10. Hukuk Dairesi 2020/1095 E. , 2021/2588 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
...
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalı hakkında yapılan tedavi giderlerinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece,bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesi olup, davalının sorumluluğu kusur sorumluluğu ilkesine dayanmaktadır. 506 sayılı Yasanın 26/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılabilir bir eyleminin varlığı halinde işverenin rücu alacağından sorumluluğu olanağı tanınmıştır. Aynı Yasanın 26/2. maddesinde ise, 3. kişinin rücu alacağından sorumluluğu için, kasıt veya kusuruyla iş kazasının oluşumuna etkide bulunma koşulu öngörülmüştür. İşveren veya üçüncü kişiler ile üçüncü kişileri çalıştıranlara rücu olanağı anılan maddede öngörülen sayılı ve sınırlı durumların gerçekleşmesi halinde mümkün olup, 506 sayılı Yasanın 26. maddesine dayalı dava kapsamında, maddedeki sorumluluk hallerinin genişletilmesi veya genel hükümler uyarınca kusursuz sorumluluk yoluna gidilmesine olanak bulunmamakta olduğundan davalıların rücu alacağından sorumluluğu ancak, maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür.
Anılan Yasal düzenleme çerçevesinde kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda alınacak raporda tartışılmalıdır. İşveren yada işverenlerin tamamen kusursuz kabul edilebilmesi için ise, anılan madde gereğince, işyerindeki işçilerin sağlığı ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik her türlü tedbiri alması, uygun çalışma ortamı hazırlaması, araçları noksansız bulundurması, işçileri etkin bir biçimde denetlemesi, gözetlemesi, bütün yükümlülüklerini özenle yerine getirmesi gerekir.
Sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporuyla ulaşılan sonuçlar, rücu davasında; tazminat davasında Kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi ve kesinleşmesi halinde güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir.
Bu tür iş kazalarında kusurun belirlenmesinde, kabul edilen maddi olgular doğrultusunda; tarafların kusur oran ve aidiyetleri işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden alınacak bilirkişi raporu uyarınca saptanmalıdır. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 506 sayılı Kanun"un 26., 4857 sayılı Kanun"un 77., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi ile oluşa uygun kusur raporu alınması gerekir.
Eldeki davada, 17.12.2002 tarihinde davalı işverene ait işyerinde satış elemanı olarak çalışan davalı ... , işyerinin büro olarak kullanılan 2. katında kömür sobasını yakmak için sobaya benzin döktüğü, çakmakla tutuşturduğu kağıdı sobaya atmasıyla alevlenen sobanın kapağını kapatmak istediği, sol elinde bulunan ağzı açık benzin bidonu alev alınca elindeki bidonu odanın içine fırlattığı, o esnada sobanın 4m ilerisinde bulunan lavabonun kapısının yanması üzerine o esnada içeride bulunan sigortalı lavabonun kapısının yanması nedeniyle dışarı çıkamadığı, daha sonra dumandan etkilendiği için dışarı çıktığı ve belden aşağısı tutuşarak yandığı,yaralı olarak kaldırıldığı hastanede vefat ettiği anlaşılmaktadır. Olaya ilişkin ceza mahkemesinde yapılan yargılamada alınan kusur raporunda işyeri sahibi olarak ... ’ün 4/8 oranında, iş kazasının gerçekleşmesine hatalı eylemi ile sebep olan ...’ın 4/8 oranında kusurlu bulunduğu,Mahkemece alınan kusur raporunda ise,davalı işveren şirketin %60, davalı ...’ın %40 kusurlu olduğu,kazalının ise kusurunun olmadığı belirtilmek suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular ışığında mahkemece meydana gelen söz konusu olayla ilgili olarak hak sahipleri tarafından tazminat davasının açılıp açılmadığı, başkaca mevcut rücu dosyası olup olmadığı araştırılıp celp edilmeli, olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden, ilgili dosyalar ve Dairemizin 18.01.2016 tarihli bozma kararı da gözetilerek, kusur oran ve durumlarını ayrıştırarak, somut ve net şekilde ortaya koyan, oluşa uygun nitelikte kusur raporu alınarak, elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 03/03/2021 gününde oybirliği ile karar verildi.