
Esas No: 2018/6753
Karar No: 2021/3487
Karar Tarihi: 30.06.2021
Danıştay 3. Daire 2018/6753 Esas 2021/3487 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/6753
Karar No : 2021/3487
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av.…
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatılarak mal varlığı hazineye intikal ettirilen, ticaret sicil kaydı terkin edilerek mükellefiyeti ve tüzel kişiliği sonlandırılan Özel … Hastanesini İşleten Özel … Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi'nin 2016 yılı muhtelif dönemlerine ilişkin gelir (stopaj) vergisi ve karar harcından oluşan vergi borçlarından, kanuni temsilcisi olması nedeniyle müteselsilen sorumlu tutularak düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ödeme emri ile istenilen kamu alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket nezdinde usulüne uygun biçimde kesinleştirilen ve 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde re'sen terkin edildiği ilan edilerek tüm mal varlığı bedelsiz olarak Hazine'ye devredilen şirket tüzel kişiliğinden tahsili imkanı bulunmadığı anlaşılan ödeme emri içeriği alacakların, beyan edilmesi veya ödenmesi gereken dönemlerde şirket kanuni temsilcisi olan ve üzerine düşen ödevleri yerine getirmediği anlaşılan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılığın bulunmadığı, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinin 5. fıkrasında belirtilen sıralamanın şirketten alacağı bulunan üçüncü kişilerin hakkını korumak amacıyla getirildiği, üzerine düşen ödevleri yerine getirmeyerek şirketin kapanmasına sebep olan kanuni temsilcinin sorumluluğunu kaldırmadığı, Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yapılan işlemin şirket ve ilişkili kişiler açısından müsadere üçüncü kişiler açısından tasfiye özelliği taşıyan "sui generis" bir işlem olduğu, bu nedenle, bu madde hükmünde belirtilen sıralamanın dava konusu olayda uygulanamayacağı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ödeme emrinin dayanağının, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca hazırlanan 08/09/2016 tarih, 2016/3 Seri Nolu Uygulama İç Genelgesi uyarınca, kapatılan asıl borçlu şirkete ait tüm taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge, evrak ve taşınmazların Hazine'ye devri sonucunda "Devlet Malı" niteliğinde bulunması nedeniyle kamu alacağının asıl borçlu şirket mal varlığından tahsil imkanı bulunmadığı sonucuna varılarak, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca tahsili yoluna gidilmesi olmakla birlikte, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 5. maddesinin 5. fıkrasında, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca ticari faaliyeti ile mükellefiyeti kapatılarak ticaret sicilinden kaydı silinen ve her türlü mal varlığı ile alacak ve hakları, belge, evrak ve taşınmazları Hazine'ye bedelsiz olarak devredilen tüzel kişilerin vergi borçlarının ödenmesi öngörüldüğünden, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takibe tabi tutulacak kamu alacaklarının tahsiline dair usul ve esasların uygulanmasında anılan düzenlemede yer alan hükümlerin de dikkate alınması gerektiğinin açık olduğu, bu amaçla, Dairelerince verilen ara kararı ile davalı idareden ve ilgili Defterdarlıktan, asıl amme borçlusu şirketin davaya konu borçlarının Hazineye devredilen varlıklarından tahsili için davalı idarece Defterdarlığa başvuruda bulunulup bulunulmadığı, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. Maddesi kapsamında işlem yapılıp yapılmadığının sorularak, ilgili belgelerin istenildiği, ara kararına davalı idarece herhangi bir cevap verilmediği, Sakarya Valiliği Defterdarlık KHK İşlemleri İl Bürosu tarafından verilen cevabi yazı ve eklerinden ise davalı idarece dava konusu kamu borçları ile ilgili olarak Defterdarlığa başvuruda bulunulduğuna ve ilgili Kanun Hükmünde Kararname hükmü gereğince bir işlem yapıldığına ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi ve belgenin ibraz edilmediğinin görüldüğü, diğer yandan Vergi Mahkemesince verilen ara kararına cevaben, davalı idarece dosyaya ibraz edilen yazı ve eklerinden, davalı idare tarafından dava konusu borçlarla ilgili olarak Defterdarlığa bildirimde bulunulduğu, ancak Defterdarlık tarafından henüz bir işlem tesis edilmediği bildirildiğinden, söz konusu şirkete ait borçların 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 5.maddesi uyarınca tahsili yoluna gidildiği ancak işlemler devam ettiğinden henüz bir ödemede bulunulmadığı göz önüne alındığında, asıl borçlu şirketin vergi borçlarının, 6183 sayılı Kanun'da tanımlanan tahsil edilemeyen yada tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağı vasıflarını yitirmiş olduğu anlaşıldığından, asıl amme borçlusu şirket mal varlığından tahsil olanağı bulunan alacakların davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile Vergi Mahkemesi kararı kaldırılarak ödeme emri iptal edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 667 ve 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile kapatılan kurum ve kuruluşların mal varlıklarının Hazine'ye devri ve borçlarının akıbeti ile ilgili tüm işlemlerde yetkinin Maliye Bakanlığı'na verildiği, bu yetki doğrultusunda düzenlenen 08/09/2016 tarih, 2016/3 seri nolu Uygulama İç Genelgesi uyarınca gerçekleştirilen işlemlerin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kamu alacağının tahsili amacıyla idare tarafından, defterdarlığa başvuru yapıldığı ve bildirilen borcun ödeme onayı için Maliye Bakanlığı'na yazılan sonucunun beklendiği, dolayısıyla 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesinin uygulanması için alacağın, şirket mal varlığından tahsil edilememe hali ortaya konulamadığından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Vergi Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 30/06/2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.