Esas No: 2020/10434
Karar No: 2021/2584
Karar Tarihi: 03.03.2021
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/10434 Esas 2021/2584 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
...
Dava, 2926 sayılı kanuna tabi sigortalılık süresinin tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince bozmaya uyularak verilen kararın, taraf avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesi ile Müvekkilinin 10.12.2001 tarihli kesintinin davalı Kuruma intikal ettiği tarihi takip eden aybaşından 30.03.2011 tarihine kadar ki sürelerde tarım bağ-kur sigortalısı olduğuna, bu sürelere ait sigorta primlerinin ödendiğine ve aylık bağlama talebi olan 01.07.2015 tarihini izleyen aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına, bağlanacak aylıkların her birine tahakkuk tarihlerinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili; Kurum kayıtlarının resmi ve yazılı belge niteliğinde olduğunu, aksini kanıtın aynı nitelikte yazılı delillerle olması gerektiğini, Kurum kayıtlarına göre davacı tarafın emeklilik için gerekli şartları taşımadığından aylık bağlanması talebinin de reddine karar verilmesini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Mahkemece davanın kabulüne, davacının, 10.12.2001 tarihli kesintinin davalı kuruma intikal ettiği tarihi izleyen aybaşı olan 01.01.2002 tarihinden 30.03.2011 tarihine kadarki sürelerde tarım bağkur sigortalısı olduğu ve bu sürelere ait sigorta primlerinin ödendiğinin tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı Kurum vekili; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, Kurum kayıtlarının resmi ve yazılı belge niteliğinde olduğunu, aksini kanıtın yine aynı nitelikte yazılı delillerle olması gerektiğini, Kurum kayıtlarının aksini belgeleyen yazılı kanıtların davacı tarafça dosyaya sunulmadığını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BAM KARARI:
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince; “...Bozma ilamı içeriğinde; 2003, 2004, 2005, 2009, 2010, 2011 yılları yönünden davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılık iradesini ortaya koyan prim kesintisi, ödeme veya başvurusu bulunmadığı belirtilerek bu yönde araştırma yapılması istenmiş olup; 2003 ve 2006 yıllarına ilişkin kesintilerin intikaline ilişkin kayıtların dosya kapsamında yer aldığı ve bozma sonrası elde edilen kayıtlara da yansıtıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından teslim edilen ürün bedellerinden 2001, 2002, 2003, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında yapılan kesintilerin SGK Başkanlığı"na intikalinin yargılama sürecinde toplanan belgelerden anlaşıldığı, bu dönem kapsamında kalan 2004 ve 2005 yıllarının makul süre kapsamındaki 2 yıllık süreyi aşmadığı ve bu dönemde de davacının kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunduğunun toplanan belgeler kapsamındaki çiftçi kayıt sistemindeki bilgiler, ... Ziraat Odası kaydı ile köy muhtar ve azalarının tarımsal faaliyete ilişkin beyanlarından anlaşılmış olup; 01.01.2002 - 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemin tümünde davacının sigortalı olduğunun kabulü gerekmiştir....yaşlılık aylığı koşulları yönünden yapılan incelemede ise davacının, 5510 sayılı Yasa"nın 4/1-a maddesi kapsamındaki son 7 yıllık sürede 1260 günlük prim ödeme gün koşulunun 24.05.2014 tarihinden sonra gerçekleştiği ve toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden 506 sayılı Yasa"nın Geçici 81/C maddesi alt bentleri kapsamında değerlendirme yapıldığında 60 yaşını doldurmuş olma koşulunun gerçekleşmediği yönü de dikkate alınarak fazlaya ilişkin sigortalılık süresi tespit talebi yanında aylık bağlanmasına yönelik istemin de reddine karar verilmesi gerekmiş...” denilmek suretiyle “davanın kısmen kabulü ile davacının, 10.12.2001 tarihli kesintinin davalı kuruma intikal ettiği tarihi izleyen aybaşı olan 01.01.2002 tarihinden 31.12.2008 tarihine kadarki sürelerde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, fazla istemin reddine” karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, temyiz dilekçesinde,davacının 01.01.2002 tarihinden 30.03.2011 tarihine kadar kesintisiz olarak tarım bağ kur sigortalısı olduğunun tespiti ve aylık bağlama talebi olan 01.07.2015 tarihini izleyen aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğini beyanla kısmen kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili istinaf nedenlerini tekrarla, istinaf başvurusunun reddine dair kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2,3,6,9 ve 10. maddeleri ve 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendidir.
2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9. maddesi Kuruma re"sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) maddesinde, köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı olacakları, anılan Kanunun 3. maddesinde ise tarımsal faaliyetin, “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,” ifade edeceği, 7. maddenin (b) bendinde sigorta hak ve yükümlülüklerinin “tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten” itibaren başlayacağı, 9. maddenin 1. fıkrasının 5. bendi gereği sigortalılığın “Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetinin sona erdiği veya 6"ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten,” itibaren sona ereceği, 6. maddenin (ı) bendinde ise, Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin ve 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanların 5510 sayılı Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta hükümleri çerçevesinde sigortalı sayılmayacakları belirtilmiştir.
Kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan ve bildirimsiz kalan sigortalılar için 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına eşdeğer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece;
1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
2-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
4-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun "Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere "Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11.maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6. maddesinde belirtilen şekilde sigortalılığın sona erip ermediği araştırılmalı ve bu bağlamda çekişmeli dönemde 506 sayılı Kanun kapsamında SSK sigortalılığı ya da 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı varsa ve bu sigortalılık süresi makul süreyi aşmışsa, HGK.nun 14.02.2007 gün, 2007/21-73-71 sayılı ve 14.03.2012 gün, 2011/10-804-152 sayılı kararları göz önünde bulundurularak sigortalılığın sona erdiği olgusu da dikkate alınmalıdır.
Dosya kapsamı incelendiğinde,Mahkemece alt kimlik bilgilerinin davacının bilgileri ile uyuşmayan tevkifat listeleri ve müstahsil makbuzları esas alınmak suretiyle 01.01.2002-31.12.2008 arası dönemde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiş ise de,verilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Mahkemenin davacıya ait olduğu yönünde tespitte bulunduğu ancak davalı Kurum tarafından davacıya ait olduğu kabul edilmemiş olan ... tarafından düzenlenen 2001/2,2002/11,2006/3-9 arası dönemlere ait tevkifat listelerindeki tevkifata ilişkin bilgiler incelendiğinde,tevkifat listesinde ...,... doğumlu ... bilgilerinin yer aldığı,davacının ise...,... doğumlu olduğu görülmekle,söz konusu listeler gereği davalı Kurum tarafından çıkarılan aidiyet uyuşmazlığı öncelikle giderilmeli,öte yandan 2003 yılına ait süt satışına ait müstahsil makbuzları da incelenmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK"nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.