22. Hukuk Dairesi 2018/15750 E. , 2019/7294 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: İTİRAZIN İPTALİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi ve davalı vekilinin duruşma talep etmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 12/02/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı ... ile davacı vekili Avukat ... ve karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı asil ve taraflar avukatlarının sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi ve cezai şart hukuki sorunu ile ilgili içtihadı birleştirme görüşmesinin neticelenmesi bekletici mesele yapıldı. İçtihadı birleştirme görüşmesinin neticelenmesi üzerine dosya tekrar ele alınarak incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, asıl dava ve birleşen davalarda, müvekkilinin davalıya ait hastane işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haklı bir sebep olmadan feshedildiğini, işlemiş faizleriyle birlikte kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, ücret alacakları ve sözleşmede belirlenen cezai şart alacağının tahsili için işveren aleyhine icra takipleri yapıldığını, takiplerin haksız itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, icra takiplerine vaki itirazların iptali ile takiplerin devamına karar verilmesini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle asıl davanın kısmen kabulüne, ücret alacağı ile ilgili birleşen davanın kısmen kabulüne ve cezai şart alacağına yönelik birleşen davanın ise reddine dair verilen karar, Dairemizin 29/11/2016 tarihli ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde, yazılı gerekçeyle, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre ve özellikle ciroya bağlı ücret hesaplaması yönünden, davalı tarafın kdv beyannamelerinde gösterilen matrahların ilgilisinden tahsil edilmediğini usulünce kanıtlayamadığı ve dolayısıyla bu beyannamelerin esas alınarak sonuca gidilmesinin dosya içeriğine uygun olduğu dikkate alınarak, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, ücret alacağı ile ilgili birleşen dava yönünden; bozmadan önce hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacıya ödenmiş toplam tutarın 427.863,90 TL olduğu belirlenerek, bu tutar mahsup edilmiştir. Bozmadan sonra hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, bu kez davacıya ödenmiş toplam tutarın 421.864,10 TL olduğu esas alınarak mahsup uygulanmıştır.Mahkemece bozmadan sonraki hükmün gerekçesinde (gerekçeli kararın 11. sayfasında) davacıya ödenmiş tutarın 427.863,90 TL olduğu açıklanmıştır. Ne var ki, hüküm fıkrasına bakıldığında, 421.864,10 TL’nin mahsup edilmek suretiyle bulunan bakiyeye hükmedildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahsup edilecek tutar yönünden, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması hatalıdır.
3-Mahkemece uyulmasına karar verilen 29/11/2016 tarihli bozma ilamında, ücret alacağı ile ilgili birleşen dava yönünden; geçmiş gün faizi hesaplaması açısından, 12/02/2008 tarihli iş sözleşmesinin “6.3” maddesinde yer alan, “her ayın ilk haftası içinde” şeklinde gösterilen ödeme zamanının açık vade sayılmamasının hatalı olduğu belirtilmiştir. Bozmaya uyulmasına rağmen, Mahkemece söz konusu bozma sebebinin dikkate alınmaması hatalıdır.
4-Cezai şart alacağı ile ilgili birleşen dava yönünden; iş sözleşmesinde yazılı cezai şart miktarı 200.000 ... ’dur. Bozma ilamında öncelikle cezai şart miktarının üst sınırının, davacının iş güvencesi kapsamında olsaydı, hüküm altına alınabilecek işe başlatmama tazminatı miktarı olduğu belirtilmiş; devamında olaya uygulanacak 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 161/son maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği de açıklanmıştır. Mahkemece bozmadan sonraki hükümde, üst sınırın brüt 143.095,44 TL olduğu esas alınarak, bu tutar üzerinden itirazın iptaline karar verilmiş ise de, üst sınır belirlendikten sonra 818 sayılı Kanun’un 161/son maddesi gereğince bir indirim uygulanmaması hatalı olmuştur.Diğer taraftan, cezai şart alacağının iş sözleşmesinde ... cinsinden kararlaştırıldığı, icra takibinde de talep edilen alacağın 200.000 ... gösterilerek fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsil talebinde bulunulduğu sabittir. Bu halde, Mahkemece “Türk Lirası” üzerinden itirazın iptaliyle takibin devamına karar verilmesi hatalıdır.
Anılan sebeplerle, üst sınır belirlemesinin ardından indirim uygulanmalı ve ulaşılacak sonuç Avro’ya çevrilmeli, bulunacak ... para birimi üzerinden tutar için itirazın iptaliyle, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden takibin devamına karar verilmelidir. Ayrıca, gerek üst sınır tespiti gerekse de indirim sebepli olmak üzere reddedilen kısım için karşı taraf lehine vekalet ücreti tayin edilmemelidir.Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 02/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.