1. Hukuk Dairesi 2017/4553 E. , 2020/2898 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılardan ... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, kök mirasbırakan ...’ın ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1985/921 Esas 1985/748 Karar sayılı veraset ilamında tek mirasçısı olarak görünen davalıların mirasbırakanı ...’un, anılan veraset ilamına dayalı olarak mirasbırakan ...’e ait taşınmazların intikallerini yaptırdığını ve ...’un mirasçıları olan davalılar arasında tapuda taksim işlemi yapıldığını, anılan veraset ilamının ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1224 Esas 2008/1100 Karar sayılı ilamı ile iptaline ve kök mirasbırakan ...’in eşi olan ...’dan dolayı mirasçılıklarının tespitine karar verildiğini ileri sürerek dava konusu 118 ada 8, 127 ada 4, 175 ada 11, 131 ada 23, 136 ada 20, 142 ada 12, 207 ada 2, 1100 ada 1 parsel, 105 ada 363, 105 ada 377, 105 ada 68, 134 ada 18, 134 ada 19 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1224 Esas 2008/1100 Karar sayılı veraset ilamına göre tescilini istemişlerdir.Davalılar, herhangi bir savunma getirmemişlerdir. Mahkemece, iddianın sübutu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 23.09.1985 tarih 1985/921 Esas 1985/748 Karar sayılı veraset ilamına göre, 1314 doğumlu mirasbırakan ...’ın 16.01.1966 tarihinde ölümü üzerine geriye ...’den olma oğlu ...’un tek mirasçı olarak tespitine karar verildiği, anılan veraset ilamının ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 05.11.2008 tarih 2006/1224 Esas 2008/1100 Karar sayılı ilamı ile iptaline karar verilip, mirasbırakan ...’ın ölümü üzerine eşi ... ile ...’den olma oğlu ...’ın mirasçı kaldıklarının, ...’un 1998 yılında ölümü ile davalı oğulları ..., ..., ... ile dava dışı eş ve çocuklarının mirasçı kaldıklarının, mirasbırakanın eşi ...’ün 15.02.1974 tarihinde ölümü üzerine önceki evliliğinden olma kızı ...’nin kaldığının ve ...’nin de 14.01.1998 tarihinde ölümü ile davacı eşi ... ile davacı kızı ... ve dava dışı çocuklarının, torunlarının mirasçı kaldıklarının tespit edildiği,sözkonusu kararın derecattan geçerek 26.09.2011 tarihinde kesinleştiği, davalılardan ...’in yargılamanın seyri sırasında 16.06.2011 tarihinde öldüğü, eldeki davanın ketmi verese hukuksal nedenine dayalı olarak tapu kayıtlarının iptali ve mirasçılar adına tescil istekli olarak açıldığı, davacılar ve davalılar dışında başkaca mirasçıların da bulunduğu, dosya kapsamındaki tapu kayıtlarının incelenmesinde ise dava konusu 105 ada 68, 175 ada 11 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan ...’in oğlu, davalıların da mirasbırakanı olan ... adına tapulama yolu ile kayıtlı iken 16.09.2002 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği ve aynı tarihli taksim işlemiyle 105 ada 68 parselin ... oğlu davalı ..., 175 ada 11 parselin ... oğlu davalı ... adına tescil edildiği, bu taşınmazların tapulama tutanaklarının ve dayanak kayıtlarının getirtilmediği, dava konusu 127 ada 4, 105 ada 363, 118 ada 8, 131 ada 23, 134 ada 19, 142 ada 12, 207 ada 2, 105 ada 377 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 25.03.1986 tarihli intikal işlemiyle mirasbırakanın oğlu, davalıların da mirasbırakanı olan ... adına intikal edip 16.09.2002 tarihli intikal ve taksim işlemiyle de ... mirasçılarına geçtiği, buna göre 105 ada 363, 134 ada 19, 105 ada 377 parsellerin ... oğlu davalı ... adına, 127 ada 4, 131 ada 23, 142 ada 12 parsellerin ... oğlu davalılar ... ve ... adlarına, 118 ada 8 parselin ... oğlu davalı ... adına, 207 ada 2 parselin ... oğlu davalılar ..., ... ve ... adlarına tescil edildiği, bunlardan 131 ada 23, 127 ada 4, 118 ada 8 parsellerin dava tarihinden önce 25.09.2008 tarihli satış işlemiyle dava dışı 3. kişi ...’e temlik edildiği, bu taşınmazların 25.03.1986 tarihli intikal işlemine ilişkin resmi senedin ve dayanaklarının getirtilmediği, dava konusu 134 ada 18, 136 ada 20 parsel sayılı taşınmazların tedavülünü gösterir şekilde tapu kayıtlarının getirtilmediği, dava konusu 1100 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imarla 5611 ada 1 parsele gittiğinin bildirildiği ancak buna ilişkin kayıtların da getirtilmediği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.TMK"nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim, bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.Öte yandan, Türk Medeni Kanunun 640.maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Somut olayda; mirasbırakan ...’ın ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup, davacılar tarafından tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakanın veraset ilamına göre tüm mirasçılar adına tescile karar verilmesi istenildiği halde mirasbırakanın tüm mirasçılarının davada yer almaları sağlanmayıp usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, mirasbırakan ...’ın davaya katılmayan mirasçılarının bulunduğu gözetilerek, davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK"nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek işin esası bakımından yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir. Davalılardan ...’ın değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.