Esas No: 2020/6445
Karar No: 2021/3677
Karar Tarihi: 29.06.2021
Danıştay 10. Daire 2020/6445 Esas 2021/3677 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/6445
Karar No : 2021/3677
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- Kendi adına asaleten ... adına
velayeten ...
2- ...
3- ...
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
2- ... Bakanlığı
VEKİLİ : ...
İSTEMİN_KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dava; davacıların kızı ve kız kardeşleri olan ... 'in 30/10/2009 tarihinde kaybolması neticesinde başlatılan adli soruşturma sürecinin etkin yürütülmediği, faili meçhul kalmaya devam ettiği, ölüm sebebinin tespit edilemediği, olayın aydınlatılmaması nedeniyle yaşadıkları acı ve üzüntü sebebiyle baba ... için 500.000,00 TL, anne ... için 500.000,00 TL, kardeşi ... için 250.000,00 TL, kardeşi ... için 250.000,00 TL'den olmak üzere toplam 1.500.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden müştereken ve müteselsilen tazmini istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararla; 30/10/2009 tarihinde kaybolan ve 12/11/2009 tarihinde ölü bulunan ...'in ölüm nedenin tespit edilemediği, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Yalova Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine yazdığı 25/12/2012 tarihli yazı ile "yapılan soruşturma neticesinde fail/faillerin açık kimliğinin tespit edilememesi nedeni ile şüpheli/şüphelilerin açık kimlik ve adreslerinin tespit edilmesi için araştırma yapılarak üç ayda bir bilgi verilmesinin" istenilmesine ilişkin yazı gereğinin üç ayda bir yerine getirilmediği ve yine soruşturma dosyasında 30/09/2014 tarihinden sonra her hangi bir işlem yapılmadığının görüldüğü, bu durumda; 12/11/2009 tarihinde ölü bulunan davacıların yakını ...'in öldürülmesi ile sonuçlanan olayda faillerin bulunamadığı gibi ölüm sebebinin belirlenemediği, soruşturmanın Avrupa İnsan Haklarının Mahkemesinin içtihatları doğrultusunda yeterince etkin yapılmadığı, yakını öldürülen davacıların faillerin ve ölüm nedenin bulunması yolundaki haklı beklentilerinin davalı idareler tarafından yerine getirilmediği ve yine soruşturmada 30/09/2014 tarihinden sonra bir işlem yapılmadığının sabit olması nedeniyle davalı idarelerin hizmet kusurlarının bulunduğu sonucuna varıldığı, ceza soruşturmasının etkin yürütülmemesi ve davacıların kızları ve kardeşlerini kaybetmeleri nedeniyle ağır bir şekilde manevi elem ve ızdıraba maruz kaldıkları bu nedenle manevi tazminat verilmesi koşullarının oluşturulduğu anlaşılmakta olup anne ve babanın her biri için 50.000,00 TL, kardeşlerin her biri için 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarelerce davacılara müştereken ve müteselsilen ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu ... İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, hükmedilen tazminat tutarlarının düşük olduğu; davalı Adalet Bakanlığı tarafından, idare mahkemesi kararının aksine 30/09/2014 tarihinden sonra ...'in ölümüyle ilgili olarak yapılan araştırmalar sonucunda 15/11/2014, 22/03/2015, 28/01/2016, 15/012016, 15/01/2017, 15/01/2018 ve 25/07/2019 tarihli yazılar ile faillerin tespit edilmediğinin bildirildiği, olayda idarelerinin kusuru olmadığı; davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, davanın süresinde açılmadığı, olayda idarelerine atfedilebilecek bir kusur olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından davacıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Davacıların temyiz isteminin reddi, davalı idarelerin temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, davacıların kızı ve kız kardeşleri olan ...'in 30/10/2009 tarihinde kaybolması neticesinde başlatılan adli soruşturma sürecinin etkin yürütülmediği, faili meçhul kalmaya devam ettiği, ölüm sebebinin tespit edilemediği, olayın aydınlatılmaması nedeniyle yaşadıkları acı ve üzüntü sebebiyle baba ... için 500.000,00 TL, anne ... için 500.000,00 TL, kardeşi ... için 250.000,00 TL, kardeşi ... için 250.000,00 TL'den olmak üzere toplam 1.500.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu ifade edilmiş, 2577 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanların idareye karşı tam yargı davası açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacıların kızı ve kız kardeşleri olan ...'in 30/10/2009 tarihinde kaybolduğu ve 12/11/2009 tarihinde ölü olarak bulunduğu, maktülenin cesedinin Yalova İli, ... Mahallesinde bulunan mezarlığın altında bulunan çalılar arasında, cesedin yanında içerisinde ne olduğu belli olmayan beyaz renkte sıvı bulunan 1 adet pet şişe 1 adet yeşil saplı falçata ve üzerinde Lantox SP 90 yazılı üst tarafından kesilmiş içi boş ilaç paketi ile birlikte bir adet kahve renkli bayan kol çantasının bulunduğu halde, yapılan ihbar üzerine polis memurlarınca bulunması üzerine Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca ... sayılı soruşturma numarası verilerek soruşturma başlatıldığı, maktülenin kesin ölüm sebebinin tespiti için cesedin Bursa Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesine karar verilmesi üzerine ... tarih ve ... sayılı raporun hazırlandığı, anılan raporda "kişinin ölümü sırasında alkollü olmadığının ve vücudunda toksik bir madde ile uyuşturucuya rastlanmadığı, kişide rastlanan doku defektlerinin (deliklerin) hayvanlarca oluşturulmasının mümkün olduğu, bu defekt alanı dışında kalan vücut kısımlarında kesici-delici alet yarasına rastlanılmadığı, göğüs kısmındaki defektten göğüs boşluğuna giren her hangi bir kesici-delici alet yarasına rastlanmadığı, sol üst ekstremitede(kol) defekt nedeniyle bu değerlendirilmenin yapılamadığı, ölümü üzerine etkili harici travmatik (çarpma, vurma, darbe) her hangi bir nedenin tespit edilmediği, kişinin hamile olmadığı, cinsel ilişkiye girdiğini gösterir makraskopik ve mikroskopik bir bulgu elde edilmediği, ..., çürüme nedeniyle histopatolojik (doku incelemesi) incelemenin yapılamadığı ve kesin ölüm nedeninin tespit edilemediği, tüm adli tahkikat evrakının da gönderilerek İstanbul Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas Kurulundan görüş alınmasının uygun olacağı" görüşlerine yer verildiği, şikayetçinin kızı olan mağdurenin ... isimli kişi tarafından kaçırıldığını ve alıkonulduğunu belirterek şikayetçi olduğu, soruşturma sırasında mağdurenin 12/11/2009 tarihinde Yalova-Bursa karayolu kenarındaki mezarlık altında çalılık içerisinde cesedinin bulunduğu, her iki soruşturma evrakının aynı olması nedeniyle ... sayılı soruşturma dosyasının kaydının kapatılmasına, asıl kayıt olan ... soruşturma numaralı evrak üzerinden devam edilmesine ilişkin Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 19/11/2009 tarih, ... soruşturma ve ... birleştirme numarası ile karar verildiği, 18/11/2009 tarihli yazı ile maktulenin çizmeleri, pet şişe, toprak numuneleri, karton kutu ve poşetler üzerinde uyuştucu madde analizi ve toprak karşılaştırmasının yapılmasının istenilmesi üzerine, DNA analizine ilişkin olarak Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü Biyoloji İnceleme Şube Müdürlüğünce yapılan inceleme neticesinde 18/01/2010 tarihli ekspertiz raporunun düzenlendiği, söz konusu raporda, ..., ... nolu bulgu üzerinde (maktülenin iç çamaşırı) bulunan vücut sıvısı örneğinin meni örneği olmadığı, ... nolu bulgu üzerinde (maktülenin pantolonu) vücut sıvısı olabilecek şüpheli lekenin meni olmadığı, ..., ... nolu bulgu üzerinde bulunan vücut sıvısı örneğinin maktüle ...'den alındığı belirtilen kan örneği ile genotipik (gen yapı aynı olan) olarak uyumlu olduğu" görüşlerine yer verildiği, uyuşturucu madde analizi ve toprak karşılaştırmasına ilişkin olarak Ankara Kriminal Polis Laboratuvarıı Müdürlüğü Kimyasal İnceleme Şube Müdürlüğünce 04/03/2010 tarihli uzmanlık raprunun düzenlendiği, söz konusu raporda; "A)- 17, 18, 19 ile numaralandırılan toprak numuneleri ile 10 ve 12 ile numaralandırılan bir çift çizme üzerinden alınan toprak numunelerinin farklı fiziksel ve kimyasal yapıda oldukları, B)-16 ile numaralandırılan pet şişe içerisindeki sıvı madde ile 22 ile numaralandırılan poşet içerisindeki beyaz renkli maddenin "methomyl" aktif maddesini içerdiği, C)- 20 ile numaralandırılan karton kutu ve 21 ile numaralandırılan poşet üzerinde "methomyl" aktif maddesi kalıntılarının bulunduğunun belirlendiği, "methomyl"'ün haşare-böcek öldürücü olarak kullanılan bir madde olup, fareler için verilen ağızdan alındığında öldürücü dozun 17 mg/kg olduğu" görüşlerine yer verildiği, soruşturma kapsamında kasten adam öldürme suçundan şüpheli ... isimli şahsın ifadesinin 10/02/2010 tarihinde alındığı, 22/03/2010 tarihli yazılı ile Bursa Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı raporunda maktulenin kesin ölüm sebebinin cesedin çürüme nedeniyle Histo Patolojik incelemenin yapılamadığının ve kesin ölüm nedeninin tespit edilemediğinin tüm adli tahkikat evraklarının da gönderilerek kişinin kesin ölüm sebebi hakkında İstanbul Adi Tıp Kurumunun ilgili ihtisas Kurulundan görüş alınmasının uygun olacağının bildirir kanaat raporu şeklinde görüş bildirildiğinin anlaşılması nedeniyle, maktulenin kesin ölüm sebebinin belirlenmesinin istenilmesi üzerine Adli Tıp Kurumu 1.İhtisas Kurulunca 14/04/2010 tarihli raporun düzenlendiği, raporda ; "1-Kimya İhtisas Dairesinin raporuna göre; kanda alkol(etanol) tespit edilmediği, kanda ve idrarda sistematik yöntemlerle aranılan organ parçalarında sistematik yöntemlerle aranılan uyutucu uyuşturuculardan hiç birinin bulunmadığı, mide muhtevası ve iç organ parçalarında sistematik toksiyolojik yöntemlerle aranılan maddelerden hiç birinin tespit edilmediği, 2-Kişide saptanan doku defektlerinin postmortem hayvanlarca oluşturulmuş nitelikte olduğu, 3-Mevcut verilerle ölüm sebebini tespit edilmediğine karar verildiği" şeklinde görüş bildirildiği, maktulenin ölümüne ilişkin yapılan araştırma neticesinde şüpheli ...'nın müsnet suçu işlediği hususunda hakkında kamu davasının açılmasını haklı gösterecek hiç bir delil bulunmadığı gibi maktülenin kasten öldürüldüğü hususunda ciddi ve inandırıcı hiç bir delilin bulunmadığı, şüpheli hakkında müsnet suçtan delil yokluğu sebebiyle CMK'nın 172. ve devamı maddeleri gereğince soruşturmaya yer olmadığına, maktülenin ölümünün doğal sebeplerden meydana gelmesi nedeniyle ortada her hangi bir suç veya suçlunun bulunmaması nedeniyle olayla ilgili olarak tahkik ve takibata yer olmadığına ... tarih ve ... sayılı kararı ile karar verildiği, anılan karara yapılan itiraz üzerine, ... Ağır Ceza Mahkemesi tarafından şahsın ölüm sebebi vesair hususlar hakkında rapor alınmasına karar verilmesi üzerine Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı raporunun düzenlendiği, bu raporda "1-Kimya İhtisas Dairesi'nin raporuna göre; kanda alkol(etanol) tespit edilmediği, kanda ve idrarda sistematik yöntemlerle aranılan uyutucu uyuşturuculardan hiç birinin bulunmadığı, mide muhtevası ve iç organ parçalarında sistematik toksiyolojik yöntemlerle aranılan maddelerden hiç birinin tespit edilemediği, 2-Kişide saptanan doku defektlerinin postmortem hayvanlarca oluşturulmuş nitelikte oldukları, 3-Mevcut verilerle ölüm sebebinin tespit edilemediği" görüşlerine yer verildiği, devamında ... tarih ve ... sayılı değişik iş kararıyla "Ölen ...'in ölü olarak bulunduğu yerde hemen yanında lantox SP 90 yazılı fare zehiri içeren ilaç bulunmuş olmasına rağmen ölenin kanında her hangi bir toksikolojik madde bulunmaması ayrıca Ankara Kriminal Polis Labaratuvarı Müdürlüğünün ... tarih ve kim-... sayılı uzmanlık raporunda, olay yerinden üç değişik bölgeden alındığı belirtilen 17,18 ve 19 ile numaralandırılan toprak numuneleri ile 10 ve 12 ile numaralandırılan maktuleden alındığı belirtilen bir çift siyah renkli çizme üzerinden alınan toprak numunelerinin farklı fiziksel ve kimyasal yapıda oldukları tespit edildiğinden ayrıca ölenin amcası ...'ye ait ... numaralı köy muhtarı ...'ye ait ... numaralı telefonların Aydın Nazilli'de bulunan ankesörlü telefondan aranarak ...'nin kızını kaçırıp sonra öldürüp gömdükleri ile ilgili konuşmalar yapılması karşısında tüm bu veriler birlikte incelendiğinde ölümün doğal yollardan gerçekleşmemiş olabileceği, maktülün başka yerde öldükten yada öldürüldükten sonra bulunmuş olduğu yere getirilmiş olabileceği, ölenin telefon kayıtlarının arama kayıtlarının sinyal aldığı baz istasyonlarının değerlendirilmesi gerekeceği, ölenin daha önce problemli boşanma ile sonuçlanan evlilik yaşaması şüpheli ile görüşmelerinin bulunması, meydana gelen neticenin ağırlığı nazara alınarak, itirazın kabulüne, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına, soruşturmaya devam edilmesine" karar verildiği, bu karar üzerine soruşturmanın Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ... sayılı soruşturma dosyası üzerinden yürütüldüğü, soruşturma kapsamında, 30/08/2009 ile 30/11/2009 tarihleri arasında şüpheli ... , maktüle ... , ..., ..., ..., ..., ...'nın kullandığı GSM numaraları ile ...ı'nın kullandığı sabit hatları arayan ve telefonlar tarafından aranan numaraları, telefonların arama yaptığı sırada kullandığı baz istasyonlarını, bu telefonları arayan numaraların arama yaptığı sırada kullandıkları baz istasyonlarını gösterir dökümlerin çıkartılması ve açık abone yada abonelerinin açık kimlik ve adres bilgileri ile ... sabit hat numarasını arayan numaraların tespit edilmesinin istenilmesi üzerine ilgili kurumlardan cevapların verildiği, maktüleye ait cesedin bulunduğu suç mahallinde yapılan araştırmada, kullanmış olduğu 1 adet gri renkli NOKIA 6070 marka, ... İMEİ nolu cep telefonu ve cep telefonu içerisinde takılı vaziyette ... GSM numaralı hazır kartın bulunması üzerine anılan GSM numarasına, 29/09/2009 ile 12/11/2009 tarihleri arasında gönderilen ve bu numaradan gönderilmiş olan, telefon sim kartında kayıtlı veya kayıtlı olamayan(silinmiş) tüm mesajların yazılı hale getirilmesinin Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Ses Görüntü Data Şube Müdürlüğü'nden istenilmesi üzerine 20/02/2012 tarihli ayrıntılı mesaj dökümlerinin çıkartıldığı, maktülenin boşanma davası devam eden eşi ... ile babası ...'in ifadelerinin alındığı, maktüle ...'den alınan anal ve vaginal eküvyonlu çubuklarda, başka bir kişiye ait biyolojik materyal bulunup bulunmadığı hususunda rapor tanzim edilmesinin istenilmesi üzerine Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Daire tarafından ... tarih ve ... sayılı raporun düzenlendiği, düzenlenen raporda "A)- ...'den alındığı bildirilen anal ve vaginal eküvyon örneğinden hazırlanan yavma preparatların mikroskobik incelemesinde sperm hücresi görülmedi. Eküvyon renklerinin meni içermediği, B)- ...'den alındığı bildirilen anal ve eküvyon örneğinin birbiriyle uyumlu kadın cinsiyetli DNA profili tespi edildi" görüşlerine yer verildiği, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Yalova Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine yazdığı 25/12/2012 tarihli yazı ile "yapılan soruşturma neticesinde fail/faillerin açık kimliğinin tespit edilememesi nedeni ile şüpheli/şüphelilerin açık kimlik ve adreslerinin tespit edilmesi için araştırma yapılarak üç ayda bir bilgi verilmesinin" istenildiği, maktülenin anne ve babası tarafından sunulan 22/03/2013 tarihli dilekçe ile kızlarının ölüm nedenin tespit edilmesi amacıyla mezarının açılıp örneklerinin İstanbul Adli Tıp Kuruma gönderilmesinin istenildiği, bu isteme 15/02/2014 tarihli yazı ile "..., soruşturma kapsamında maktülenin kasten öldürülmesi olayı ile ilgili yapılan araştırmalar neticesinde olayın fail ya da failleri bugüne kadar önemle aranmasına rağmen yakalanamamış ve kimlik tespiti yapılamamıştır. Fail yada faillerin yakalanması veya kimliklerinin tespit edilmeleri için çalışmalarımız devam etmekte olup, bu hususta tanzim edilen rapor yazımız ekinde gönderilmiştir" ifadelerine yer verilmek suretiyle cevap verildiği, maktülenin ölüm olayına ilişkin ... Mahalle Muhtarına gönderilen ihbar mektubu ile ilgili olarak postane kamera kayıtları, mektup üzerindeki parmak izlerinin tespiti amacıyla gerekli araştırmaların yapıldığı, anılan mektupta maktüleyi öldürdüğü iddia olunan ... ve ... isimli şahısların ifadeleri alınarak maktüle ile yapılan telefon görüşmelerinin tespiti amacıyla TİB'e müzekkere yazılarak gelen cevaplar üzerine gerekli incelemenin yapıldığı, devamında şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair delil bulunmaması nedeniyle 29/09/2014 tarihinde serbest bırakıldığı, ...'in ölümüyle ilgili olarak yapılan araştırmalar sonucunda 15/11/2014, 22/03/2015, 28/01/2016, 15/012016, 15/01/2017, 15/01/2018 ve 25/07/2019 tarihli yazılar ile faillerin tespit edilmediğinin bildirildiği, davacıların kızı ve kız kardeşleri olan ... 'in 30/10/2009 tarihinde kaybolması neticesinde başlatılan adli soruşturma sürecinin etkin yürütülmediği, faili meçhul kalmaya devam ettiği, ölüm sebebinin tespit edilemediği, olayın aydınlatılmaması nedeniyle yaşadıkları acı ve üzüntü sebebiyle baba ... için 500.000,00 TL, anne ... için 500.000,00 TL, kardeşi ... için 250.000,00 TL, kardeşi ... için 250.000,00 TL olmak üzere toplam 1.500.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı idarelerden müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle yapılan başvurunun Adalet Bakanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı işlemi ile İçişleri Bakanlığı'nın zımni ret işlemi reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
A - İçişleri Bakanlığı Yönünden İnceleme;
Olayda; dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davacıların kızı ve kız kardeşleri olan ...'in kaybolması ve sonrasında ölü olarak bulunması sürecinde ve sonraki süreçte davalı İçişleri Bakanlığı personelinin idari kolluk olarak gereken çalışmaları yaptığı, dava dilekçesindeki davacıların iddiaları da dikkate alındığında anılan iddiaların Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan adli soruşturmada eksiklikler veya hatalar olduğuna ilişkin olduğu, bu süreçte davalı İçişleri Bakanlığına atfedilebilecek bir hizmet kusuru olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda; Bölge İdare Mahkemesi kararının, İçişleri Bakanlığı yönünden manevi tazminat isteminin kısmen reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.
B - Adalet Bakanlığı Yönünden İnceleme;
Anayasa'nın “Genel Esaslar” başlıklı Birinci Bölümünde, egemenliğin kayıtsız şartsız Milletin olduğu ve Türk Milletinin egemenliğini, Anayasa’nın koyduğu esaslara göre Yasama, Yürütme ve Yargı organları eliyle kullanacağı öngörülmüş, 9. maddesinde; yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı; 125. maddesinin 1. fıkrasında ise, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu; aynı maddenin son fıkrasında da; idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, 140/6. maddesinde de, hâkim ve savcıların idari yönden Adalet Bakanlığına bağlı olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ''Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat'' başlıklı yedinci bölümünde yer alan 141. maddesinin 1. fıkrasında, ''Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan, c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan, d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen, e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan, h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan, kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.'' hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise ''Birinci maddede yazan haller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir'' düzenlemesi mevcuttur.
Aynı Kanun'un ''Tazminat İsteminin Koşulları'' başlıklı 142. maddesinin 1. fıkrasında ise, karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabileceği; istemin, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Bakılan davada, öncelikle, davacıların tazminat isteminin dayanağı olan eylemlerin, idari veya yargısal fonksiyon içerisinde yer alıp almadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
İdarenin hukuki sorumluluğu kendi işlem ve eylemleriyle sınırlı bulunmaktadır. Yargı mercileri ise, idari işlevin dışında yer alan ve yargı yetkisi kullanan bağımsız organlar olup, bu haliyle hakim ve savcıların yargılama etkinlikleri kapsamında yaptıkları görev nedeniyle idarenin ajanı sayılmaları hukuken mümkün değildir.
Fonksiyonel bakımdan, yasama ve yürütmeden ayrı olup, bağımsız bir organ olan yargının, yargılama süreci ile ilgili faaliyetleri Anayasa'nın 125. maddesinde öngörülen "idari eylem ve işlemler" kapsamına girmemektedir.
Hakim ve savcıların ceza soruşturması ve yargılaması kapsamında yaptıkları faaliyetlerin yargılama fonksiyonu içerisinde yer aldığı açık olup; bu bağlamda, hazırlık soruşturması sırasında savcılarca alınan kararlar ile yapılan işlemlerin ve savcıların talimatı üzerine kolluk kuvvetlerince tesis edilen ve yargısal faaliyetten ayrılamayan işlemlerin yargılamanın bir parçası olduğu konusunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Buna göre, Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararların tazminininde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda ''Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat'' başlıklı bölümde gösterilen esas ve usullerin izleneceği tabiidir.
Uyuşmazlık konusu olayda; dava dilekçesindeki iddiaları da dikkate alındığında, davacıların adli soruşturma sürecinin etkin yürütülmediği, faili meçhul kalmaya devam ettiği, ölüm sebebinin tespit edilemediği, olayın aydınlatılmaması nedeniyle yaşadıkları acı ve üzüntü sebebiyle işbu davayı açtıkları, davacıların iddialarına konu karar ve işlemlerin Cumhuriyet savcılarınca alınan kararlar ve işlemler olduğu görüldüğünden, Cumhuriyet savcılarınca alınan bu kararlar ve işlemler nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen manevi zararın tazmini isteminden kaynaklandığı anlaşılan davanın Adalet Bakanlığı yönünden görüm ve çözümü adli yargının görevinde bulunmaktadır.
Bu durumda, adli yargının görevinde bulunan uyuşmazlıkla ilgili davanın, 2577 sayılı Yasa'nın 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus dikkate alınmadan, davanın esasının incelenmesi suretiyle verilen İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı Adalet Bakanlığı'nın temyiz isteminin kabulü, davacıların temyiz isteminin ise kısmen kabulü ile ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı temyize konu kararının istinaf başvurularının Adalet Bakanlığına ilişkin kısmı yönünden reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
2. Davalı İçişleri Bakanlığı'nın temyiz isteminin kabulü ile ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı temyize konu kararının istinaf başvurusunun İçişleri Bakanlığı açısından davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmı yönünden reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Davacıların temyiz isteminin kısmen reddine, ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı temyize konu kararının davacıların istinaf başvurularının manevi tazminat isteminin İçişleri Bakanlığı açısından kısmen reddine ilişkin kısmı yönünden reddine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 29/06/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.