1. Hukuk Dairesi 2018/2713 E. , 2020/2953 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik, hile, gabin ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’ın 4622 parsel sayılı taşınmazını satış suretiyle, 6611, 6612, 1459, 1470, 1254, 1323, 1338, 7076 ve 7265 parsel sayılı taşınmazlarını da taksim suretiyle gelini olan davalıya devrettiğini, temlik tarihlerinde 80 yaşında ve kanser hastası olan mirasbırakanın davalı gelini ve dava dışı oğlu ile birlikte yaşadığını ve onların yönlendirme ve baskılarıyla taşınmazlarını devrettiğini, tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal-tescil isteğinin kabul edilmemesi halinde ehliyetsizlik, hile ve gabin nedenleri yönünden inceleme yapılarak satış ve taksim işlemlerinin iptali ile terekeye iadesine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “…Somut olayda, rızai taksime konu taşınmazlar bakımından temlikin muvazaalı olduğu dinlenen tanık beyanları ve toplanan diğer delillerle kanıtlanmış değildir. Kaldı ki, tapu iptal ve tescil istekli davaların, kayıt malikine karşı açılması zorunludur. Ne var ki, çekişmeli 1254 sayılı parsel maliki ... aleyhine açılmış bir dava da yoktur. Diğer taraftan, davalı ..., 4622 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan ..."ye bakması karşılığında temlik edildiğini savunmuş, nitekim, davacılar da dava dilekçelerinde murise davalı tarafından bakıldığını kabul etmişlerdir. Hemen belirtmek gerekir ki, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. ..., bir başka ifade ile malın bedelinin ise;mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emekte olabileceği kabul edilmelidir. Esasen yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade ile, murisin iradesi önem taşır.
Bu durumda, mirasbırakanın satış yoluyla yaptığı temlike ilişkin gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle muris muvazaası hukuksal nedeni bakımından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere; bir davada birden fazla hukuksal sebebe dayanılması olanaklı olup, mahkemece, önem sırası dikkate alınmak suretiyle her bir hukuki sebep yönünden araştırma yapılması zorunludur. Dayanılan nedenlerden birinin ehliyetsizlik olması halinde ise, kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenme gereğinin ortadan kalkacağı hususları dikkate alındığında öncelikle bu neden üzerinde durulması gerektiği kuşkusuzdur.
Ne var ki; eldeki davada muris muvazaası hukuksal nedeni yanında, ehliyetsizlik, hile ve gabin hukuksal nedenlerine de dayanıldığı halde, mahkemece, ehliyetsizlik, hile ve gabin yönünden hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadan, sadece muris muvazaası iddiası araştırılarak davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Öte yandan; mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup, davacılar tarafından ehliyetsizilik, hile ve gabin hukuksal nedenleri bakımından mirasçı olmayan üçüncü kişiye karşı terekeye iade istekli olarak dava açıldığı halde mirasbırakan ...’nin tüm mirasçılarının davada yer almaları sağlanmayıp usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mirasbırakan ...’ın ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davaya katılmayan mirasçılarının bulunduğu gözetilerek, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine TMK"nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, varsa mirasbırakana ait doktor raporları, reçeteler, hasta müşahade kağıtları vs. temin edilerek temlik tarihlerinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması, mirasbırakanın ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde, davada dayanılan diğer hukuki nedenler olan hile ve gabin iddiaları yönünden toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.