17. Hukuk Dairesi 2011/8781 E. , 2012/357 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istihkak iddiasının reddi davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı (Alacaklı) vekili, müvekkili tarafından borçlular aleyhine yapılan takiplerde, Demirci İcra Müdürlüğünün 2009/68, 2009/69 ve 2009/313 Tal. sayılı dosyalarından uygulanan 22.12.2009 tarihli haciz işleminde, 3.kişi tarafından istihkak iddiasında bulunulduğunu, haciz uygulanan marketin borçlular tarafından birlikte işletildiğini ve borcun doğumundan sonra 3.kişiye devredildiğini ileri sürerek, 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı 3.kişi vekili, davalı borçlu ..."un haciz uygulanan adreste hiçbir zaman kiracı olarak bulunmadığından 2009/68 ve 2009/69 Tal.sayılı dosyalardan haciz uygulanmasının yasal dayanağı bulunmadığını, diğer borçlu ..."ın ise aynı adreste müvekkilinden önce kiracı olarak market işleten kişi olduğunu ve işyerini boşaltıp başka adrese taşındığını, ticareti terketmediğini, sadece, işyerini boşaltırken dükkanın mülkiyet sahibi olan Ziraat Odası Başkanlığı"na olan kira vs.borçları nedeniyle, borcuna karşılık olarak bazı mal ve demirbaşları bıraktığını, müvekkilinin de bu işyerini kiralarken borçlu ..."in bıraktığı malların bedelini Ziraat Odası Başkanlığı"na ödeyerek satın aldığını, borçludan devir alma ve muvazaa bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; haciz uygulanan işyerinin borçlu ... tarafından işletilmekte iken davalı 3.kişiye devredildiği, taraflar arasında önceden herhangi bir tanışıklık olmaması nedeniyle muvazaalı bir devirden söz edilemeyeceği, İİK.nun 44.maddesi koşulları borçlu tarafından yerine getirilmemiş ise de söz konusu düzenlemenin ticareti tamamen terk eden tacirlerle ilgili olduğu, oysa, borçlunun işyerini başka adrese taşıdığı, takip konusu borcun da ticari işletmeden kaynaklandığı yönünde delil bulunmadığından olayda Borçlar Kanunu"nun 179.maddesinin uygulanma imkanının olmadığı ve borçlu ..."in de işyeri ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı alacaklının İİK’nun 99.maddesine dayalı olarak açtığı 3.kişinin istihkak iddiasının reddi istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınır mallar 22.12.2009 tarihinde borçlunun daha önce 3.kişi ile aynı konuda ticari faaliyette bulunduğu adresinde haczedilmiştir. Haciz sırasında hazır bulunan davalı 3.kişinin eşi önce işyerinin borçludan devir alındığını ifade etmiş, sonra işyerinin devralınmadığını, boş olarak kiralandığını belirtmiştir. Davalı borçlu ..."un her ne kadar kayıtlar üzerinde haciz yapılan yerle bir bağlantısı görünmüyor ise de, Demirci İcra Müdürlüğünün 2009/68 ve 69 Tal.sayılı dosyalarından 09.4.2009 tarihinde yapılan haciz işlemleri sırasında borçlu ..."in de aynı yerde diğer borçlu ile birlikte ticari faaliyette bulunduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, davalı 3.kişi takip konusu borçların doğum tarihinden sonra, daha önce borçluya ait olan demirbaş ve mallarla aynı adreste ve borçlu ile aynı konuda ticari faaliyete başlamıştır.
Bu durumda, İİK.nun 97/a maddesinin birinci fıkrasının 2.cümlesi gereğince, haczedilen taşınır malları borçlular ile 3.kişinin birlikte elde bulundurduklarının ve İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir.Bu yasal karinenin aksinin davalı 3.kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gerekir. Davalı 3.kişi tarafından ibraz edilen faturalar ile 3.kişinin işe başlama tarihinden sonraki tarihte düzenlendiği anlaşılan kira sözleşmesinin, borcun doğumundan sonraki tarihi taşıması ve her zaman temini mümkün belgelerden olması nedeniyle, yasal mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı kabul edilmelidir.
Buna göre, davalı borçlular ile davalı 3.kişi arasında alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik danışıklı işyeri devri niteliğinde işlemler yapıldığı, yapılan bu işlemlerin alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Kaldı ki, bir an için devir işleminin danışıklı olmadığı düşünülse dahi, borçlular ile 3.kişi arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan, İİK’nun 44. ve Borçlar Kanununun 179.maddelerinin uygulanması gerektiği açıkça ortadadır. Yargılama sırasında, anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat da edilmemiştir.
O halde, mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davanın kabulü ile davalı 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar vermek gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı (alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 23.1.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.