4. Ceza Dairesi 2017/16067 E. , 2017/14927 K.
"İçtihat Metni"Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ...’in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 29, 125/1-2, 129, 43/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.860,00 Türk lirası ve 600,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair İstanbul 20. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/04/2012 tarihli ve 2011/1170 esas, 2012/660 sayılı kararına yönelik temyiz talebinin hükmedilen adli para cezasının miktarına göre kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçesiyle reddine ilişkin aynı Mahkemenin 07/05/2012 tarihli ve 2011/1170 esas, 2012/660 sayılı ek kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 08.03.2017 gün ve 94660652-105-34-326-2017-KYB sayılı, istemleri, ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/03/2017 günlü ve 2017/16206 sayılı tebliğnamesiyle bozma düşüncesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
14/04/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Yasalarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 2. maddesinde yer alan “bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere sonuç olarak belirlenen üç bin Türk lirası dâhil adlî para cezasına dair mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz” şeklindeki hüküm karşısında, sanık hakkında hapis cezasından çevrilen 1.860,00 Türk lirası ve 600,00 Türk lirası adli para cezalarından ibaret olan mahkûmiyet hükmünün temyiz yeteneği bulunduğu hâlde, sanık müdafii tarafından süresinde yapılan temyiz talebinin, kararın kesin olduğundan bahisle reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır,
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-Olay
Dosya kapsamına göre, Sanık ...’in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 29, 125/1-2, 129, 43/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.860,00 Türk lirası ve 600,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair İstanbul 20. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/04/2012 tarihli ve 2011/1170 esas, 2012/660 sayılı kararına yönelik temyiz talebinin hükmedilen adli para cezasının miktarına göre kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçesiyle reddine ilişkin aynı Mahkemenin 07/05/2012 tarihli ve 2011/1170 esas, 2012/660 sayılı ek kararının, karar tarihi itibariyle sonuç adli para cezalarının hapis cezasından çevrilmiş olması nedeniyle temyize tabi olması nedeniyle yerinde olmadığından kararın kanun yararına bozulması istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
2-Hukuksal Değerlendirme
Dosya kapsamı ve kanun yararına bozma istemi incelenerek birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında tehdit ve hakaret suçlarından açılan dava üzerine mahkemece TCK"nın 106/1-1 ve 125/1. maddelerine göre temel cezanın hapis olarak belirlenmesinden sonra, hapis cezaları 50/1. maddeye göre adli para cezasına çevrilmiş olup, 14/04/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Yasalarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 2. maddesinde yer alan “bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere sonuç olarak belirlenen üç bin Türk lirası dâhil adlî para cezasına dair mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz” hükmü ve karar tarihi olan 12/04/2012 itibariyle hapisten çevrilen 1.860 ve 600 TL adli para cezalarının temyize tabi olduğu halde İstanbul (kapatılan) 20. Sulh Ceza Mahkemesinin 07/05/2012 tarihinde miktar itibariyle kesin olduğundan temyizin reddine dair yazılı şekilde karar vermesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunun anlaşılmasına göre, kanun yararına bozma isteminin yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
3-Sonuç ve Karar
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden İstanbul (kapatılan) 20. Sulh Ceza Mahkemesinin 07/05/2012 tarihli ve 2011/1170 esas, 2012/660 karar sayı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, temyiz incelemesi için Yargıtay ilgili dairesine gönderilmesi hususundaki sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 17/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.