12. Ceza Dairesi 2019/13340 E. , 2020/807 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği
Meçhul şahıs hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 09/10/2018 tarihli ve 2017/47802 sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile olay hakkında suç yokluğu sebebiyle Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen bila tarih ve 2017/47802 soruşturma, 2018/26573 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Kayseri 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 07/01/2019 tarihli ve 2018/6026 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut olayda, 1946 doğumlu müteveffanın Almanya"da çalışıp emekli olduktan sonra Türkiye"ye geri geldiği, çocukları olan müştekilerin ise Almanya"da ikamet etmeye devam ettikleri sırada müteveffanın 2012 yılında kendisinden 19 yaş küçük ... ile evlilik yaptığı, bu kez üçüncü evliliğini yapan Hava"nın ilk evliliğinden Yusuf Şimşek isimli oğlunun bulunduğu, müştekilerin aşamalardaki beyanlarında, Hava ile oğlu"nun sistematik şekilde babalarının gelir ve kazançlarını üzerine geçirdikleri, öyle ki Hava"nın bir villa ile bir evi, Yusuf"un ise bir arsayı babaları üzerinden tapuda adlarına kayıt ve tescil ettirdiklerini, aynı zamanda ölüme yakın bir zamanda babaları adına bankada bulunan 90.000,00 EURO paranın eksiltilmiş olduğunu, anne Hava ile oğlu Yusuf"un bu malları alabilecek, anılan paraları kazanabilecek bir gelirleri olmadığını, babaları ile görüşmelerine izin vermediklerini, fiilen oturulan adres ile mernis adresinin kasten farklı olduğunu, bu şekilde bir amaç dahilinde hareket eden şahısların bilinçli veya ihmali bir hareket ile ölüme sebebiyet vermiş olabileceklerini iddia etikleri ve yapılan soruşturma neticesinde, Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtias Kurulunun 16/07/2018 tarihli kararına göre ölümün kalp damar hastalığı ve gelişen komplikasyonlar nedeniyle meydana geldiği, dolayısıyla doğal ölüm olduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar verildiği anlaşılmakla; müteveffanın tüm hastane kayıtlarının dosya içerisine alınmasından sonra, kullanmakta olduğu insülin ilacının kullandırılmaması ihtimali olduğundan, kan şeker düşüklüğünden ölüm meydana gelip gelmediği hususunda Adli Tıp raporunda bir belirleme yapılmadığı da gözetilerek, bu hususta yeniden rapor alınması, Hava ile Yusuf"un üzerilerine kayıtlı mal ve paraların da tespiti ile iddia hususunda makul şüphe bulunması durumunda şüpheli sıfatı ile ifadelerinin alınması, ölenin kardeşi ..."un ve gereğinde diğer tanıkların bilgisine başvurulması, müteveffanın ölümünde kötü yaşam ve yeterli sağlık hizmeti alamamasının veya insülin iğnesinin yapılmaması gibi ihmali davranışların bulunup bulunmadığı ve bu duruma eşi Hava ile eşinin ilk evliliğinden olma oğlu Yusuf"un sebebiyet verip vermediği hususunda kapsamlı bir araştırma yapılması, diğer yandan ölümün meydana geldiği sırada acil servis numarasını arayarak durumu bildiren Yusuf"un, telefondaki talimatlara uygun hareket edip etmediğinin ve ölümünde ihmali bir davranışı bulunup bulunmadığının araştırılması ile oluşacak sonuca göre hukuki durumun takdir ve tayin edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karara karşı yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 12/11/2019 gün ve 94660652-105-38-12520-2019-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Meydana gelen ölüm olayı açısından dosya kapsamındaki iddiaların ve kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki talebin, TCK"nın 83. maddesinde düzenlenen kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçuna ilişkin olduğu, ihbarname tarihinde yürürlükte bulunan Yargıtay Kanununun 14. maddesindeki; "Ceza dairelerinde: a) Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır, b) Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir" ve “Temyiz davasına bakmakla görevli olan daire, Yargıtayın ilk derece mahkemesi olarak bakmakla görevli olduğu davalar ile olağanüstü kanun yollarına ilişkin davalara bakmakla da görevlidir” hükmüne göre, ihbarname tarihi itibariyle esas alınması gereken ve Yargıtay Kanununun 14. maddesi uyarınca hazırlanan 30.01.2019 gün ve 2019/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul kararı gereğince temyize konu hükmün incelenmesi Yargıtay 1. Ceza Dairesi"ne ait bulunduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE; dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine; 21/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.