8. Ceza Dairesi 2017/8822 E. , 2019/7493 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık ..."nun, cinsel istismar suçundan hakkında başlatılan soruşturma kapsamında yakalanması üzerine ..."ya ait kimlik bilgilerini verdiği, kolluk görevlileri tarafından ailesine haber verilmesi üzerine sanığın kardeşine ait kimlik bilgilerini kullandığının anlaşıldığı olaya ilişkin, sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından aynı dosya kapsamında beraat kararı verildiği ve bu kararın temyiz edilmeden kesinleştiği, kesinleşen beraat kararı karşısında suça sürüklenen çocuğun "işlediği bir suçtan" söz edilemeyeceği cihetle TCK.nın 268. maddesinde tanımlanan suçun unsurları oluşmayıp suça sürüklenen çocuğun TCK.nın 206. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre;
Gerekçeli karar başlığında suç adının “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” yerine “iftira” olarak yazılması,
Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.05.2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
TCK.nında iftira suçu olarak düzenlenen diğer bir fiil başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçudur. Bu suç 268. maddede ""İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır"" şeklinde tanımlanmış olup TCK.nın dördüncü bölümünün ikinci kısmında yer alan Adliyeye Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiştir.
Kanunun gerekçesinde “Madde metninde iftira suçunun özel bir işleniş biçimi hakkında düzenleme yapılmıştır” denmektedir. Bu suçun faili, bir başka suçtan şüpheli veya sanık konumunda bulunan kişidir. İftira suçunun iki tür işleniş şeklinden (şekli ve maddi iftira) farklı olarak burada fail gerçekten kendisi tarafından işlenen bir suç ve bu suçun yaptırımından kurtulmak maksadıyla masum bir kişiye, bu kişinin kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak; işlemediği bir suçun faili olarak göstermek suretiyle iftira atmaktadır. Dolayısıyla bu suçta esasen bir kimsenin gerçekten işlemiş olduğu bir suç sebebiyle başlatılacak olan kamusal takibattan kurtulmasının önüne geçmek hedeflenirken, 267. maddede tanımlanan iftira suçunun diğer iki işleniş şeklinde ise gerçeğe aykırı suç bildirimi cezalandırılmaktadır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 141. maddesinin 1. fıkrasının a bendinde ""Şüpheli veya sanık kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir. Şüpheli veya sanık bir suç dolayısıyla hakkında adli makamlarca yürütülen soruşturma veya kovuşturma nedeniyle resmi belge düzenlenirken kimlik bilgilerini doğru vermek zorundadır. Şüpheli veya sanığın kendisine ait kimlik bilgilerinin yanlış vermesi durumunda TCK.nın 206. maddesindeki suç, başka bir kimsenin kimliğini veya kimlik bilgilerini vermesi durumunda iftira suçu oluşur.
Bu suçun ön koşulu failin bir suç işlediğinden bahisle hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılıyor olması zorunluluğudur. Kabahat veya disiplin soruşturmasını gerektiren bir eylem nedeniyle alınan ifade sırasında failin başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanması durumunda atılı suç oluşmaz.
Burada, madde metnindeki hatalı yazım nedeniyle failin işlemiş olduğu suçtan söz edebilmek için kesinleşmiş bir yargı kararı gerektiği gibi bir sonuç çıkarılabilir ise de; kanun koyucunun amacının bu olmadığı açıktır. Madde bu anlayışla uygulanıp sanık hakkında mahkumiyet dışında hükümler kurulduğunda uygulamada içinden çıkılması zor birtakım problemlerin ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelir. Uzlaştırma, şikayete bağlı suçlarda şikayet yokluğu veya şikayetten vazgeçilmesi nedeniyle soruşturma veya kovuşturmanın yürütülümemesi gibi durumlarda fail hakkında nasıl bir ugyulama yapılacağı tartışmalara yol açar. Fail hakkında bu maddenin uygulanması için TCK.nında veya diğer kanunlarda suç olarak tanımlanan bir eylem nedeniyle soruşturma veya kovuşturma yapılıyor olması ve failin bu sırada başka bir kimsenin kimliğini veya kimlik bilgilerini kullanması yeterlidir. Failin, hakkında yürütülen soruşturma veya kovuşturma sonucu işleiği iddia edilen suçtan mahkum olması gerekmez.
Aksi takdirde açılan davaların sonucunun beklenmesi gibi bir durum ortaya çıkar ki bu durum, yargılamaları sürüncemede bırakıp içinden çıkılmaz hale sokar.
Madde metnindeki hatalı yazımlardan birisi de ""Soruşturma ve Kovuşturma"" kelimelerinin ""ve"" bağlacı ile bağlanmasıdır. Bu yazım tarzına göre başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanan fail hakkında hem soruşturma hem de kovuşturma yapılması gerekir. Bu yazım tarzına göre hakkında uzlaşmaya tabi bir suçtan dolayı soruşturma yürütülen ve bu sırada başkasının kimlik bilgilerini veya kimliğini kullanan şüpheli hakkında uzlaşma nedeniyle dava açılmaması durumunda eyleminin TCK.nın 206. maddesindeki suçu oluşturduğunun kabulü gerekir ki bu hal kanun koyucunun amacına uygun düşmez.
TCK.nında suçun düzenlediği yer ve suçun düzenleniş şekli nazara alındığında suçun mağduru dar anlamda adliyedir. Geniş anlamda değerlendirildiğinde ise suçtan zarar gören kimlik bilgileri kullanılan gerçek kişidir ve bu kişinin gerçekte var olması zorunludur. Tüzel kişiler veya tüzel kişiliği olmayan topluluklar bu suçtan dolayı zarar gören olamazlar.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanık ...‘nun cinsel istismar suçundan hakkında başlatılan soruşturma kapsamında yakalanması üzerine hakkında soruşturma yapıldığı sırada kardeşi olan ..."nun kimliğini kullandığı, kendisinin ... olduğunu beyan ettiği, 26.07.2011 tarihinde Cumhuriyet Savcılığında ifadesi alınmaya başlandığı sırada kolluk tarafından yapılan araştırma sonucu ismini ... olarak bildiren kişinin aslında ... olduğu anlaşıldığı bunun üzerine sanığın kardeşinin kimliğini kullandığını ikrar ettiği böylece sanık hakkında soruşturma yapıldığı sırada kendisini suçtan kurtarmak ve hakkında soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla kardeşi ..."nun ismini ve kimliğini kullanarak kardeşi hakkında soruşturma başlatılmasına neden olduğu, ... ismiyle hakkında soruşturma başlatıldığı, bir kısım evraklar düzenlendikten sonra Antalya Cumhuriyet Başsavclığı Çocuk Suçları Bürosunda ifadesi alındığı sırada isminin ... olarak yerel mahkemece kabul edilerek sanığın TCK.nın 268. maddesi delaletiyle TCK. 267/1. maddesinde düzenlenen iftira suçunu işlediği sabit olup kararın onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.