Esas No: 2016/1932
Karar No: 2021/3741
Karar Tarihi: 30.06.2021
Danıştay 10. Daire 2016/1932 Esas 2021/3741 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/1932
Karar No : 2021/3741
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1)…
2) ... (…)
3) … (…)
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …. Valiliği
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, yakınları …'nun 30/07/2013 tarihinde Edirne ili, Merkez ilçede Meriç Nehri kıyısında yer alan bir çay bahçesinde bulunduğu sırada, sağanak yağmur ve fırtına meydana geldiği, hava şartları sebebiyle bir ağaca yıldırım düştüğü, buna bağlı olarak ağacın devrilmesi neticesinde yakınları …'nun hayatını kaybettiği, dava konusu olayın meydana geldiği yerde bulunan yaşlı ve büyük ağaçların yıkılma tehlikesine karşı gerekli önlemler alınmadığından idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek davacılardan müteveffanın annesi … için ve babası … için ayrı ayrı 25.000,00 TL olmak üzere 50.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile, annesi … için 20.000,00 TL, babası … için 15.000,00 TL ve kardeşi … için 15.000,00 TL olmak üzere 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 30/07/2013 tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, dosya kapsamından davacıların yakınının ölümüne sebebiyet veren olayın hava şartları sebebiyle bir ağaca yıldırım düşmesi ve yıldırımın kuvvet ve şiddetine bağlı olarak ağacın devrilmesi neticesinde meydana geldiği, devrilen ağacın yaşlı ve büyük bir ağaç olduğu, bu itibarla, hacmi ve ağırlığı itibariyle devrilmemesi için alınabilecek ve/veya alınması zorunlu ya da makul düzeyde beklenebilecek olan bir tedbirin bulunmadığı, nitekim, olay sebebiyle yapılan adli soruşturma ve açılan tazminat davasının neticesinde de, olayda herhangi bir şahsın sorumluluğunun bulunmadığı yönünde karar verildiği, öte yandan, olayın meydana geldiği tesisin çay bahçesi olup, yıldırımdan korunma amacıyla paratoner konulması mecburi olan tesislerden olmadığı, esasen, tesiste paratoner olsa bile bunun ağaca yıldırım düşmesini engelleyip engellemeyeceğinin belli olmadığı, idarelerin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar üzerinde yer alan ağaçlara paratoner takılmasına ilişkin emredici bir mevzuat hükmünün ise bulunmadığı, bu bağlamda, ağacın budanması ve bakımının yapılmasının da yıldırım düşmesine bağlı devrilme olayını engelleyici nitelikte olmadığı, dolayısıyla, olayın Edirne Belediye Başkanlığı'nın özel mülkiyetinde bulunan iki taşınmazda meydana gelen ve idari tedbirlerle önlenemeyecek nitelikte olan bir tabiat olayının neticesinde meydana geldiği ve vefat olayı ile davalı idare tarafından görülen idari hizmet arasında illiyet bağının, dolayısıyla davalı idarenin olayda hizmet kusurunun ya da kusursuz sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, Mahkeme kararına dayanak teşkil eden Savcılık takipsizlik kararının Yargıtay … Dairesi tarafından kanun yararına bozulduğu, çay bahçesi işletmesine yönelik açtıkları tazminat davasının henüz kesinleşmediği, dava konusu olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından usul ve hukuka uygun olan Mahkeme kararının onanması ile davacıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının reddedilen maddi tazminat nedeniyle davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacılar yakınının 30/07/2013 tarihinde bulunduğu çay bahçesinde hava şartlarının etkisiyle bir ağaca yıldırım düşmesi neticesinde müteveffanın bulunduğu sundurmanın üzerine düşüp hayatını kaybettiği olayda davacılar tarafından çay bahçesini işletenler aleyhine adli yargıda açılan davada bina sahibinin sorumluluğu kapsamında maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş olması özel hukuk anlamındaki sorumluluğun idare hukuku alanında da sorumluluk doğuracağı anlamına gelmemektedir. İdare Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere olayda davalı idareye yüklenebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı gibi davalı idarenin kusursuz sorumluluğunu gerektirecek bir durum da bulunmamaktadır.
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat Nedeniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekalet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinde; "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinde ise " (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava, toplam 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesi'nce, davanın reddine ve reddedilen maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi olarak hesaplanan 5.850,00 TL, reddedilen manevi tazminat yönünden ise maktu olarak belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılar tarafından davalı idareye ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, davanın kısmen kabul kısmen ret veya tümden retle sonuçlandığı durumlarda kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, manevi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurularak davalı idare lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilirken; maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücreti hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Esasen davalı tarafın bu dava kapsamında, iki tazminat konusu yönünden farklı bir hukuki değerlendirme yapması da söz konusu değildir.
Bu durumda Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 10/4. maddesi gereğince maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden ayrı ayrı olmak üzere, manevi tazminat istemi yönünden Tarife'nin 10/3. maddesine göre maktu olarak belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücreti ve maddi tazminat istemi yönünden Tarife'nin 13/1. maddesine göre nispi olarak belirlenen 5.850,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 6.850,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" ibaresinin "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden maktu olarak belirlenen ayrı ayrı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacıların, reddedilen maddi tazminat yönünden aleyhlerine hükmedilen nispi vekalet ücretine yönelik temyiz istemlerinin kabulüne, diğer temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, hüküm fıkrasında yer alan "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 10/4. maddesi gereğince maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden ayrı ayrı olmak üzere, manevi tazminat istemi yönünden Tarife'nin 10/3. maddesine göre maktu olarak belirlenen … TL vekalet ücreti ve maddi tazminat istemi yönünden Tarife'nin 13/1. maddesine göre nispi olarak belirlenen … TL vekalet ücreti olmak üzere toplam … TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" ibaresinin "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden maktu olarak belirlenen ayrı ayrı … TL olmak üzere toplam … TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30/06/2021 tarihinde esas yönünden oy birliğiyle, vekalet ücreti yönünden oy çokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Reddedilen maddi tazminat miktarına ilişkin olarak, davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, "yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık" kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren, "hukuka aykırılık" teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının, bu hususta yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.