17. Hukuk Dairesi 2018/2130 E. , 2019/78 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle asıl davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ..."in 29/05/2013 tarihinde minübüste yolcu iken, karşı yönden gelen ve davalı şirkete sigortalı dava dışı sürücü idaresindeki aracın karşı şeride geçerek minübüse çarpması sonucu meydana gelen kazada, davacının ağır yaralandığını ve sakatlandığını belirterek, 2.000,00 TL. maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini istemiş, talebini 67.256,40 TL. olarak ıslah etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada; aynı kaza nedeniyle müvekkili yolcu Berfin"in, ağır yaralandığını ve sakatlandığını belirterek, 2.000,00 TL. maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davaların reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile; 67.256,40 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen 2013/804 E sayılı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davalı ... şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
1-T.C. Anayasası"nın 36/1 maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahiptir" düzenlemesine; 6100 Sayılı HMK"nun 27. maddesinde "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re"sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılamanın aşamalarından haberdar edilmesi ile mümkündür.
Adil yargılanma hakkının kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de, davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir. 6100 sayılı HMK"nun 280/1. maddesi "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir" hükmünü amirdir. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
Somut olayda; hükme esas alınan 06.03.2014 tarihli maluliyet bilirkişi raporunun davalı ... şirketine tebliğ edilmediği görülmektedir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler gereği, davacının maluliyetine ilişkin raporun usulüne uygun şekilde tebliği ile davalının savunma hakkını kullanması ve rapora karşı varsa itirazlarını bildirmesinin sağlanması, itirazlarının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, usulünce yapılmış tebligat olmadan ve davalının savunma haklarını da kısıtlar biçimde yargılamaya devam edilip yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Kabule göre de; çalışma hayatının sona erdiği pasif dönemde elde edeceği gelir düzeyinin yalnızca çalışan kişiler için öngörülen asgari geçim indirimi (AGİ) uygulanmaksızın asgari geçim indirimsiz asgari ücret düzeyinde gelir
sağladığının kabul edilerek buna göre hesaplanma yapılması gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan raporda pasif dönem hesabında, AGİ eklenmiş asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması doğru değildir.
Kabule göre; davacının gerçek maddi zararının, 360 gün üzerinden hesaplama yapılarak belirlenmesi gerekirken, mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda, 365 gün üzerinden hesaplama yapılarak zarar belirlenmiştir. Mahkemece, tazminat hukuku ilkelerine, hesaplama yöntem ve tekniğine aykırı şekilde 365 gün esas alınarak yapılan hesaplama ile belirlenen zarar miktarının benimsenerek karar verilmiş olması da isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı ... şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 14/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.