20. Hukuk Dairesi 2017/6815 E. , 2019/7207 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 29.05.2013 havale tarihli dava dilekçesi ile ... parsel sayılı 2160 m2 yüzölçümlü taşınmazın, Orman Yönetimi tarafından açılan ve 11.04.2006 tarihinde kesinleşen ..... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/1168 E. - 2005/1444 K. sayılı kararı ile tapu kaydının iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verildiğini, Türk Medenî Kanununun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000,00.-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra 07.01.2014 tarihli dilekçe ile dava değerini 51.613,00.-TL olarak ıslah etmiş, arttırılan bedele de dava tarihinden itibaren faiz yükletilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının tapudaki 1062/2160 hissesine karşılık olan 51.613,00.-TL"nin 10.000,00.-TL"sinin dava tarihinden itibaren; 41.613,00.-TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 06.06.2016 gün ve 2015/2470 E. - 2016/6310 K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamında “Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Ancak, ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre harç tamamlanmalı; değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır. Bu kanuni düzenleme gereğince ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2013 gün ve 2013/21-445 E. - 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 10.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 07.01.2014 tarihli dilekçe ile 51.613,00.-TL’ye arttırmış ise de ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece, ıslah harcını tamamlamak üzere davacıya süre ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş, davacı tarafça ıslah harcı tamamlanmış ve yargılama sonucunda davanın kabulü ile davacının tapuda 1062/2160 hissesine karşılık olarak hesaplanan toplam 51.613,00.-TL"nin 10.000,00.-TL"sinin dava tarihi olan 29.05.2013 tarihinden itibaren, bakiye 41.613,00.-TL"nin ıslah harcını tamamlama tarihi olan 07.11.2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı).
Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davalarının kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle taşınmazın değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararın karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacının zararı,....Mahkemesinin 2004/1168 E. - 2005/1444 K. sayılı kararının kesinleştiği 11.04.2006 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarih itibariyle taşınmazın niteliği ile değerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Ne var ki; hükme dayanak yapılan ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, çekişmeli taşınmazın arazi niteliğinde bulunduğu belirtilerek zirai gelir yöntemiyle 2012 yılındaki değeri belirlenmiştir.
Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece 2012 yılı resmi rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı vekili, 07.01.2014 havale tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiş, toplam 51.613,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, bozmadan önce davanın kabulü ile davacının tapudaki hissesine karşılık olan 51.613,00.-TL"nin 10.000,00.-TL"sinin dava tarihinden itibaren; 41.613,00.-TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, bu hüküm davalı ... vekilince temyiz edilmiş, Dairemizce ıslah harcının yatırılmamış olması nedeniyle bozulmuştur. Davacı vekilince ıslah harcı 07.11.2016 tarihinde yatırılmış, mahkemece bu kez davacının tapudaki hissesine karşılık olarak hesaplanan toplam 51.613,00.-TL"nin 10.000,00.-TL"sinin dava tarihi olan 29.05.2013 tarihinden itibaren, bakiye 41.613,00.-TL"nin ıslah harcını tamamlama tarihi olan 07.11.2016 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176. ve devam eden maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Islah, ıslah dilekçesinin verildiği tarihte yapılmıştır. Bu nedenle ıslah harcının yatırıldığı tarih itibarıyla zamanaşımının gerçekleştiğine ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Davacı ıslah dilekçesi ile toplam miktar için dava tarihinden itibaren faize karar verilmesini talep etmiş ise de mahkemece verilen ilk hüküm davacı tarafça temyiz edilmediğinden ıslah edilen kısım için ıslah dilekçesinin verildiği tarih olan 07.01.2014 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken ıslah harcının yatırıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Çekişmeli taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmi verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişiler vasıtasıyla keşif yapılarak, çekişmeli taşınmazın sulu-kuru olup olmadığı, yerleşim alanına uzaklığı, iklim şartları, toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle değerlendirme tarihi olan tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihteki gerçek değerinin hesaplattırılması, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak bu şekilde tapusu iptal edilen davacının payı gözetilerek 11.04.2006 tarihindeki gerçek zararının saptanması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi raporuna dayalı verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/12/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.