22. Hukuk Dairesi 2016/8431 E. , 2019/7326 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan .... vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde alt işveren işçisi olarak çalıştığını, iş akdinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacakların hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanının reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ...."nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti alacağının hesaplanması noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır.
Somut olayda davacı vekili davacıya çalışma süresi boyunca yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece ispat yükü üzerinde olan işverence imzalı yıllık izin defteri ve eşdeğer belge sunulmadığı davacının 8 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı, 130 gün yıllık izin hakkının bulunduğu gerekçesiyle yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur.Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK 194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 8 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının yıllık izin kullanıp kullanmadığı, kullandı ise ne kadarını kullandığı hususunda beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.3-Çözümlenmesi gereken bir diğer uyuşmazlık, ıslah işleminin kanuni süre içerisinde yapılıp yapılmadığı noktasındadır.
6100 sayılı Kanun’un 90. maddesinin birinci fıkrasında, “Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez.” hükmü; aynı Kanun’un 181. maddesinde, “Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” hükmü düzenlenmiştir.Davacı vekiline, 03.11.2015 tarihli celsede, davasını ıslah etmek üzere bir haftalık süre verilmiştir. 22/12/2015 tarihinde kısmi ıslah dilekçesi sunulmuş ve harçlandırılmıştır.Bahse konu ıslah işleminin kanunun tanıdığı bir haftalık süre içerisinde yapılmadığı sabit olup, ıslah geçersizdir.
Mahkemece; ıslahın hiç yapılmamış sayılarak dava dilekçesindeki talep miktarlarıyla bağlı kalınması gerekirken, davalı ...Ş. vekilince ıslah talebinin kesin süreden sonra dosyaya sunulması itibariyle itirazda bulunulduğu, yargılama sırasında usulü işlemler tam olarak ikmal edilmeden davacı vekiline ıslah için süre verildiği ancak bu arada diğer şirkete raporun henüz usulünce tebliğ edilmemiş olduğu, davacı vekilinin bu arada ıslah dilekçesini sunduğu ancak yargılama süreci yönünden herhangi bir süre kaybının bulunmadığı usulü işlemler henüz sonuçlanmadan davacı tarafın ıslah dilekçesini sunduğu hususları birlikte değerlendirilerek davalı vekilinin bu yöndeki itirazlarının kabulüne yer olmadığına karar verilerek süresi geçtikten sonra sunulan ıslah dilekçesine geçerlilik tanınması hatalı olmuştur.Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 02.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.