17. Hukuk Dairesi 2013/18346 E. , 2013/17518 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı adına kayılı olup, müvekkiline kasko sigortalı aracın tek taraflı kaza nedeniyle hasarlandığını, onarım için 14.828,38 TL ödeme yapıldığını, ancak olay esnasında aracın alkollü olan ... tarafından kullanıldığının tespit edildiğini, davalının doğru ihbar yükümlülüğüne uymadığını belirterek, ödenen bedelin tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, hasarın teminat dışı olduğu hususunun davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; resmi belge niteliğindeki kaza tespit tutanağının aksinin ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya
aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet ve müziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan "teminat dışında kalan zararlardan" olması gerekmektedir.
Keza, Kasko Sigortası Genel Şartları B.1.5 maddesine göre, sigortalı, sigortacının isteği üzerine rizikonun gerçekleşmesi nedenlerini ayrıntılı şekilde belirlemeye, zarar miktarı ile delilleri saptamaya ve rücu hakkının kullanılmasına yararlı bilgi ve belgelerin gecikmeksizin sigortacıya vermekle yükümlüdür.
Görüldüğü gibi, ihbar yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda, müeyyidesi genel şartlarda düzenlenmediği gibi, bu husus rizikonun teminat dışında kaldığı haller arasında da sayılmamıştır. Bu halde, konunun TTK.nun 1290 ve 1292/son madde hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Buna göre, sigorta ettiren kimse kasten ihbarda bulunmamış ise, sigorta haklarını zayi edeceği, kusurunun bulunması halinde ağırlığına göre sigortacının ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki, teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; 23.01.2010 tarihli kaza tespit tutanağına göre sürücü olduğu belirtilen ..."ın davacı sigortacıya hitaben yazdığı 28.07.2010 tarihli dilekçesinde, olay anında aracın kendisi tarafından kullanılmadığını, olay gecesi sürücü ..."in alkollü olması nedeniyle olayı üstlendiğini,
ancak sonradan pişman olduğunu bildirmiş, 16.05.2013 günlü oturumda aynı doğrultuda beyanda bulunmuştur. Bu durumda, aracın kaza esnasında ... tarafından kullanıldığı ve şahsın olay anında alkollü olduğunun kabulü ile, ispat külfetinin davalı tarafa geçtiği nazara alınarak, davalıya kazanın münhasıran alkol etkisi ile meydana gelmediğini ispat edebilmesi için imkan verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ispat külfetinin sigortacıya yüklenerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 11.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.