22. Hukuk Dairesi 2016/8865 E. , 2019/7261 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, 30.07.2008 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde pimapen imalat montaj işinde çalıştığını, iş akdinin 26.07.2015 tarihinde haksız şekilde feshedildiğini, davalı işveren tarafından kıdem tazminatına mahsuben bir kısım ödeme yapıldığını ileri sürerek, bakiye kıdem tazminatı ile ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş akdinin devamsızlık nedenine bağlı olarak haklı sebeple feshedildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının belirlenmesi hususunda uyuşmazlık mevcuttur.Somut uyuşmazlıkta; davacı işe sabah saat 08.00 de başladığını, yaz aylarında 21.00, kış aylarında ise 20.00 e kadar çalıştığını, fazla mesai yapmasına karşın ücretlerinin ödenmediği gibi, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günleri olan çalışmalarının da karşılığı olan ücretlerinin ödenmediğini ileri sürmüştür. Davalı taraf ise davacının fazla mesai yapmadığını, hafta tatili ve ubgt günlerinde çalışma yapmadığını savunmuştur. Mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda davacı ve davalı tanıklarının beyanlarına göre değerlendirme yapıldığı belirtilerek talep konusu alacaklara dair hesaplamalar yapılmış ise de; dinlenen tanıkların davalı işyerinde hangi tarihler arasında, ne kadar süre ile davacı ile birlikte çalıştıkları anlaşılamamakta olup, mevcut beyanların tüm çalışma döneminin belirlenmesine dayanak alınması isabetli bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle, davalı tarafın mahkemece dinlenilmesine gerek gerek görülmeyen 3. tanığı da dahil olmak üzere tarafların tüm tanıklarının yeniden dinlenilmesi, tanıklara davalı işyerinde çalışma sürelerinin açıklattırılarak, davacı ile birlikte çalışmalarının geçtiği dönemler belirlenerek davacının talep etmiş olduğu alacaklarının buna göre yeniden belirlenmesi gerekmekte olup, eksik incelemeye dayalı karar isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan "Yemin" 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.Yasanın 225"nci maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin konusu olamaz (6100 sayılı Yasa Md. 226).Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır (6100 sayılı Yasa Md. 227-228).Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez.Yemin edecek taraf gerçek kişi olup, yeminden evvel ölür veya fiil ehliyetini kaybederse yemin teklif edilmemiş sayılır. Yemin, bizzat tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur. Taraflardan biri tüzel kişi yahut ergin olmayan veya kısıtlı bir kimse ise onlar adına yapılmış bir işleme ilişkin vakıanın ispatı için yemin, tüzel kişiyi temsile yetkili kişi veya organ yahut kanuni mümessil tarafından eda ya da iade olunabilir (6100 sayılı Yasa Md. 229 ilâ 232).Yasanın 233"üncü maddesi uyarınca, yemin mahkeme huzurunda eda olunur. Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker. Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir. Değinilen madde gereğince yemin, "Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?" şeklinde yöneltilir ve yemin teklif edilen kimse tarafından "Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum." denilmek suretiyle eda edilmiş sayılır.Yasanın 234 ve devamı maddeleri gereğince, okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler, yemin hakkındaki beyanlarını yazıp imzalayarak yemin ederler. Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler, işaretlerinden anlayan bir bilirkişi aracılığıyla yemin ederler.Yemin edecek kimse, mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya özürlü ise hâkim, bulunduğu yerde o kimseye yemin ettirir. Bu sırada isterlerse taraf vekilleri ve karşı taraf da hazır bulunabilir. Mahkemenin yargı çevresi dışında oturan kimse, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorundadır. Ancak, yemin edecek kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile yemin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 237 ve müteakip maddeleri uyarınca, hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir. Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder. Yemin eda edildikten sonra, yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davası, esas dava bakımından bekletici sorun yapılamaz.Somut olayda; davalı vekilince süresinde ve usulüne uygun olarak verilen cevap dilekçesinde yemin deliline dayanılmış, 23.02.2016 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile de yıllık izin yönünden yemin teklifinde bulunduklarını belirtmiş ancak mahkemece talep değerlendirilmemiştir. Davalı şirket tarafından, davacı tarafa yemin teklif edilmek istendiği bildirilmesine rağmen, mahkemece davalıdan yemin sorusu alınmalı ve sonrasında yeminle ilgili usuli işlemler tamamlanarak davacının duruşmaya davet edilmesi suretiyle yemin teklifinde bulunulmalı, davalı tarafın yemin teklifi davacı asile usulüne uygun şekilde bildirilip sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.