Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/8876 Esas 2017/2279 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8876
Karar No: 2017/2279
Karar Tarihi: 21.02.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/8876 Esas 2017/2279 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkili şirketin adresinde haciz yapıldığını ve alacaklının borçlu şirketin adresini farklı şekilde bildirdiğini iddia ederek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili ise borçlu şirket ile davacı şirket arasında organik bağ bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkeme, davacı ve borçlu şirketin farklı adreslerde bulunduklarını ve haczin davacı 3. kişinin adresinde yapıldığını tespit ederek davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak Yargıtay, davacı ve borçlu şirketler arasında organik bağ ve adres birlikteliğinin bulunduğu tespit edilmediği için kararın bozulmasına hükmetmiştir. Kararda İcra İflas Kanunu'nun 366 ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddeleri belirtilmiştir.
8. Hukuk Dairesi         2016/8876 E.  ,  2017/2279 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : İstihkak

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.02.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı alacaklı vekili ve karşı taraftan davacı vekili geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkili şirketin, ...." adresindeki işyerinde 10/05/2012 tarihinde haciz yapıldığını, müvekkili hakkında İstanbul 33. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/100 Esas sayılı dosyası ile görülen iflas erteleme davasında 03/05/2012 tarihinde iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verildiğini, haczedilen malların müvekkili şirkete ait olduğunu, alacaklının borçlu şirketin adresini farklı şekilde bildirdiğini, ünvan benzerliği nedeni ile ödeme emrinin sehven alındığını, sonrasında İcra Dairesine iade edildiğini, İcra Dairesince de borçlu şirketin ticaret sicil kaydında mevcut "..." adresinde ödeme emrinin tebliğ edildiğini, müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunmadığını iddia ederek, davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı alacaklı vekili, borçlu şirket ile davacı şirketin daha önce aynı adresi kullandıklarını, ortak ve yöneticilerinin aynı kişiler olduğunu, aralarında organik bağ bulunduğunu, haczedilen malların borçlu şirkete ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; borçlu ve davacı şirketin daha önce aynı adresi kullanmalarına rağmen haciz tarihi ve takip tarihi itibariyle farklı adreslerde bulundukları, haczin davacı 3. kişinin adresinde yapıldığı ve malların da 3.kişinin elinde haczedildiği, davalı alacaklı tarafından malların borçlu şirkete ait olduğuna dair, karinenin aksini ispatlayacak delil sunulamadığı, duruşmada dinlenen tanık beyanlarının soyut kaldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
    Davaya konu haciz işlemi "...." adresinde yapılmış olup, hem borçlu şirket, hem de istihkak iddiasında bulunan 3. Kişi... ve Madeni Eşya San. ve Tic. AŞ. 06/03/2006 - 01/07/2009 tarihleri arasında "..." adresinde birlikte faaliyet göstermişlerdir. Öte yandan, borçlu şirketle 3. kişi şirketin ortakları 22/12/2011 tarihine kadar aynı kişiler olup, bu kişiler 22/12/2011 tarihinde hisselerini devrederek borçlu şirket ortaklığından ayrılmıştır. Ayrıca bu tarih, takibe dayanak İş Mahkemesi ilamından ve davanın dayanağı olan icra takibinin yapıldığı tarihten de sonraya isabet etmektedir.
    Tüm bu bilgiler muvacehesinde, davacı 3. kişi şirket ile borçlu şirketler arasında organik bağ ve adres birlikteliğinin bulunduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366 ve HUMK"nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK.nun 366/3. Maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine
    21.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.