Esas No: 2019/159
Karar No: 2019/198
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/159 Esas 2019/198 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/159 KARAR NO : 2019/198 KARAR TR : 25.03.2019
|
ÖZET: 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14. maddesine aykırılık nedeniyle aynı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerek-tiği hk. |
K A R A R
Davacı : Ş. Plastik San. ve Tic. A.Ş.
Vekili : Av. A.Ş.
Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
O L A Y : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Silivri Sosyal Güvenlik Merkezinin 5.7.2018 gün ve …-206.09-E.7251586 sayılı işlemi ile, davacıya ait işyerinde meydana gelen ve T.T. isimli çalışanın yaralanması ile sonuçlanan iş kazasının, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen süre içinde Kuruma bildirilmediğinden bahisle, söz konusu Kanun’a aykırılık nedeniyle, davacı adına aynı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca 5.206,00 TL idari para cezası verilmiş, davacı tarafından yapılan itiraz aynı Kurumun 27.7.2018 gün ve 82 sayılı komisyon kararı ile reddedilmiştir.
Davacı vekili, idari para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 7. İDARE MAHKEMESİ: 4.9.2018 gün ve E:2018/1665, K:2018/1347 sayı ile, 6331 sayılı Kanun’da bu Kanun uyarınca verilen idari para cezalarına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezalarının tebliğ, itiraz ve tahsilinde 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, açıkça kanun yoluna yönelik olarak bir atıfta bulunulmadığından, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 ve 27. maddeleri uyarınca davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez aynı istemle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur.
SİLİVRİ SULH CEZA HÂKİMLİĞİ: 21.1.2019 gün ve D.İş: 2018/3163 sayı ile, 6331 sayılı Yasa’da, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilen para cezalarına karşı açılan davalarda, 5510 sayılı Yasa’nın 102. maddesine atıf yapıldığı ve 5510 sayılı Yasa uyarınca yapılan başvuru konusunda karar verme görevinin idari yargı yerine ait olduğunun açıkça düzenlendiği açıklanarak, Uyuşmazlık Mahkemesinin konu ile ilgili kararı da emsal alınarak yapılan başvuru konusunda karar verme görevinin idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle başvurunun görev nedeniyle reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesinin Hicabi DURSUN’un başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ’un katılımlarıyla yapılan 25.03.2019 tarihli toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
İdari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece, 15. maddede belirtilen yönteme aykırı olarak idari yargı dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği görülmüş ise de, Başkanlıkça kesinleşme şerhli idari yargı yerince verilmiş görev red kararı Mahkemesinden getirtilmiş olup, böylece usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 6331 sayılı Kanun’un 14. maddesine aykırılık nedeniyle aynı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun “İş kazası ve meslek hastalıklarının kayıt ve bildirimi” başlığı altında düzenlenen 14. maddesinde, “(1) İşveren;
a) Bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutar, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenler.
b) İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olan olayları inceleyerek bunlar ile ilgili raporları düzenler.
(2) İşveren, aşağıdaki hallerde belirtilen sürede Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirimde bulunur:
a) İş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde.
b) Sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde.
(3) İşyeri hekimi veya sağlık hizmeti sunucuları; meslek hastalığı ön tanısı koydukları vakaları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk eder.
(4) Sağlık hizmeti sunucuları kendilerine intikal eden iş kazalarını, yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları ise meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirir.
(5) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir” denilmiş;
“İdari para cezaları ve uygulanması” başlığı altında düzenlenen 26. maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Kanunun;
(……)
e)14 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene her bir yükümlülük için ayrı ayrı bin beş yüz Türk Lirası, ikinci fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene iki bin Türk Lirası, dördüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen sağlık hizmeti sunucuları veya yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına iki bin Türk Lirası, (……)
idari para cezası verilir.” denilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasında,
“(Değişik: 4/4/2015-6645/4 md.) Bu Kanunda belirtilen idari para cezaları, 14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere uygulanacak idari para cezaları hariç gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. 14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler için uygulanan idari para cezaları hariç tahsil edilen idari para cezaları genel bütçeye gelir kaydedilir. 14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere uygulanacak idari para cezaları ise doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumunca verilir. Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezalarının tebliğ, itiraz ve tahsilinde 5510 sayılı Kanunun 102nci maddesi hükümleri uygulanır. Verilen diğer idari para cezaları tebliğinden itibaren otuz gün içinde ödenir. İdari para cezaları tüzel kişiliği bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları adına da düzenlenebilir.” hükmü yer almış;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 102. maddesinde ise,
“(.......)
İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.
İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. (.......)” denilmiştir.
Olayda, davanın, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Silivri Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 5.7.2018 gün ve …-206.09-E.7251586 sayılı işlemi ile, davacıya ait işyerinde meydana gelen ve T.T. isimli çalışanın yaralanması ile sonuçlanan iş kazasının, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen sürede Kuruma bildirilmediğinden bahisle, aynı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca Silivri Sosyal Güvenlik Merkezince davacı adına, 6331 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasının iptali istemiyle açıldığı, 6331 sayılı Kanun’da idari para cezası verilecek hususların düzenlendiği, buna karşın idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği, ancak bu Kanun uyarınca, daha açık bir ifadeyle, Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere uygulanacak idari para cezalarının doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumunca verileceği ve Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezalarının tebliğ, itiraz ve tahsilinde 5510 sayılı Kanunun 102nci maddesi hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmıştır.
Öte yandan, 30.3.2005 gün ve 25772 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değişik 3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,
uygulanır”; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise “idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir.” düzenlemeleri yer almıştır.
Bu düzenlemelere göre; Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer Kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.
Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.
Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.
İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Silivri Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından verildiği, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 6331 sayılı Kanun’da bu Kanun uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezalarının tebliğ, itiraz ve tahsilinde 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi hükümlerinin uygulanacağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 102. maddesinde ise, idari para cezalarına karşı idari yargı yerine itiraz edileceği düzenlenmiş olup, itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin 4.9.2018 gün ve E:2018/1665, K:2018/1347 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin 4.9.2018 gün ve E:2018/1665, K:2018/1347 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.03.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Hicabi DURSUN |
Üye Şükrü BOZER |
Üye Mehmet AKSU |
Üye Birol SONER |
|
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Aydemir TUNÇ |
Üye Nurdane TOPUZ |