Esas No: 2016/19556
Karar No: 2021/3651
Karar Tarihi: 29.06.2021
Danıştay 4. Daire 2016/19556 Esas 2021/3651 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/19556
Karar No : 2021/3651
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, kanuni temsilcisi olduğu … İş Makinaları Oto Servis Hizmetleri Madencilik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin vergi borçlarının tahsili amacıyla tanzim edilen … tarih ve … nolu ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; … nolu ödeme emrine ilişkin, davalı idarece verilen savunma dilekçesinde ve savunma ekinde gönderilen 29/02/2016 tarihli yazısında "söz konusu ödeme emrinde takibe alınan vergilerin şirkete tebliğ edilmeden sehven şirket müdürü adına düzenlendiğinden iptal edildiği" belirtildiğinden konusu kalmayan davanın bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığı, … nolu ödeme emirlerine ilişkin ise, dava konusu ödeme emirleri içeriğinde yer alan vergi ve cezaların asıl borçlu olan şirketten tahsili amacıyla düzenlenen vergi ceza ihbarnameleri ile ödeme emirlerinin şirketin bilinen adresine tebliğe çıkarıldığına dair dosyaya sunulan herhangi bir tebliğ alındısının bulunmadığı, şirketin bilinen adresine yönelik olarak tutulan 10/06/2009 tarihli adres tespit tutanağının ise vergi ceza ihbarnamelerinin ilanen tebliğ edildiği, 01/06/2009 tarihinden sonraki bir tarihe ilişkin olduğu gibi söz konusu bu adres tespit tutanağına da herhangi bir ilginin de kurulmadığı görüldüğünden, usulüne uygun olarak amme alacağının şirketten tahsiline yönelik usul izlenilmeden davacı hakkında düzenlenen davaya konu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Dava konusu ödeme emrine dayanak oluşturan vergi ceza ihbarnamelerinin şirketin bilinen adresine gönderişmiş ise de mükellef bulunmadığından tebligatın ilanen yapıldığı, şirket hakkında malvarlığı araştırılmasının yapıldığı, şirketten tahsil edilemeyen vergi borçlarının davacıdan tahsili amacıyla ödeme emrinin düzenlendiği, 2015/5 nolu ödeme emrinde takibe alınan vergilerin şirkete tebliğ edilmeden sehven şirket müdürü adına düzenlendiğinden iptal edildiği, ödeme emrine itirazın belli koşullara bağlı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, kanuni temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükmüne yer verilmiştir. Kuralın değerlendirilmesinden, tüzel kişilerin vergilendirme ödevlerinin tüzel kişiliği temsile yetkili olanlar tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin temsil ettikleri tüzel kişilerin vergilendirme ödevlerini yerine getirmemeleri nedeniyle bir vergi ve vergiye bağlı borç doğmuşsa, bu borcun öncelikle tüzel kişiliğin malvarlığından tahsili yoluna gidileceği, borcun kısmen veya tamamen tüzel kişiliğin malvarlığından tahsil edilememesi durumunda ise kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidileceği; kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebilmesi için ise borcun temsilcinin üzerine düşen vergilendirme ödevlerini yerine getirmemesinden kaynaklanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un, olay tarihinde yürürlükte olan, 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde ise, kendilerine ödeme emri tebliğ olunanların, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği hükümleri yer almaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun, "Tebliğ Esasları" başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği; aynı Kanunun, olay tarihinde yürürlükte olan, "Tebliğ Evrakının Teslimi" başlıklı 102. maddesinde de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı; 103. maddesinde ise, muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının kanuni temsilcisi olduğu asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin tebliğine ilişkin dosyaya sunulan herhangi bir tebliğ alındısının bulunmadığı, ancak10/06/2009 tarihli asıl borçlu şirketin bilinen adresinde düzenlenen ''adres tespit tutanağı'' ile asıl borçlu şirketin söz konusu adreste bulunmadığı, 02/12/2008 tarihinde asıl borçlu şirketin bilinen adresinde yapılan yoklama da şirketin adresten ayrıldığı, 29/05/2009 tarihinde yapılan yoklamada işyerinin boş ve kapalı olduğu, şirketin işyerinden ayrılmış olduğu, 19/10/2010, 21/10/2010, 23/10/2010 tarihlerinde yapılan yoklamalarda da benzer tespitlerin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Olayda, Mahkemece şirket adına düzenlenen ödeme emrine ilişkin adres tespit tutanağının söz konusu ödeme emri ile ilişkilendirilemediğinden bahisle kabul kararı verilmiş olsa da makul süre içerisinde işyeri adresine tekraren gidildiği ve adres tespit tutanağı ve yoklamalarla şirketin işyeri adresinde olmadığının tespit edildiği ve ödeme emrinin söz konusu tutanakla ilişkilendirilip ilişkilendirilmemesinin fiili durumu ortadan kaldırmayacağı, bir başka deyişle tutanakta ilişkilendirme emaresi bulunsa dahi adresten ayrılma nedeniyle tebliğin fiili imkansızlık nedeniyle yapılamayacağı açıktır.
Ayrıca, bu aşamada mevzuata uygun olarak tebliğ edilip edilmediği irdelenmek suretiyle asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerine ilişkin ihtilafın incelenmesi gerektiği ve asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ihbarnamelere gidilemeyeceği hususu açıktır.
Bu itibarla, davalı idarece Kanun'un öngördüğü anlamda ilanen tebliğ şartları sağlandığından, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrine ilişkin olarak yapılan ilanen tebliğin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceğinin ortaya konulabilmesi adına şirket hakkında mal varlığı araştırması yapılıp yapılmadığı hususlarının araştırılarak yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, Vergi Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 29/06/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.