit edildiği davacı …, … Mahallesi ile ilgili menfaat ilişkisinin tespit edildiği davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … Mahallesi ile ilgili menfaat ilişkisinin tespit edildiği davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …tarafından (ayrıca davacılar vekilince, Mahkeme tarafından mahallelere yönelik isim isim yapılan bu tespitlere bağlı kalınmaksızın -serbest olarak- davacılar ve mahallelere ilişkin farklı hususların tespiti halinde ve/ya bu paragraf ile aşağıdaki paragrafta belirtilen davacıların menfaat ilişkisi ortaya konulması suretiyle menfaatinin bulunduğu davacılar/mahalleler ile ilgili değişiklik ve/ya ekleme hakkı saklı kalmak üzere) mahalle bazında davanın ayrı ayrı açılması gerektiğinden, dava dilekçesinin bu haliyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesine uygun olarak düzenlenmediği, gerek dava dilekçesi ekinde sunulan bilgi ve belgelerde, gerekse de UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, davacıların bir kısmının (…, …, …) dava konusu planla ilgilerinin bulunduğuna dair tapu senedi örneklerinin bulunmadığı, yalnızca kimlik fotokopilerinin, zilyetliğin devri sözleşmesinin ve emlak vergisi beyannamesinin bulunduğu, bir kısmına (…, …, …) ilişkin sunulan belgelerin okunamayacak halde olduğu, bir kısmına (…, …, …) ilişkin ise Gaziosmanpaşa İlçesine bağlı … Mahallesinde bulunan taşınmaz ile menfaat ilişkisini ortaya koyan belgelerin bulunup, dava konusu mahalleler ile menfaat ilişkisini ortaya koyar nitelikte belge bulunmadığı ve menfaat ilişkisinin kurulamadığı, bu yönüyle taşınmazların konumu ve anılan davacıların dava konusu nazım imar planlarının iptali istemiyle ilgili olarak menfaatlerinin ne şekilde etkilendiği hususunun ortaya konulması gerekmekte olup, mülkiyet durumunu tevsik edici nitelikte (tapu senedi, tapu belgesi vb.) belgelerin eklenmediği görülmekle, dava dilekçesinin bu haliyle de 2577 sayılı Kanunun 15.maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca aynı Kanunun 15.maddesinin 3.fıkrası uyarınca 3 ve 5. maddeye uygun şekilde mahalle bazında ayrı ayrı yeniden dava açılmakta serbest olmak üzere dilekçenin reddine karar verildiği,
- ... İdare Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüğüne 06.09.2019 tarihinde davanın yenilenmesine ilişkin dilekçenin sunulduğu,
- ... İdare Mahkemesinin … tarihli, E: …, K: … sayılı kararıyla, "yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hususunun" davacılara bildirilmesine rağmen dava dilekçesinde yine aynı yanlışlıkların yapıldığı gerekçesiyle 2577 sayılı Kanunun 15.maddesinin 5.fıkrası uyarınca davanın reddine karar verildiği, görülmüştür.
Yukarıda yer alan tespit ve açıklamalar dikkate alındığında, dava dilekçesinin iki kez 2577 sayılı Kanunun 3 maddesinde yer alan hükümlere, sonrasında 3. ve 5.maddesinde yer alan hükümlere aykırı olarak düzenlendiği gerekçesiyle aynı Kanunun 15.maddesinin 1.fıkrasının (d) bendi uyarınca davanın reddine karar verildiği ancak dilekçenin reddine ilişkin kararların farklı gerekçelerle ve son dilekçenin reddine ilişkin kararın yalnızca 2577 sayılı Kanunun 3.maddesine ilişkin değil aynı zamanda 5.maddesine de yönelik aykırılıklar sebebiyle verildiği dikkate alındığında daha sonra yenilenen dilekçede de aynı yanlışlıkların yapıldığından bahisle, davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davası olarak tanımlanmıştır.
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan biri dava ehliyetidir. Dava ehliyeti, dava şartıdır. Dava şartı olduğu için karar kesinleşinceye kadar her aşamada taraflarca ileri sürülebileceği gibi mahkeme veya temyiz mercileri tarafından da yargılamanın her aşamasında re'sen değerlendirilmelidir. Davacının, sübjektif dava açma ehliyetinin bulunmaması halinde, idari yargı merci işin esasına girmeksizin, davayı ehliyet yönünden reddeder. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen sübjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlali kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
Öte yandan iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanması, hukukun üstünlüğünün sağlanması, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesi ve sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesi amaçlandığından bu davalarda menfaat ilişkisinin dar yorumlanmaması gerekmektedir.
Bu durumda, semt sakini veya taşınmaz maliki olarak dava konusu işlem sebebiyle menfaati etkilenen davacılar hakkında esasa girilerek karar verilmesi gerekirken davacıların tamamı yönünden davanın reddine karar verilmesinin dava açma hakkını, dolayısıyla mahkemeye erişim hakkını engellediği sonucuna varılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde, feragat, davacıların talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış, 309. maddesinde, feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı, 310. maddesinde, feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 311. maddesinde, feragatin kesin hüküm gibi hukukî sonuç doğuracağı, 312. maddesinde ise feragat beyanında bulunan tarafın davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, Mahkemece dava karara bağlandıktan sonra davacı İbrahim Kulaat tarafından verilen ve 31.10.2016 ve 21.06.2019 tarihinde dosyaya sunulan dilekçeler ile davadan feragat edildiğinin bildirildiği anlaşıldığından, anılan dilekçe uyarınca feragat talebi hakkında da bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E: …, K: … sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 28/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.