21. Hukuk Dairesi 2016/18820 E. , 2018/5960 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 89.140,18 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03/07/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre, Davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 22/11/2010 tarihinde gerçekleşen iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; 39.140,18 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; olayın iş kazası olarak tespit edildiği, davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının SGK tarafından %6,3 olarak tespit edildiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davacı sigortalının % 30 oranında müterafik kusurlu olduğunun kabul edildiği anlaşılmıştır.
Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına
göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin, bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hüküm altına alınan 50.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.630,00TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine,
temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 03/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.