Esas No: 2021/492
Karar No: 2021/4380
Karar Tarihi: 30.06.2021
Danıştay 12. Daire 2021/492 Esas 2021/4380 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/492
Karar No : 2021/4380
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Antalya ili, … İlçe Müftüsü olarak görev yapan davacının, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan ortak nitelik şartını kaybettiğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98/b maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı'nın … tarih ve E.… sayılı işleminin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; davacı ile müstehcen ve gayri ahlaki ilişki içinde bulunduğu iddia edilen kimliği tespit edilemeyen S.C. isimli sosyal medya hesabınındaki kişiyle, Facebook ve Skype ileti ve görüntüleri dışında, gayri ahlaki ilişki içinde bulundukları veya cinsel ilişkiye girdiklerine ilişkin tanık, fotoğraf, video kaydı veya bu hususa ilişkin bilgi ve belgenin bulunmadığı, söz konusu görüntülü konuşma kayıtlarının ve yazışmalarının kim olduğu tespit edilemeyen sahte profil resmi kullanan kişi veya kişilerle yapılan görüşmelerden ibaret olduğu, davacının görüşmeler esnasındaki yazışmalarının ve görüntülerinin "… " isimli ekran videosu çekme programı ile kaydedildiği, davacının tahrik edilerek uygunsuz görüntüleri kaydedildikten sonra davacıyı zor durumda bırakmak için çaba gösterildiği, söz konusu sosyal medya yazışmalarının ve görüntülü konuşma videolarının davacının gayri ahlaki ilişki içinde bulunduğu ve yahut cinsel ilişkiye girdiğini kanıtlayan bilgi ve belgeler olmadığı, bu durumda, davacı hakkında yapılan soruşturması sonucu iddia edilen eylemlerin hiç bir şüpheye yer verilmeyecek şekilde somut delillerle ispat edilemediğinden, anılan soruşturma raporuna istinaden davacının müstehcen ve gayri ahlaki ilişki içinde bulunduğundan bahisle "itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu" şeklindeki ortak niteliği kaybettiği gerekçesiyle memuriyete son verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; dava dosyasındaki bilgi ve belgelerle davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonucunda düzenlenen soruşturma raporunun ve eklerinin birlikte incelenerek değerlendirilmesinden; davacının, sosyal medya aracılığı ile arkadaş olduğu S.C. isimli kullanıcıya Facebook (Messenger) ve Skype üzerinden müstehcen ve gayri ahlaki iletiler ile kendisine ait uygunsuz görüntüler gönderdiği ve onunla mesajlaştığı yönündeki isnat konusu fiillerin davacı tarafından da kabul edilmesi ve gerçekleşmiş olması karşısında söz konusu fiillerin vasfı, mahiyeti ve ağırlığı bir arada ele alındığında, davacının Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin "Genel Şartlar" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde öngörülen "Atamalarında dini öğrenim şartı esas alınan unvanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin islâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak" şeklindeki temel vasfını ve kamu hizmetini etkili ve verimli bir şekilde sunma koşullarını yitirdiği sonucuna varıldığınden; İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; dava konusu işlemin hukuka aykırı olarak tesis edildiği, kendisine karşı Facebook ve Skype tuzağı kurularak söz konusu eylemin ortaya çıkmasına sebiyet verildiği, organize bir çete tarafından kendisine şantaj yapıldığı belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından; Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek, temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince; Danıştay Başkanlık Kurulu'nun 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı "Danıştay Dava Daireleri Arasındaki İş Bölümü Kararı" uyarınca Dairemize devredilen dosya incelenerek işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 30/06/2021 tarihinde, kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dava; Antalya İli, … İlçe Müftüsü olarak görev yapan davacının, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama Yer Değiştirme Yöentmeliği'nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan ortak nitelik şartını kaybettiğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98/b maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı'nın … tarih ve E.… sayılı işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin birinci fıkrasının "Özel şartları" belirleyen (B) bendinin (2) numaralı alt bendinde, "Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak" kuralına yer verilmiş; 98. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, "Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi" hali, Devlet memurluğunu sonra erdiren haller arasında sayılmıştır.
633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Personelin nitelikleri" başlıklı 9. maddesinin ikinci fıkrasında; "Başkanlık personelinin 657 sayılı Kanunda ve bu Kanunda yer almayan diğer nitelikleri ile atanmalarında dinî öğrenim şartı arananlara ilişkin ortak nitelikler yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer almaktadır.
15/04/2015 tarih ve 29327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin "Genel şartlar" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, "Atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan unvanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının, sosyal medya aracılığı ile arkadaş olduğu S.C. isimli kullanıcıya Facebook (Messenger) ve Skype üzerinden müstehcen ve gayri ahlaki iletiler ile kendisine ait uygunsuz görüntüler gönderdiği ve onunla mesajlaştığı yönündeki hususlarının tespiti üzerine, davacının bu fiil ve eylemlerinin din görevlisinin itibar ve itimadını sarsıcı nitelikte, İslam törelerine uygun olmayan bir davranış olarak değerlendirilmesi sebebiyle, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan, "atanmalarında dini öğrenim esas alınan ünvanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olması" şeklindeki ortak nitelik şartını görevi esnasında kaybettiğinden bahisle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98/b maddesi uyarınca Diyanet İşleri Başkanlığındaki görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 20. maddesinde, herkesin özel hayatına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu ve özel hayatın gizliliğine dokunulamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. "Özel hayat", gerek özel hukukta ve gerekse kamu hukukunda kişinin özel yaşam alanına girilmesine ya da müdahale edilmesine ilişkin olarak ilgilinin açık veya zımni rızasının olup olmadığı hukuka uygunluk denetiminin özünü teşkil etmektedir. Özellikle kişinin bire bir özel (sır) yaşam alanını, gizli tutmak istediği, bir başka kişi ya da kişilerin bilmesini istemediği konuları içermektedir. Kişinin sır alanı hukukun çok sıkı biçimde koruduğu bir alan olup; kişinin dokunulamayan bu alana idari makamlarca doğrudan müdahale edilmesi veya bu alanı sınırlayıcı idari yaptırım kararlarının uygulanması imkanı bulunmamaktadır.
Bakılan uyumazlıkta; davacının sahte facebook hesabı kullanımına dayalı olan ve üzerine atılı bulunan soruşturma konusu eylemin, özel hayatına ilişkin olduğu; yürütmekte olduğu kamu göreviyle, bir başka ifadeyle mesleki faaliyetiyle ilgisinin olmadığı anlaşıldığından, davacının atanmasında itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinde İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğuna dair ortak nitelik şartını taşımadığından bahisle, ağır idari yaptırım niteliğini haiz olan … İlçe Müftüsü görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediğinden, … İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulüne dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği görüşüyle, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.