15. Ceza Dairesi 2020/807 E. , 2020/3723 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 18/12/2018
tarih ve 2018/139 E, 2018/357 K sayılı ilamı ile;
TCK"nın 158/1-l, 158/3, 62, 52/2-4 ve 53/1-2-3.
maddeleri (Sanık ... için ayrıca TCK"nın
58/6-7. maddesi) gereğince verilen 7 yıl 6"şar ay
hapis ve 75.000"er TL adli para cezasına ilişkin
mahkumiyet hükümlerinin CMK"nın 280/2. maddesi
uyarınca kaldırılarak; TCK"nın 158/1-l, 158/3, 43/1, 62, 52/2-4 ve 53/1-2-3. maddeleri (Sanık ... için ayrıca TCK"nın 58/6-7. maddesi) gereğince 9 yıl 4 ay 15"şer gün hapis ve 250.000"er TL adli para cezasına ilişkin mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümleri hakkında, katılan vekili ve sanık ... müdafii tarafından istinaf başvurusunda bulunulmasından sonra, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi’nin, Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18/12/2018 tarih ve 2018/139 E, 2018/357 K sayılı mahkumiyet hükümlerini kaldırarak kurduğu yeni hükümler, sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşüldü;
5271 sayılı CMK"nın 288. maddesinde ""Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır"" denilmesi ile aynı kanunun 294. maddesinde yer alan ""Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir"" hükmü ve aynı kanunun 301. maddesinde belirtilen ""Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar."" şeklindeki düzenlemeler gözetilerek; sanık ... müdafiinin, sanığın atılı suçu işlediğine dair şüpheden öte kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, temel cezanın tayini sırasında yetersiz ve hatalı gerekçelerle alt sınırdan uzaklaşıldığına, şartları bulunmamasına rağmen TCK"nın 158/3 ve 43. maddelerinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edildiğine ve lehe hükümlerin uygulanmadığına; sanık ... müdafiinin ise, ilk derece mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet hükmüne yönelik katılan tarafından aleyhte istinaf talebinde bulunulmuş ise de, katılan tarafça ileri sürülmeyen bir hususun dikkate alınması suretiyle önceki hükmün kaldırılarak daha ağır bir cezaya hükmedildiğine, hükmolunan cezaların hakkaniyet ve ölçülülük sınırının çok üzerinde olduğuna, sanığın atılı suçu işlemediğine, şartları bulunmamasına rağmen TCK"nın 158/1-l ve 158/3. maddelerinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edildiğine, sanığın ancak TCK"nın 39. maddesi kapsamında yardım eden sıfatıyla değerlendirilmesi gerektiğine, alt sınrdan uzaklaşılmaya ilişkin gerekçenin yetersiz olduğuna ve haksız menfaat miktarının tespitine dair çelişki bulunduğuna ilişkin temyiz taleplerinin bulunduğu belirlenerek ve sanık hakkında hükmedilen ceza miktarına göre, sanık ... müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin CMK"nın 299. maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Katılan ..."nın, 16/11/2017 tarihinde evinde bulunduğu sırada telefonundan açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir şahıs tarafından arandığı, kendisini polis olarak tanıtan şahsın katılana, Yapı Kredi Bankası"nda bulunan hesabından 20.000 TL, Ziraat Bankası"nda olan hesabından ise bir miktar paranın çekildiğini, çekilen paraların Fetö terör örgütü hesaplarına aktarılacağını, suçluları yakalamaları için yardım etmesi gerektiğini, bu kapsamda evinde bulunan ziynet eşyalarını topladıktan sonra dışarı çıkmasını, kendisini takip edeceklerini söylediği, bu beyanların doğruluğuna inanan katılanın evinde bulunan ve bilirkişi raporu ile toplam değerleri 41.372 TL olduğu saptanan ziynet eşyaları ile 7.000 TL nakit parayı poşete koyarak yanına alıp evden çıktığı, bu sırada telefonu sürekli açık olan katılanın yanına gelen sanık ..."ın, katılandan söz konusu poşeti aldıktan sonra hiç bir şey söylemeden uzaklaştığı, katılan ile telefonda görüşen şahsın bu kez ""Altınları ve paraları sana geri vereceğiz, fakat senin banka hesabında bulunan diğer paraları çekip bize vermen gerekiyor." demesi üzerine, katılanın bu şahıslara teslim edilmek üzere Yapı Kredi Bankası"ndaki hesabından 29.000 TL çekip evine döndüğü ve kızı ..."yi arayarak olayı anlattığı, kızının da katılana evden dışarıya çıkmamasını, telefonu açmamasını söylediği ve sonrasında katılanın yanına gelerek polisi aradığı, sanıkların Tekirdağ ilindeki olay yerine sanık ..."nun temin ettiği araç ile birlikte geldikleri, bilahare sanık ..."ın başka bir mağdura yönelik dolandırıcılık suçundan yürütülen soruşturma kapsamında 01/12/2017 tarihinde yakalandığı ve kolluk görevlileri tarafından tanzim edilen 01/12/2017 tarihli olay, yakalama ve tespit tutanağı içeriğinden resimlerdeki şahıslar karşılaştırıldığında 16/11/2017 günü katılan ..."nın poşet içerisindeki parasını ve ziynet eşyalarını alan şahsın sanık ... olduğunun tespit edildiği, sanık ...’ın beyanında, 16/11/2017 tarihinde yanında bulunan kişinin sanık ... olduğunu bildirdiği, suç tarihinde katılanı arayan telefon numarasının ... adına kayıtlı olduğu ve 16/11/2017 tarihinde saat 11:53 ile 16:04 saatleri arasında katılanın kullanımındaki telefonun bu numaranın kullanıcısı tarafından gün boyu 13 kez arandığı, HTS kayıtlarının incelenmesinde bu aramaların tümünde arayan numaranın baz istasyonunun "Akçakale/Şanlıurfa olduğu", böylelikle, her ne kadar katılanı arayan şahsın açık kimlik bilgileri tespit edilememiş ise de, sanıkların açık kimliği tespit edilemeyen 3. bir şahıs ile birlikte dolandırıcılık kastı ile hareket ederek, iştirak iradesi içerisinde katılana kendilerini kamu görevlisi olarak tanıttıkları ve hileli hareketleri sonucunda haksız menfaat temin ettikleri iddia ve kabul edilen olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanıklar müdafiilerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesi kapsamında zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, aynı suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünün değişik zamanlarda birden fazla kez ihlal edilerek haksız menfaat temin edilmiş olması gerektiği cihetle; katılan anlatımları ile ilk derece mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin kabulüne göre; kendisini kamu görevlisi olarak tanıtarak haksız menfaat temin eden şahsın, katılan ile telefon görüşmesi yaparken, görüşme boyunca telefonun açık kalmasını, katılanı kesintisiz bir şekilde hileli hareketlere maruz bırakarak iradesinin sakatlanmasını, görüşme boyunca katılanın evindeki ziynet eşyalarının teslimini sağladıktan sonra, katılanı bankaya yönlendirerek buradaki hesabında bulunan parayı çekmesini sağladığının anlaşılması karşısında, söz konusu eylemlerde araya zaman aralığı girmediği ve fiillerin kesintiye uğramadan devam ettirildiği, aynı zaman dilimi içerisinde sayılacak eylemler nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanma yerinin bulunmadığı gözetilmeden, TCK’nın 43. maddesinin tatbiki suretiyle sanıklar hakkında fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, Bölge Adliyesi Mahkemesi hükmünün 5271 sayılı CMK"nın 302/2-4. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozmaya konu kararın niteliği de gözetilerek aynı kanunun 304/2. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.