Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8496
Karar No: 2019/2188
Karar Tarihi: 11.03.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/8496 Esas 2019/2188 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/8496 E.  ,  2019/2188 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacılar tarafından, davalı aleyhine 24.02.2015 gününde verilen dilekçe ile mecra irtifakı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, mecra irtifakı tesisi isteğine ilişkindir.
    Davacılar, 162 ada 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların maliki olduklarını, dava konusu taşınmazlarının sulanabilmesi için davalıya ait 17 parselde bulunan arıktan su geçirmeleri gerektiğini, davalıya ait taşınmazda bulunan 170 m uzunluğundaki su arkından su geçirmelerine izin verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne, 162 ada 17 parselden 26/07/2015 günlü bilirkişi raporuna ek krokide kırmızı renkli gösterilen yerden davacıya ait 162 ada 15 ve 16 parsel lehine su arkı geçirilmesine karar verilmiştir.
    Hüküm; davalı vekili tarafından esas yönünden, taraf teşkilinden ve yargılama giderlerinden temyiz edilmiştir.
    1-Mülga 743 sayılı Kanunu Medeninin iştirak halinde mülkiyetin hükümlerini düzenleyen 630. maddesine ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 702. maddesine göre; aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir mala iştirak halinde malik olan ortaklar, haklarını ve özellikle malik oldukları şeyde tasarruf yetkilerini ancak oybirliğiyle verecekleri karar mucibince kullanılabilirler.
    11.10.1982 tarihli ve 1982/3 Esas, 1982/2 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, mirastan doğan iştirak halindeki mülkiyet ortaklarından birinin ya da birkaçının kendi adına 743 sayılı Kanunu Medeninin 618. maddesi hükmüne dayanarak üçüncü kişilere karşı açtığı elatmanın önlenmesi davalarında, davanın yürütülebilmesi için diğer ortakların muvafakatının alınması ya da 743 sayılı Kanunun 581. maddesi hükmü uyarınca bir mümessil tayini gerektiğine, ortaklardan birinin tek başına davaya devam edemeyeceğine karar verilmiştir.
    1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 702. maddesinde, mülga 743 sayılı Kanununun 630. maddesinde yer almayan bir hükme dördüncü fıkra olarak yer verilmiştir. Bu hükme göre; bir mala, iştirak halinde ortak olanlardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir ve bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.
    702. maddeye eklenen bu fıkranın gerekçesinde: Bu yeni fıkra ile ortaklardan her birinin, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği, bu korumadan da bütün ortakların yararlanacağı; yeni eklenen bu fıkra ile uygulamadaki ihtiyacın karşılandığı; 743 sayılı Kanunun 630. maddesindeki hüküm nedeniyle, içtihatlar ile çözülmesinde güçlük çekilen bir sorunun giderildiği; iştirakli (elbirliği) mülkiyet kurumuna yöneltilen eleştirilerin en önemlisini giderecek bir hükmün getirildiği; iştirakli mülkiyet ortaklarından her birinin, ortaklığa giren hakları dava yolu ile veya diğer yollarla koruma yetkisine sahip olacağı; bu korumadan bütün ortaklar yararlanacağı, fakat davacının davasını kaybetmesi halinde, bu durumdan diğer ortakların haklarının etkilenmeyeceği açıkça belirtilmiştir.
    Maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi, mirasta terekenin tâbi olduğu elbirliği mülkiyetine yöneltilen en güçlü eleştiri, birlikte hareket etme zorunda olmaları nedeniyle mirasçıların bireysel olarak terekedeki hakların korunması amacıyla hareket edememeleriydi. Maddeye eklenen dördüncü fıkra, bu eksikliği giderme amacına yönelik olarak getirilmiştir. Olağan koruma eylemleri ve buna bağlı olarak onarımlar, mahsullerin toplanması ve bozulacak olanların satılması, acele olarak yapılması zorunlu bulunan işlemin yerine getirilmesi, elatmanın önlenmesi gibi taksimi mümkün olmayan talepler, ortaklardan her biri tarafından müstakil bir şekilde dava yoluyla ileri sürülebilmelidir.
    Mecra hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından aleyhine mecra hakkı istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz birlikte mülkiyete konu ise dava ortaklardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
    Birlikte mülkiyete konu bir taşınmaz lehine mecra talep edilerek dava açılması ve davanın kabulü halinde, bu taşınmaza su arkı yoluyla sulama suyu geleceğinden, dava açmayan diğer ortaklar da malik oldukları taşınmaz lehine tesis edilen bu durumdan faydalanabilecektir.
    Davanın kabulü halinde, mecra hakkı tanınan taşınmaza sulama suyu getirilebileceğinden, bu karar taşınmazın durumunu iyileştirici niteliği haizdir. Mahkemece takdir olunacak mecra bedelinin ödenmesinden davayı açan ortak sorumlu olacağından, diğer ortakların haklarına bir halel gelmez. Bu sebeplerle, birlikte mülkiyete tâbi bir taşınmaz lehine mecra talep edilmesi halinde ortaklardan birinin davacı tarafta yer alması yeterli olup tamamının davada yer almalarına gerek yoktur. Bu değerlendirme, 4721 sayılı Kanunun 702. maddesine eklenen dördüncü maddenin sözü ve ruhuyla da uyumludur.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2- Davalı vekilinin yargılama giderleri yönünden ileri sürdüğü temyiz itirazlarına gelince;
    Davanın niteliği gereği, dava kabul edilerek davacı tarafın taşınmazı lehine mecra hakkı kurulsa bile mahkemece yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılması gerekirken davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca hüküm fıkrasının 4. ve 5. paragrafının hükümden çıkarılarak yerine "Davanın niteliği gereği yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına; davacılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına," kelimelerinin yazılmasına, hükmün HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
    (Muhalif) (Muhalif)




    KARŞI OY
    Mecra hakkı tesisine ilişkin davalar taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından; davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci, davacı dışında biri olursa davacının sıfatı sona ereceğinden davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
    Somut olaya gelince; davacılar, ayrı ayrı murisleri olan... ve ..."dan intikal eden 162 ada 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar lehine mecra irtifakı kurulmasını istemişlerdir.
    Dosyada yer alan tapu kayıtlarına göre davacıların sözkonusu taşınmazlarda elbirliği halinde paydaş oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda, tüm paydaşların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa TMK"nin 640. maddesi hükmü uyarınca davacılar murislerinin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacılara süre verilmesi gerekir.
    Somut olayda, davacıların elbirliği mülkiyetine konu payına dayanarak açtığı davada elbirliği ortakların muvafakatinin alınmadığı veya terekeye temsilci atanmadığı ve mahkemece taraf teşkili sağlanmadığı anlaşıldığından işin esası hakkında bir karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu sebeple bozulması gerekirken, düzeltilerek onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi