9. Hukuk Dairesi 2011/7288 E. , 2013/12354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini bildirerek kıdem ve ihbar tazminatları alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının suç oluşturan eylemini kabul etmesi nedeni ile idari ceza verildiğini, aynı eylemden adli yargıda ceza verilmemesinin, aklanmasının disiplin cezası uygulanmasına engel olmayacağını, davacının işverenin güvenini kötüye kullandığını, iş sözleşmesinin insan kaynakları yönetmeliği uyarınca haklı sebeple feshedildiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalı iş yerinde 18.08.1982 tarihinde çalışmaya başladığı, iş akdinin 26/09/2003 tarihinde bir miktar parayı zimmetine geçirdiği iddiası ile davalı işveren tarafından feshedildiği, davacının zimmet suçunu işlediğinin sabit olmadığından bahisle ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2009 tarih 2009/254-371 E-K sayılı kararı ile beraatine karar verildiği, beraat kararı nedeni ile davalı işverenin feshinin haksız ve bildirimsiz nitelikte olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. İş sözleşmesinin 5. maddesinin yorumu ve kıdem tazminatı tavanı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
1475 sayılı yasanın 14. maddesinde, “Toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez” şeklinde kurala yer verilmiştir. Belirtilen üst sınır, “genel tavan” olarak adlandırılabilir. En yüksek devlet memuru da Başbakanlık Müsteşarı olduğundan genel tavan, bu görevdeki kişinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemeyecektir.
Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Önelli fesih halinde önelin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır. İstirahat raporu içinde iş sözleşmesinin işverence feshi halinde ise, rapor bitimi tarihi fesin yapıldığı tarih olarak sayılacağından, bu tarihteki tavan gözetilmelidir. İşverence ihbar öneli tanınmaksızın işçinin iş sözleşmesinin feshine rağmen ihbar tazminatının ödenmemiş olması halinde de önel süresi içinde meydana gelen tavan artışından işçinin yararlanabileceği Dairemizce kabul edilmektedir (Yargıtay 9. H.D. 13.4.1998 gün 1998/ 4280 E, 1998/ 6443 K.)
Özel tavan ise 1475 sayılı Kanunun 14/6. fıkrasında öngörülmektedir. Buna göre, işçinin iş sözleşmesinin yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanması ve T.C.Emekli Sandığına tabi olarak hizmetlerinin bulunması durumunda son kamu kurumu işverenince Emekli Sandığına tabi hizmetleri için ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı, anılan kanun hükümlerine göre ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktarı geçemez. Bir başka anlatımla işçiye ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı o işçinin Emekli Sandığına tabi hizmetleri karşılığında kendisine ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesini aşamaz. Bu özel tavan, işçinin yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihi esas alınarak belirlenir. Dairemizin istikrar kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır(Yargıtay 9. H.D. 27.3.2006 gün 2005/ 29328 E, 2006/ 7379 K.).
Kıdem tazminatının tabanını 1475 sayılı yasanın 14. maddesinde öngörülen her yıl için 30 günlük ücret oluşturur. Aynı maddede 30 günlük sürenin hizmet akitleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine olarak arttırılabileceği öngörülmüştür.
4857 sayılı İş Kanununun yürürlülüğü öncesinde 1475 sayılı yasanın 98/D maddesine kıdem tazminatının yasaya aykırı olarak ödenmesi cezai yaptırıma bağlanmıştı. Sözü edilen hüküm 4857 sayılı İş Kanunu döneminde yürürlükten kaldırılmış olsa da, tavanı öngören 14. madde halen yürürlüktedir. Buna göre kıdem tazminatı tavanını öngören kuralın mutlak emredici olduğu kabul edilmelidir.
Dairemizce de kıdem tazminatı tavanının yasada emredici şekilde düzenlendiği ve işçi yararına olsa da tavanı arttıran ya da tümüyle ortadan kaldıran sözleşme hükümlerinin geçerli olmadığı sonucuna varılmıştır (Yargıtay 9. H.D. 4.5.2009 gün 2007/40721 E, 2009/12414 K ve Yargıtay 9. H.D. 19.3.2009 gün 2007/39256 E, 2009/7460 K).
5434 sayılı yasaya tabi hizmetlerinin tamamı için kıdem tazminatı ödeneceğini öngören yasa ya da sözleşme hükümleri 1475 sayılı yasanın 14. maddesinin 6. fıkrasındaki özel tavanı bertaraf etmez Yargıtay 9. H.D. 8.4.2003 gün 2002/21820 E, 2003/5911 K.).
Somut olayda davacı işçiye, iş sözleşmesi imzaladıktan sonraki dönem için genel tavan esasına göre kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. 5434 sayılı yasaya tabi dönem için de Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre ki, bu durumda 1475 sayılı yasanın 14/6. maddesindeki özel tavana uygun olarak ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılarak kıdem tazminatı hesaplanmalıdır.
Öte yandan, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde, kıdem tazminatı tavanını bertaraf eden bir kurala da yer verilmiş değildir. İş sözleşmesinin 5. maddesinde bankada ve diğer kamu kurumlarında geçen süre için kıdem tazminatı ödeneceği öngörülmüş ise de, bu ödemelerin kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı yasanın 14. maddesi çerçevesinde yapılması gerektiği açıktır. İşçinin kıdem tazminatı tavanını aşacak şekilde menfaat temin etmesi mümkün değildir. Aksi halde işçiye 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uyarınca anılan kurum tarafından ödenen ikramiye yanında, aynı dönem için genel tavan esasına göre işverence kıdem tazminatı ödenmesi durumunda mükerrer yararlanmasına imkan sağlanmış olur.
Dolayısıyla yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma yapılarak davacının kıdem tazminatının hesaplanması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
3- Islah dilekçesinde faiz talep edilmemesine rağmen ıslah ile artırılan alacak miktarlarına ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesi hatalıdır.
4- Davalı Bankanın 5230 sayılı Kanun’un 11. maddesi, 4842 sayılı Kanun‘un geçici 3. maddesi gereğince harçtan muaf olmasına rağmen aleyhine harca hükmedilmesi, davalılardan tahsiline karar verilen bakiye karar harcının ne yapılacağının hükümde açıklanmaması, yargılama giderlerinin hüküm altına alınması sırasında harcın diğer masraflara dahil edilerek oranlanmayacağının düşünülmemesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18/04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.