16. Hukuk Dairesi 2017/1014 E. , 2020/2308 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 757 parsel sayılı 6.435,95 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi verilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın bir bölümümün kendi fiili kullanımında olduğunu ileri sürerek, taşınmazda lehine kullanıcı şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine karar, Dairemizin 24.02.2014 tarih, 2014/965-1496 Esas-Karar sayılı ilamıyla “Mahkemece mahallinde yapılan keşifte taşınmazın vasfının tespiti yönünden ziraat mühendisi bilirkişi dinlenilmediğinden yapılan araştırmanın yetersiz olduğu belirtilerek, mahallinde ziraat mühendisi bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılarak taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, mahalli bilirkişi ve tanık sözlerinin bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 757 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişinin 03.11.2016 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3.374,37 metrekarelik kısmına ilişkin olarak kadastro tespit tutanağının beyanlar hanesine “1950 yılından beri ...’in kullanımında” olduğu şerhi yazılarak aynı vasıf ve miktarla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün davacının fiili kullanımında bulunduğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Mahallinde, 05.11.2012 ve 26.10.2016 gününde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıkları, dava konusu taşınmazın davacıya atalarından geldiğini, taşınmazı uzun zamandır, önce davacının babasının, daha sonra davacının ekip dikmek suretiyle tarla olarak kullandığını beyan etmişler; 04.10.2012 günlü celsede dinlenen yerel bilirkişiler ise, dava konusu taşınmazın uzun yıllardır kimse tarafından kullanılmadığını, taşınmazda hayvanların otladığını beyan etmişlerdir. Dosya arasında bulunan ziraatçı bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın tamamında uzun yıllardır ekim, dikim yapılmadığı; 2012 tarihli uydu fotoğraflarında da, taşınmazın tespit tutanağında belirtilen vasfı gibi “ham” halde bulunduğu belirtilmiştir. Buna göre, kullanım kadastrosu tespitinin 2011 yılında yapılmış olduğu göz önüne alındığında, kadastro tespiti sırasında taşınmazın davacı tarafından kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.