5. Ceza Dairesi 2016/3095 E. , 2018/4617 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli zimmet
HÜKÜM : Nitelikli banka zimmeti suçundan mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanık ... hakkında tayin olunan cezanın miktarına göre koşulları bulunmadığından ve sanık ... müdafiin yasal süreden sonra vaki duruşma isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 318. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin duruşmasız olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
23/06/1999 tarihinde yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanunu"nun yürürlüğünden önce, kamu bankası dışındaki banka çalışanlarının banka parasını mal edinme fiillerinin zimmet suçunu oluşturmayacağı, 4389 sayılı Yasanın 22/11. maddesinin kamu bankaları çalışanlarına ilişkin olduğu nazara alındığında suç tarihinde katılan bankanın niteliğine göre eleştiri öneren düşünceye iştirak edilmemiş, bozma üzerine yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Değişen ve istikrar kazanan Yargıtay uygulamasına göre zimmet kriterleri yönünden 4389 ve 5411 sayılı Yasalar arasında fark bulunmadığı, fiilin nitelikli veya basit zimmet suçundan hangisini oluşturduğunun belirlenmesi amacıyla aşağıda sayılan kriterlerin esas alındığı, buna göre,
Zimmetin, banka içi kayıtların olağan bir denetimi, araştırma ve karşılaştırılması suretiyle kesin bir biçimde ortaya çıkarılabilecek durumda olması halinde basit olarak nitelendirilmesi mümkün olup ayrıca;
Tediye fişleri kullanılarak banka parasının zimmete geçirilmesinde ve sahte imzalar ile kredi talebinde bulunulup bu şekilde kredi tahsis etmek ve kullandırmak fiillerinin, basit ya da nitelikli zimmet suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi bakımından;
Tediye fişleri bulunamamış ya da bulunan tediye fişlerinde mudi imzası yok ise, eylem basit zimmet,
Mudi yanıltılarak veya kandırılarak imzalatılan boş bir tediye fişini kullanıp, mudinin bilgi ve talimatı olmaksızın hesabından para çekerek mal edinilmiş ise eylem nitelikli zimmet,
Tediye fişine mudi yerine sahte imzalar atmak suretiyle gerçekleştirilen işlemler ile ilgili olarak, fişler üzerindeki sahte imzaların ilk bakışta ve basit bir inceleme ile sahteliğinin anlaşılması halinde eylem basit zimmet, sahteciliğin aldatıcılık özelliğinin bulunması halinde ise eylem nitelikli zimmet,
Mudilerin güvene dayalı olarak bıraktıkları boş tediye fişlerinin iradeleri hilafına doldurularak, mudi hesaplarındaki paranın mal edinilmesinin tespiti halinde ise hizmet nedeniyle emniyeti suistimal,
Sahte imzalar ile kredi talebinde bulunulup, mevzuata ve bankacılık kurallarına aykırı biçimde kredi tahsis etmek ve kullandırmak suretiyle gerçekleştirilen işlemler ile ilgili olarak, kredi sözleşmesi ve fişler üzerindeki sahte imzaların ilk bakışta ve basit bir inceleme ile sahteliğinin anlaşılması halinde veya kredi sözleşmesinde kredi komitesi üyelerinin imzalarının tamam olmaması halinde eylem basit zimmet, sahteciliğin aldatıcılık özelliğinin bulunması halinde ise eylemin nitelikli zimmet suçunu oluşturacağı kabul edilmektedir.
Dosya kapsamına göre; Ankara C.Başsavcılığının 15/11/2000 günlü iddianamesiyle, sanıkların uzun süreden beri ..."da ... Bankası görevlisi olarak çalıştıkları, veznedar ..."in ölümünden sonra 1997 yılında kasayı saydıkları, 9.500.000.000 TL açık çıktığı, bu açığı kapatmak için ...AŞ. adına 8.000.000.000 TL ve 1.500.000.000 TL"lik tediye fişlerini düzenleyip, imzalayıp açığı kapattıkları, yapılan son teftiş raporunda, sanıkların, adı geçen bankanın 40.701.893.857 TL parasını zimmetlerine geçirdiklerinin anlaşıldığı iddiasıyla kamu davası açılmış olup, belirtilen miktara ilişkin atıf yapılan ... tarafından düzenlenen 2000/3 nolu raporda; ...AŞ."nin kredi riskinden 24/11/1997 tarihinde yapılan 8.000.000.000 TL"lık tediyenin 14/01/1998 tarihinden sonra kalamozaya işlenmesi nedeniyle 31/12/1997 devre faizinin 780.731.167 TL noksan tahsil edildiği, 31/03/1998 devre faizinin 2.385.972.410 TL, 30/06/1998 devre faizinin ise 1.689.540.280 TL noksan alındığı, sonuç olarak gelirler hesabına borç verilerek tasfiye edilen 9.500.000.000 TL ile buna bağlı olarak ... AŞ."nin devre faizinde oluşan kayıplarından, bu kayıpların 31/08/2000 tarihine kadar gecikme faizlerinden ... ile ..."ün birlikte ve eşit oranda sorumlu oldukları, müşterilerin bilgisi olmadan adlarına açtığı ve kullandığı toplam 22.297.500.000 TL"den ve 31/03/1995 tarihinden itibaren ticari krediler hesabında yapılan usulsüz işlemler nedeniyle oluşan ve müşteri bakiyelerine ilave edilmesi gereken 4.048.150.000 TL"den ve bunlara hesaplanacak gecikme faizlerinden ..."ın sorumlu olduğu belirtilerek zimmete geçirilen meblağlar toplamının 40.701.893.857 TL olduğunun ifade edildiği gözetildiğinde, iddianamedeki anlatıma göre sanık ..."ün sadece... AŞ. adına 24/11/1997 tarihli 8.000.000.000 TL ve 1.500.000.000 TL"lik tediye fişleri ile zimmete geçirme eyleminden, sanık ..."nin ise... AŞ. adına 24/11/1997 tarihli tediye fişleri ile toplam 9.500.000.000 TL ile müşterilerin bilgisi olmadan adlarına açtığı ve kullandığı 22.297.500.000 TL toplamı 31.797.500.000 TL"yi zimmete geçirme eylemlerinden sorumlu tutulabileceği, diğer fiillerin ise zimmet suçunu oluşturmayacağı,
Müfettiş... tarafından düzenlenen rapora göre; alacak çalışması gereken bir hesap olduğu halde 31/12/1998 tarihinde 514.110 hesaba 6.500.000.000 TL, 514.113 hesaba ise 3.000.000.000 TL borç kaydı yapıldığı, işlemin mahiyeti araştırılınca 24/11/1997 tarihinde şube kredi müşterisi ...AŞ."nin riskinden yapılan 8.000.000.000 TL"lik tediye fişi ile 16/01/1998 tarihinde firmanın riskine fiş düzenlenmeden ilave edilen 1.500.000.000 TL"nin 29/06/1998 tarihinde müşteri riskine tahsilat yapılmış gibi alacak verilerek 280.999 aracı-geçici hesaba alındığının, 31/12/1998 tarihinde ise 514 gelirler hesabına borç verilerek 280 hesabın tasfiye edildiği, 24/11/1997 tarihli ... AŞ."nin kredi riskinden yapılan ödemeye ilişkin 1.500.000.000 TL"lik fişin ise aslında 500.000.000 TL"lik bir fiş olduğu ve üzerinde tahrifat yapılmak suretiyle 1.500.000.000 TL haline getirildiği, şube hesaplarının da 500.000.000 TL üzerinden mutabık olduğu, firma risk föyünde de 500.000.000 TL olarak göründüğünün saptandığı, firmadan temin edilen extrelerde 8.000.000.000 TL"nin 15/01/1998 tarihinde 1.500.000.000 TL"nin ise 16/01/1998 tarihinde firma riskine işlendiği, şubede tutulan ticari kredi kalamozasında da sözkonusu tutarların 14/01/1998 tarihinden sonra firma riskine kaydedildiği belirlenmiş ise de; Teftiş Kurulunun 03/10/2000 gün ve 5/145 nolu yazısında da ifade edildiği ve müfettiş ... tarafından düzenlenen raporun ekinde yer alan suretlerden anlaşıldığı üzere 24/11/1997 tarihinde düzenlenen iki adet tediye fişinde arkalarına para dökümlerinin yapılmadığı, firma kaşesi basılmakla birlikte şirketi temsilen imza alınmadığının anlaşılması, adı geçen müfettişçe düzenlenen raporun 8. sayfasında toplam 22.297.500.000 TL olan beş krediye ilişkin olarak düzenlenen sözleşmeler incelendiğinde ..."ın imzası dışındaki yetkili imzaların uydurma olduğunun, yine müşteri imzalarının da ilgililerin gerçek imzalarına hiç benzemediğinin saptandığının ifade edilmesi, 13/12/2005 tarihli bankacılardan oluşan bilirkişi kurulu raporunda zimmetin daire içi kayıtların normal teftişi sırasında müfettiş tarafından tespit edildiği, geçici hesap tetkiki gibi basit bir incelemeyle ortaya çıktığı, fiillerin banka dışı araştırmayı gerektirecek boyutta işlenmediği, banka içi kayıtların normal denetimi sırasında ortaya çıkarılmış olduğunun mütalaa edilmesi karşısında, yukarıda anılan hususlar nazara alınarak, adlarına kredi alınan mudilere ilişkin daha önce alınmış kartonet imzalarının dosya içerisinde bulunmadığı da gözetildiğinde sanıkların eylemlerinin suç tarihine göre ne şekilde daire dışı araştırmayı gerektiren aldatıcılık yeteneği bulunduğu, ne suretle nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu karar yerinde denetime imkan verecek biçimde gerekçeleriyle gösterilmeden yazılı şekilde nitelikli zimmet suçundan hükümler kurulması,
Kabule göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08/06/2010 gün ve 2010/11-98 Esas, 2010/143 sayılı Kararında vurgulandığı üzere; zincirleme suç, 765 sayılı Yasanın 80. maddesinde; “Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün bir kaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır” şeklinde düzenlenmişken, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesinin konumuza ilişkin ilk cümlesinde; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir” biçiminde düzenlenmiştir. 765 sayılı TCK’da yer alan “muhtelif zamanlarda vaki olsa bile” ifadesi karşısında, aynı suç işleme kararı altında birden fazla suçun aynı zamanda işlenmesi durumunda diğer koşulların da varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi olanaklı ise de, 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesinin açıklığı karşısında zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için suçların farklı zamanlarda işlenmesi gerekmekte olup, sadece ...AŞ. adına 24/11/1997 tarihli 8.000.000.000 TL ve 1.500.000.000 TL"lik tediye fişleri ile zimmete geçirme eylemi nedeniyle sorumlu tutulabilecek sanık ... hakkında 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 01/11/2005 günü, 5237 sayılı TCK"nın ise 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle zincirleme suç koşulları oluşmayacağından teselsül nedeniyle artırım yapılamayacağı gözetilmeden sanık hakkında fazla ceza tayini,
Sanık ... yönünden suç tarihinin son kredinin çekildiği 31/03/2000 olduğu gözetilmeden karar başlığında hatalı gösterilmiş olması,
Zimmete konu miktar ödenmiş olduğundan, uygulama yapılan 4389 sayılı Kanunun 22/3. maddesi uyarınca sadece hapis cezasına hükmolunacağı gözetilmeden hapis cezasının yanında gereken indirimler de yapılmadan ayrıca adli para cezasına da hükmolunması,
26/03/2002 tarihli hükümdeki uygulandığı şekilde her bir sanığın sadece zimmete geçirdiği miktarla sorumlu olacağı nazara alınmadan her iki sanığın toplam zimmetten sorumlu tutulması suretiyle hesap hatası da yapılarak 95.392,50 TL yerine yazılı şekilde para cezası tayini,
4389 sayılı Yasanın 22/3. maddesi uyarınca hüküm kurulmasına göre; sanığın 765 sayılı TCK"nın 31. maddesi uyarınca ömür boyu kamu hizmetlerinden yasaklanmasına ve 765 sayılı TCK"nın 33. maddesi gereğince, Türk Medeni Kanununun 471. maddesi de gözetilerek, hapis halinin devamı süresince yasal kısıtlılık altında bulundurulmasına hükmolunması gerekirken, "TCK"nın 31. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, 765 sayılı TCK"nın 219/son maddesi uyarınca müebbeten memuriyetten yoksun bırakılmalarına, TCK"nın 33. maddesi uyarınca ceza müddetince yasal kısıtlılık altında bulundurulmalarına," karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 21/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.