14. Hukuk Dairesi 2018/3459 E. , 2019/2258 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.08.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne dair verilen 02.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacı ...’a ait 108 ada 56 ve davacı ...’a ait 108 ada 55 parsel sayılı taşınmazların anayola çıkabilmek için yola ihtiyaçları olduğunu, davacıların daha önceleri 108 ada 43 parseli kullanarak yola çıktıklarını ancak davalı ... tarafından satın alındıktan sonra etrafının tel çit ile çevrildiğini ve yola çıkma imkanları kalmadığını belirterek 108 ada 41, 42, 43 ve 44 parseller aleyhine geçit kurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davacıların davalıya ait 108 ada 43 parseli kullanmadıklarını, davalıya ait parsel ile davacıya ait 108 ada 55 parsel arasında 1, 1,5 metre kot farkı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Bir kısım davalılar ise duruşmadaki beyanlarında ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulü ile 108 ada 55 parsel lehine 108 ada 44 parsel aleyhine geçit hakkı tesisine, 108 ada 56 parsel lehine 108 ada 41 ve 42 parseller aleyhine 3 metre genişliğinde geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı 108 ada 44 parsel hissedarı ... temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere, bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Geçit hakkı kurulması davalarında amaç, genel yola bağlantısı olmayan taşınmazların yolla bağlantısının sağlanmasıdır. Bundan dolayı, geçit kurulurken ihtiyaç içinde olan taşınmaz kesintisiz olarak genel yola bağlanmalıdır. Buna uygulamada “kesintisizlik ilkesi” denilir.
Davacı ...’a ait 108 ada 56 parsel yararına 108 ada 41 ve 42 No"lu parsellerden geçit hakkı tesis edilmiş ayrıca diğer davacıya ait 108 ada 55 parsel lehine 108 ada 44 parsel aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmiştir. Mahkemece yapılan keşif sonucu 22.04.2015 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokinin incelenmesinde; davacılara ait 108 ada 55 ve 108 ada 56 parsel sayılı taşınmazların birbirleri ile sınırdaş oldukları, 108 ada 56 parsel lehine tesis edilen geçit güzergahından 108 ada 55 parselin de faydalanabileceği, 108 ada 55 parsel için ayrıca başkaca bir güzergahtan geçit tesisine gerek olmadığı görülmüştür. Kesintisizlik ilkesine uygun olarak öncelikle 108 ada 56 parselin kuzeyinden 108 ada 55 parsel lehine akdi veya bedeli karşılığında irtifak hakkı tesis edilmeli, daha sonra 108 ada 56 parsel lehine tesis edilen geçit güzergahına bağlanacak şekilde geçit bedeli tespit edilip depo ettirildikten sonra davacıya ait 108 ada 55 parsel lehine 108 ada 41 ve 108 ada 42 parseller aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmelidir.
Belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...’in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.03.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.