14. Hukuk Dairesi 2016/8437 E. , 2019/2189 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 08.01.2015 gününde verilen dilekçe ile yola müdahalenin men"i ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yola elatmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir.
Davacı, 304 ada 5 parselde bahçeli kerpiç ev ve ahır vasfıyla kain taşınmazın maliki olduğunu, dava konusu 306 ada 8 parsel malikinin dava dışı ... Belediyesi olduğunu, ancak taşınmazı fiili olarak davalının kullandığını, davalının bu yola L harfi şeklinde çeper çekmek (duvar örmek) suretiyle tecavüz ettiğini, evlerinin önüne herhangi bir aracın gelemediğini, kamuya ait olan bir yere davalı tarafından çeper çekilerek işgal edildiğini, evinin de yıkıldığını, davalının haksız olan tecavüzünün menine, yola yönelik elatmasının önlenmesine, davalının yapmış olduğu duvarın yıkılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dinlenen mahalli bilirkişiler ve davacı tanıklarının, dava konusu edilen duvarın çok eskiden beri yapılmış olduğunu, davacının taşınmazına giden yolun bu halde olduğunu beyan ettiklerini, duvarı davacının yaptığı veya yaptırdığı yönünde beyanda bulunulmadığını, davalının sırf taşınmazda zilyet olduğu gerekçesiyle davalıya bu davanın yöneltilemeyeceğini, zilyet tarafından taşınmazın olduğu gibi kullanıldığının kabulü gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanunu"nun 715. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun “Kamu malları” başlıklı 16/B maddeleri gereğince yollar kamunun ortak kullanılmasına ayrılan yerlerden olup kullanım hakkına dayalı olarak her zaman ve herkes tarafından yola elatmanın önlenmesi isteminde bulunulabilir.
Davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş ise de; davalının cevap dilekçesinde, paftada yol olarak görünen kısmı kullanıldığına dair beyanı ile yola elatmanın sabit olduğu, mahallinde yapılan keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarında da bu hususun belirtildiği, keşif sonrası düzenlenen 16.11.2015 tarihli fen ve 17.11.2015 tarihli ziraat bilirkişisi raporlarında, 306 ada 8 nolu parselin güney doğusunda ve 6 parsel numaralı taşınmaz arasında kalan yol üzerindeki ihata duvarının kırmızı renkle gösterildiği, paftada yol olarak görünen toplam 147,72 m2 lık kısmımda ihata duvarı yapılması ile yolun işgal edilerek kullanımının engellendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, tüm dosya kapsamına göre davalının yola müdahale ettiği sabit olduğundan mahkemece elatmanın önlenmesi ve duvarın yıkımına karar verilmesi gerekirken; davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilininin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.