9. Hukuk Dairesi 2011/6670 E. , 2013/12313 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, fesih tazminatı, maaş alacağı, yıllık izin ücreti ile hizmet yılı ikramiyesi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında, önce 01.07.2005 tarihinde Genel Müdür Yardımcısı unvanı ile 1 yıl süreli hizmet sözleşmesi imzalandığını; daha sonra genel müdür yardımcısı görev unvanlı hizmet sözleşmesi devam ederken 01.02.2006 tarihinden başlamak üzere ... Yönetim Kurulunun 23.01.2006 tarihli kararına istinaden 23.01.2006 tarihinde iş sözleşmesi akdedildiğini, işbu iş sözleşmesinde davacının görev unvanının genel müdür olduğunu, ... Yönetmeliklerinin ve YK Başkanının kendisine verdiği görevleri yerine getirmekle yükümlü olduğunu, görev ve yetki yönetmeliklerinin verdiği hak ve yetkilere sahip olduğunu, sözleşme gereği davacıya 3.400 TL Net maaş ve şirket personel yönetmeliğine istinaden makam tazminatı, kira yardımı ve diğer sosyal haklarının ödeneceğini, sözleşme süresinin 01.02.2006 tarihinden başlamak üzere 3 yıl olduğunu, sözleşmenin süresinden önce tek taraflı olarak ... AŞ tarafından haksız feshi halinde davacıya sözleşme süresinin geri kalan bölümüne ait aylık net ücretleri toplamı kadar bir miktar haksız fesih tazminatının derhal ve defaten ödeneceğini, fesih tazminatı ödemesinin kıdem tazminatı ödemesini ortadan kaldırmayacağını, davalı şirkette yönetimin değişmesi üzerine Yönetim Kurulunun 30.10.2007 tarihli kararı ile şirket genel müdürü müvekkilinin şirketi temsil ve ilzam yetkisi de dahil tüm görev ve yetkilerden azledildiğini, bundan 11 gün sonra şirketin 10.11.2007 tarihli yazısı "Yönetim Kurulunun 10.11.2007 tarih ve 2007/25 sayılı toplantısında alınan kararla 4857 Sayılı İş Kanununun 25/Il-e maddesi uyarınca iş akdiniz feshedilmiştir. Bilgilerinize rica ederiz" davacıya tebliğ edilerek sözleşmesinin feshedildiğini, feshin haksız olduğunu, dayanaksız ve usulsüz olduğunu, uydurma suçlama ve yakıştırmalarla kusurlu tutulmak istendiğini, çektikleri ihtarnamenin karşılıksız kaldığını iddia ederek, sözleşmenin müvekkilinin iradesi dışında ve zamanından önce davalı şirketçe haksız ve geçersiz feshedildiğinden kalan 14 ay 20 günlük sürenin haksız fesih tazminatı olan 1.000 TL, 10 günlük Kasım 2007 maaş tutarı olan 1.000 TL, sözleşmeye göre 2 yıl 4 ay 10 günlük kıdem süresi karşılığı kıdem tazminatı için 1.000 TL, sözleşme, personel yönetmeliği ve yıllık izin yasasına göre kullanılmayan ücretli izin için 1.000 TL, sözleşme ve personel yönetmeliğinin 90. maddesi uyarınca hizmet yılı ikramiyesi tutarı olan 60 yevmiye bedeli 1.000 TL, sözleşme ve personel yönetmeliği gereği yılda 4 aylık ikramiye verileceğinden 01.10.2007 - 10.11.2007 arası ikramiye alacağı olan 1.000 TL olmak üzere toplam 6.000 TL"nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, ancak aksi kanaatte olunması halinde BK madde 325"in uygulanması gerektiğini, nitekim davacının Kayseri"de kurulu bir şirket bünyesinde başka bir iş bulduğu ve çalışmaya başladığının haricen öğrenildiğini, davacının şirketin genel müdürü olduğunu, işveren vekili olduğunu, davalı şirketin tamamının şirketin genel müdürü tarafından sevk ve idare edildiğini, şirket yönetiminin değişmesini müteakiben bazı hesaplarda denetleme kurulu üyesi tarafından yapılan incelemeler sonucunda şirkete ait benzinli olmayan DİESEL yakıtla çalışan bir araca İstanbul"da mukim bir Renault servisinden 4.501,70 TL tutarında otomobil yedek parçası faturası alındığı, bu fatura bedelinin davacı tarafından şirket kasasından ödendiği, kasa defterinin görüldü yapılarak kontrol edildiğinin görüldüğünü, fatura içeriğine bakıldığında araç DIESEL olmasına rağmen araca benzin otomatiği adıyla bir parça takıldığı, yine önden çekişli olmasına rağmen ...adıyla bilinen parçalarının da faturada yer aldığı, bu fatura içeriğine ve faturada belirtilen parçalara göre araç için yüklü bir işçilik faturası olması gerekirken bulunmadığı, gerektiği halde işçiliğinin olmadığı, bu yedek parçaların ancak bir kaza neticesinde değiştirilmesi gereken yedek parçalar olmasına ve böyle bir durum varsa bile trafik kaza raporu ve kaskosu olan araçların sigorta şirketiyle irtibatlandırılması gerekmesine rağmen bu gerekliliklerin hiçbiri yerine getirilmeyerek davacının muhteviyatı itibariyle gerçeği yansıtmayan bu fatura bedelini ödeyerek denetim görevini gereği gibi yapmadığını, davalı şirketi zarara soktuğunu ve şirketin güvenini sarstığını, ayrıca muhteviyatı itibariyle doğru olmayan faturanın şirket hesaplarına intikal ettirilmesiyle şirket bakımından telafisi imkansız zararlar doğmasına da neden olunduğunu, şirket denetçisi tarafından düzenlenen denetleme raporunda, şirketi tek başına sevk ve idare etmeye, temsil ve ilzam etmeye yetkili genel müdür olan davacının denetim ve gözetim görevinde olan muhasebe kayıtlarının da gerçek durumu yansıtan usulüne uygun olarak düzenlenmiş objektif belgelere dayandırılması gerektiğini, oysa 2006 yılı karlı olmadığı halde 1.760.970,85 TL karla kapattığı gösterilerek yapılan bu hatalı işlemler sonrasında davalı şirketin 2006 yılı faaliyet karı olarak ödediği kurumlar vergisi nedeniyle 362.464,70 TL, kar olmadığı halde muhasebe tarafından karlı gösterildiği için ortaklara dağıtmış olduğu temettü nedeniyle 209.262,40 TL ki toplam 571.727,10 TL zarar ettirildiğinin de yazılı olduğunu, yine davacının denetimsiz bırakması sonucunda stok hesaplarının da muhasebe biriminde dikkatli tutulmadığı, yüksek miktarlarda afaki stoklar gösterilmek suretiyle muhasebe ve şirket üretim ve satış stratejileri alt üst edilerek şirketin zarara uğratıldığını, şirkete sera yaptırılması amacıyla yüksek faizli 2.000.000,00 TL yatırım kredisi ve diğer spot ve rotatif kredilerin şirketin yönetim kurulu kararı ile kullanılması gerekirken davacının da imzasıyla ve yönetim kurulu kararı olmadan kullanıldığını, 1.800.000,00 TL olan şirket sermayesinden daha fazla olan bu kredilerin yetkisiz davacı tarafından alındığı, kullanıldığı gibi araştırma yapılmadan kullanılan bu krediler sebebiyle şirketin 114.497,25 TL fazladan faiz ödediğini, şirketteki bazı muhasebe kayıtlarına ait mesela mahsup fişlerinin bazılarının muhasebe tarafından imzalanmadığını, bunların denetlenmediğini, şirketin ...Yenişehir İşletmesine bir adet sera yapılması için ihale açıldığını, ihale şartnamelerine sera için en önemli iki husus (fan ve ısı perdesi) ihale şartnamesinde yer almadığı halde ihale yapıldığını, ihaleyi alan firmanın bu iş için gönderdiği yazıda fanları ve ısı perdelerini de belirttiğini ve işin bedeli olarak 750.000 Euro teklif etmiş ise de, daha sonra teklif mektubunda bu hususa yer verilmediğini, fakat 750.000 Euro bedelle ihalenin Tarda şirketine verildiğini, bu şekilde seranın tamamlandığını fakat ısı perdeleri ve fanlar olmadığı için fidelerin öldüğünü, şirketin böylelikle 20.850,00 Euro zarar gördüğünü, dikkat edilmiş olsaydı ısı perdeleri ve fanın da önceki bedelin içinde olarak imal ettirileceğini, bu ihalelerin yapılması ile ilgili olarak birçok iddianın da şirket denetçisi tarafından araştırıldığını ve denetim raporuna geçirildiğini, denetçi raporunun bir bütün olarak davacının iş akdinin haklı nedenlerle feshinin gerekçelerinden olduğunu, bu raporda davacının gerekli dikkat ve özeni göstermeden bazen kendi inisiyatifiyle, bazen de denetçi raporunda bildirildiği gibi başkalarının talimatları ile birçok sözleşme ve işleme özensiz davranarak imza attığı, bu tutum ve davranışları nedeniyle şirketin milyon TL’yi aşan zarara duçar olduğunu savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği açısından inceleme yapıldığı, buna göre tarafların 1.7.2005 tarihinde akdettikleri sözleşme ile davacının genel müdür yardımcısı olarak çalışmasını kararlaştırdıkları, daha sonra 23.01.2006 tarihli sözleşme ile 01.02.2006 tarihinden başlamak üzere 3 yıl süreli olarak tanzim edilen sözleşmeye göre davacının genel müdür olarak çalıştırılacağı akdedildiği, sözleşmenin bu vasfı göz önüne alındığında yapılan işin mahiyeti göz önüne alındığında taraflar arasında akdedilen sözleşmenin belirli süreli hizmet sözleşmesi olduğu, zira 4857 sayılı yasanın 11. maddesinde düzenlemesi bulunan belirli süreli sözleşmelere ilişkin ögelerin taraflar arasında bağıtlanan sözleşmede de bulunduğunun anlaşıldığı, davalı şirket yönetim kurulunun 20.10.2007-23 sayılı kararıyla davacının tüm yetki ve görevlerinin sona erdirildiği ve davacıya bunun 11.11.2007 tarihinde tebliğ edilerek davacının sözleşmesinin 4857 sayılı yasanın 25/2-e maddesi gereğince feshedildiği, fesih sebebine gelince şirketin denetçisi ve Panka birlik müfettişince yapılan incelemeler sonucu şirketin bazı hesaplarında usulsüzlük bulunduğu şirketi zarara uğratan işlemler tespit edildiği, bu durumdan gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle davacının sorumlu olduğu ve iş akdinin bu nedenle feshedildiğinin dosyadaki belgelerden anlaşıldığı, bu bağlamda dosya içeriği incelendiğinde, davalı işverence bağımsız denetim kuruluşuna yaptırılan 2006 yılı faaliyetlerinin incelendiği raporda şirketin ticari karının 1.769.970,83TL, Mali karının 1.812.323,50TL olduğu ve toplam 362.464,70 TL kurumlar vergisi hesaplanması gerektiğinin tespit edildiği, bu raporda davacının genel müdür olarak hatalı ve eksik işlemi nedeniyle sorumluluğunun gerektiği yolunda herhangi bir görüş belirtilmediği, bunun yanında şirketin 31.7.2007 tarihli olağan genel kurul toplantısında faaliyetlerin ibrasına karar verildiği, davacının usulsüz kredi kullanımına ilişkin herhangi bir belge ve kanıt tespit edilemediği, bu arada... plaka sayılı araçta meydana gelen zararın sorumluluğunun davacıya yükletilmesinin davacının konumu söz konusu araçları kullanan kişilerin farklı olması birim müdürleri olması gözetildiğinde davacının bundan da sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, şirketin olağan genel kurulunun 31.07.2007 tarihinde yapıldığı, bir yolsuzluk ya da usulsüzlük olsa bile en geç bu tarihte tespitinin gerekli olduğu, 4857 sayılı yasanın 26. maddesi gereğince bunu takip eden 6 iş günü süresi içerisinde fesih işleminin yapılması gerekirken 11.11.2007 tarihinde feshin gerçekleştirilmesinin de yasal süre geçtikten sonra gerçekleştiği gözetilmekle davacının sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiği kanaatine ulaşıldığı, izah edilen fesih şekline göre davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, bunun yanında sözleşmesi haksız olarak feshedildiğinden boşta geçen süre ücretine hak kazandığı, davacının diğer çalışmalarının tespit edildiği bunun tenkis edildiği, bunun yanında davacının çalışmadığı süre açısından işe gidiş geliş masrafının olmadığı, yemek masrafının olmadığı gözetildiğinde bakiye süre ücretinden mahkemece takdiren %15 oranında indirim yapılması kanaati oluştuğu, davacının çalışma süresi içerisinde toplam 40 gün yıllık izne hak kazandığı, bunun 25 gününün davacıya kullandırıldığı bakiye 15 gün yıllık izninin kullandırıldığı ya da sözleşmenin feshinden sonra izin ücretine dönüşen ücretin ödendiği olgusunun işveren tarafından ispat edilemediği, davacının sözleşme gereği hizmet yılı ikramiyesi ve ikramiye alacağına hak kazandığı, davacının 2007 yılı kasım ayına ilişkin çalışmasının bulunduğu ancak bu çalışmaya ilişkin ücretinin ödendiğinin işveren tarafından gerekli ve yeterli belgeler sunulmak suretiyle ispat edilemediğinin bilirkişiler ...ve ... tarafından yapılan hesaplamalarla ve tenkisin dosyadaki belgelerle örtüşür nitelikte olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Her kısmi davanın aynı zamanda alacağın tamamına yönelik tespit hükmü de içermesi zorunluluğuna karşın mahkemece karar gerekçesinde hak edilen netice alacakların tamamı belirtilmemiş ise de, hükme dayanak 20.04.2010 tarihli bilirkişi raporunda davacının hak edeceği miktarlar hesaplanmakla birlikte, 9 numaralı bentte mahsup ve ödeme başlıklı bölümde avansların mahsubunun kabulü halinde karşılaştırmalı bir tablo hazırlanmıştır.
Mahkeme karar gerekçesinde, hükme dayanak bilirkişi raporu tarihinden bahsedilmiş ise de, mahsup ve ödeme hususunun değerlendirilmediği görülmüştür.
Bu nedenle davacıya yapılan ödemelerin mahsup edilip edilmeyeceği de gerekçelendirilerek hak edilen alacakların tereddüde yol açmayacak şekilde belirtilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.