Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/7670
Karar No: 2021/3722
Karar Tarihi: 30.06.2021

Danıştay 10. Daire 2019/7670 Esas 2021/3722 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/7670
Karar No: 2021/3722

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- Kendi Adına Asaleten … ve
…'a Velayeten …
2- …
3- …
4- …
5- …
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : 1. Huk. Müş. Yrd. V. …

İSTEMLERİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dava; davacılardan …'in oğlu, …'nin eşi ve diğer davacıların babası olan …'ın Tunceli ili, … köyü, … mezrasında ikamet etmekte iken 17/09/2012 tarihinde bölücü terör örgütü mensupları tarafından ateşli silahla saldıraya uğradığı ve ağır yaralandığı, uzun zaman bitkisel hayat sürdüren …'ın bu olay sebebiyle 10/02/2013 tarihinde vefat ettiği, manevi zararlarının tazmini için 22/03/2013 tarihli dilekçeyle başlattıkları idari başvuru sürecinin neticede zımni ret işlemi ile sonuçlandığı, idarenin olayda hem hizmet kusuru hem de kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu olduğu iddiasıyla zımni ret işleminin iptali ile davacıların uğradıkları manevi zararlara karşılık eş … için 40.000,00 TL, çocuklar …, …, …, … ve …'nun her biri için ayrı ayrı 30.000,00'er TL, baba … için 30.000,00 TL manevi tazminata ölüm tarihi olan 10/02/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte hükmedilerek tazmin edilmesi talebiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesi'nin 21/06/2018 tarih ve E:2017/3460, K:2018/6032 sayılı bozma kararına uyularak, Mahkemenin 29/11/2018 tarihli ara kararı ile …'ın ölümünün terör olayları nedeniyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti amacıyla … Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan sorulması üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … tarihli … soruşturma sayılı dosyasından olayın terör olayı olduğu hususunda bilgi verildiği;
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun ile terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, sadece maddi zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usuller belirlenip, manevi zararın tazminine yönelik herhangi düzenlemeye yer verilmemiş ise de, Anayasamızın 125.maddesinin son fıkrasındaki; “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü uyarınca, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler ya da terör eylemleri nedeniyle manevi zarara uğrayan kişilerin söz konusu zararlarının da tazmininin gerekeceği ve manevi zararın tazmini talebiyle yapılan başvuruların genel hükümlere göre değerlendirilmesi gerekeceği; idarenin hukuki sorumluluğunun sadece kusur esasına, hizmet kusuru teorisine dayanmadığı, kusur koşulu aranmadan da sorumlu sayılabildiği; kural olarak idarenin, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olduğu, ancak istisnaen değişen ve gelişen toplumsal ihtiyaçlara bağlı olarak yukarıda anılan Anayasa hükmünü geniş yorumlamak suretiyle idarenin, faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zarar ile kamu görevlilerinin kişisel kusurlarının ve hatta üçüncü kişilerin eylemlerinin doğurduğu zararları da nedensellik bağı aramadan tazmin etmesi gerektiği, kollektif sorumluluk anlayışına dayalı, sosyal risk adı verilen ilkenin, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edildiği; ülkemizin belli bir yöresinde yoğunlaşan terör eylemlerinin Devlete yönelik olduğu, devletin anayasal düzenini yıkmayı amaçladığı, bu tür olayların zarar gören kişi ve kurumlara karşı kişisel husumetten ileri gelmediğinin bilinmekte ve gözlenmekte olduğu; toplumun birer parçası olmak sıfatıyla zarar gören kişilerin belirtilen şekilde ortaya çıkan zararlarının özel ve olağan dışı nitelikleri dikkate alınıp nedensellik bağı aranmadan, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece sosyal risk ilkesine göre tazmini gerektiği; uyuşmazlık konusu olayda, davalı idareye yüklenebilecek herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı, ancak, terör olaylarının sık sık meydana geldiği bir bölgede, Anayasal düzene, Devlete ve toplumun bütünlüğüne yönelik bulunan terör eylemleri nedeniyle davacıların uğradığı manevi zararın genel güvenlik ve asayişi sağlamak, toplumun can ve mal güvenliğini korumak, terör olaylarını önlemekle yükümlü olan davalı idarece, sosyal risk ilkesi gereği tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle ve davacıların …'ın terör olayından dolayı vefat etmesi nedeniyle ağır acı ve elem duyduklarının açık olduğu, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de dikkate alınarak, uğranılan manevi zarara karşılık manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile davacılardan müteveffanın babası … için 15.000,00 TL, eşi … için 20.000,00 TL, çocukları …, …, …, … ve …'ın her biri için ayrı ayrı 15.000,00'er TL manevi olmak üzere toplam 110.000,00TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 22/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davacılar tarafından, olayın oluş şekli, vahameti, terör eyleminin uzun sürmesi ve bu sürede ve sonrasında güvenliğin sağlanamaması; müteveffa …'ın …'in tek oğlu, ailenin babadan sonraki bir nevi reisi, …'nin eşi ve çocukların babası konumunda olduğu, müteveffanın uzun süre komada kaldığı ve ailenin bu sürede yaşadıkları, içinde bulundukları ekonomik-sosyal durumları, yerleşim yerini terk etmek zorunda kalmaları dikkate alındığında, miktar itibarıyla da hakkaniyete uygun ve haklı tazminat taleplerinin tamamının kabul edilmesi gerektiği; davanın ve olayın mahiyeti, davadaki talebin manevi zarara yönelik olması, davanın açılmasına davalı idarenin neden olması, yasal olarak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilememesi sebebiyle davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin doğru olmadığı belirtilerek Mahkeme kararının redde ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, 5233 sayılı Kanun'un yargısal ve bilimsel içtihatlarla kabul edilen ''sosyal risk'' ilkesinin yasalaşmış hali olduğu, bu nedenle Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen terör eylemleri veya terörle mücadele sırasında uğranılan zararların tazmini istemiyle açılan veya açılacak davalarda sosyal risk ilkesinin uygulanma olanağının bulunmadığı; 5233 sayılı Kanun'a göre terör olayları nedeniyle kişilerin uğradığı manevi zararların değil, maddi zararların karşılanmasının olanaklı olduğu; bu durumda 5233 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen terör eylemi sonucu oluşan zararın tazmini isteminden kaynaklanan uyuşmazlığın da, 5233 sayılı Kanun kapsamında irdelenerek çözümlenmesi ve manevi tazminata hükmedilmemesi gerekirken aksi yöndeki Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, …'ın ölümü nedeniyle mirasçılar vekili tarafından 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminat talebiyle Tunceli Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığına başvuruda bulunulduğu, olayın terör olayı olarak tespit edilip tazminat ödenmesine karar verildiği, sulhname imzalanıp ödemenin yapıldığı, maddi tazminatın 5233 sayılı Kanun kapsamında başvuran mirasçılara ödendiği; manevi tazminatın ise 5233 sayılı Kanun kapsamında olmadığı ve Kanunun sosyal risk ilkesinin yasalaşmış hali olduğunun genel kabul gördüğü, meydana gelen olayda idareye yüklenebilecek herhangi bir hizmet kusurunun bulunmadığı, davanın reddi gerektiği ileri sürülerek, temyiz dilekçesinde ileri sürülmüş olan hususlar tekrar edilip davacıların temyiz talebinin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların ve davalı idarenin temyiz istemlerinin reddine,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi