5. Ceza Dairesi 2016/5192 E. , 2018/4511 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın 241. maddesinde atılı suçun; "Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,..." biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümünde topluma karşı suçlar kısmı içinde yer aldığı, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen "Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır." hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu,
UYAP kayıtlarına göre; sanık hakkında 10/04/2008 tarihli iddianameyle açılan kamu davasında, birden çok müştekiye yönelik 2008 yılı ve öncesinde işlediği iddia edilen tefecilik suçundan Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesince 05/11/2010 gün ve 2008/435 Esas, 2010/709 sayılı Karar ile mahkumiyetine karar verildiği, verilen kararın temyizi üzerine Dairemizce 2012/7729 Esas, 2013/5107 sayılı ilam ile bozulduğu, temyize konu bu dosyadaki suç tarihinin 2007 yılı, iddianame tarihinin ise 03/01/2012 olması karşısında; dosyalar arasında sanık yönünden hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, sanığın eylemlerinin kül halinde zincirleme tefecilik suçunu oluşturabileceği gözetilip, Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/435 Esas sayılı dosyasının getirtilerek incelenmesi, keza sanık hakkında 10/04/2008 tarihinden önce işlediği iddia olunan tefecilik suçundan dolayı başka dava açılıp açılmadığı araştırılarak mümkünse dosyaların birleştirilmesi, kesinleşmişse onaylı suretlerinin getirtilmesi suretiyle iddianame ve suç tarihlerine göre hukuki kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediği, suçun teselsül edip etmediği, zincirleme şekilde işlenmiş olması durumunda mahsup hükümlerinin uygulanma imkanının olup olmadığının tartışılması ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından da; sanığın tefecilik yapıp yapmadığı hususunda kolluk araştırması yaptırılması, ilgili icra dairelerinden sanığın alacaklı olduğu icra dosyalarının sorulup var ise aslı veya onaylı suretleri getirtilip borçlu gözüken kişilerin faiz karşılığı sanıktan para alıp almadıkları konusunda tanıklıklarına başvurulması, gerektiği takdirde ilgili vergi dairesine yazı yazılarak bu konuda vergi inceleme raporu düzenlettirilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve CMK 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 19/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.