4. Hukuk Dairesi 2018/1691 E. , 2019/5589 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 21/08/2014 ve 05/01/2015 günlerinde verilen dilekçeler ile trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın ve birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 28/04/2016 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 26/11/2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan davalılar adlarına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava ve birleşen dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın ve birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen davacılar vekili; müvekkillerinin desteğinin motosikletle seyir halindeyken davalılardan ...’nun işleteni, diğer davalı ...’in ise sürücüsü olduğu araç ile gerçekleşen trafik kazasında vefat ettiğini, ölümlü trafik kazası nedeniyle yapılan ceza yargılamasında davalı sürücünün mahkumiyetine karar verildiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Olay tarihi olan 04/07/2007’de yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/1. ve 60/2. maddeleri uyarınca haksız fiilden kaynaklanan tazminat talepleri, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, her halde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Ancak, haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylemden doğmuş ve Ceza Kanunu’nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüş ise haksız fiil sorumluluğunda da uzamış ceza zamanaşımı süreleri uygulanır.
237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85/1. maddesinde "Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." hükmü; aynı Kanun’un "Dava Zamanaşımı" başlıklı 66/1-d. maddesinde "Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda dava zamanaşımı süresi on beş yıldır."; hükmü yine aynı Kanun’un 66/4. maddesinde ise "Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur" düzenlemesi mevcuttur.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalının eyleminin olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 85/1. maddesinde düzenlenen taksirle ölüme sebebiyet verme suçunu oluşturduğu anlaşılmakta olup uygulanacak dava zamanaşımı süresi yukarıda anılan düzenlenmeler uyarınca on beş yıldır. Eldeki davalar 21/08/2014 ve 05/01/2015 tarihlerinde açıldığına göre, ceza kanununda düzenlenen dava zamanaşımı süresinin dolmadığı ve davaların süresinde açıldığı kabul edilmelidir.
Şu halde, açıklanan yönler gözetilerek, davalıların zamanaşımı savunmasının reddiyle işin esası incelenip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeplerle davacılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davacılar yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine, davacılardan peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 26/11/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.