Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4655
Karar No: 2020/2896
Karar Tarihi: 18.06.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/4655 Esas 2020/2896 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2017/4655 E.  ,  2020/2896 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ: TENKİS


    Taraflar arasında görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    KARAR-
    Dava, tenkis isteğine ilişkindir.Davacı, 2003 yılında ölen eşi ...’in babası olan ve 1980 yılında ölen mirasbırakan ...’nin, dava konusu 394, 447, 448, 458, 482, 667, 713, 743, 747, 759, 785, 814, 815, 839, 843, 852 parsel sayılı taşınmazları, 26.08.1968 tarihinde şartsız ve bedelsiz olarak davalı oğluna bağış yoluyla temlik ettiğini, bu suretle eşi ...’in saklı payının ihlal edildiğini ve eşinden dolayı gelecek miras hakkının ortadan kaldırıldığını ileri sürerek mirasbırakan ...’ın tasarrufunun iptaline karar verilmesini istemiş; 21.09.2015 tarihli dilekçesiyle ve 02.10.2015 tarihli duruşmada, isteğin tenkis olduğunu açıklamıştır.Davalı, aynı taşınmazlar hakkında davacının eşi ...’in daha önce ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/154 Esas sayılı dosyası üzerinden açtığı ve retle sonuçlanan davanın kesin hüküm teşkil ettiğini, iadeye tabi bir tasarruf bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, eldeki davanın tenkis isteğine ilişkin olup kesin hüküm bulunmadığı, tenkis isteğinin süresinde olmayıp hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’ın 05.05.1980 tarihinde ölümü üzerine 22.08.2003 tarihinde ölen oğlu ..., davalı oğlu ... ile dava dışı çocukları ... ve ...’nin mirasçı kaldıkları, davacının ise ...’in eşi olduğu, dava konusu 394, 447, 448, 458, 482, 667, 713, 743, 747, 759, 785, 814, 815, 839, 843, 852 parsel sayılı taşınmazların mirabırakan adına kayıtlı iken şartsız ve bedelsiz olarak 26.08.1968 tarihinde davalı oğlu ...’a bağış yoluyla temlik ettiği, davacının eşi ...’in dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak davalıya karşı ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/154 Esas sayılı dosyası üzerinden 24.07.2000 tarihinde açtığı mirasta iade davasının reddine karar verilip derecattan geçerek 18.11.2009 tarihinde kesinleştiği, eldeki davada davacının ise, eşi ...’in saklı payının ihlal edildiği ve eşinden dolayı kendisine gelecek miras hakkının bu suretle ortadan kaldırıldığı iddiasına dayalı olarak tenkis isteğiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.Hemen belirtilmelidir ki; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin 513. maddesi hükmünde öngörülen süreler zamanaşımı iken 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun aynı yasal düzenleme (tenkis davası) için öngördüğü süreleri 571. maddesi hükmüyle hak düşürücü süre olarak kabul ettiği görülmektedir.Somut olayda, mirasbırakan Niyazi’nin 05.05.1980 ölüm tarihi itibariyle tenkis davasının hak düşürücü süreye değil, zamanaşımına tabi olduğu kuşkusuzdur. Dava dilekçesi davalıya 10.04.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı ise 15.04.2015 tarihinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmamıştır.
    O halde, mahkemece zamanaşımının kendiliğinden nazara alınarak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Bilindiği üzere, tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK"nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
    Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
    Hal böyle olunca; mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 453. maddesi de gözetilerek yukardaki ilkeler uyarınca işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacı vekilinin değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi